6. Bölüm: DELİ KADININ SANRILARI

573 75 337
                                    



Başlamadan önce oy vermeyi unutmayın. 🤍

Ayrıca paragraflara yapmış olduğunuz yorumlar sayesinde fazlasıyla motive oluyorum, oy ve yorumları bol bol bekliyorum. 😍

Keyifli okumalar! 🤩

ALTINCI BÖLÜM – Deli Kadının Sanrıları

(Thurisaz – Years of Silence)

Asil...

"İşte böyle," dedim kollarımda tuttuğum kızın ayaklarını çırpışını gülümseyerek seyrederken.

"Oluyor, değil mi?" derken ağzının içerisine almış olduğu hava sayesinde yanakları şişmişti.

Bu hali o kadar komik görünüyordu ki buzullarla kaplı kötücül ruha sahip birini bile gülümsetebilirdi.

"Evet, oluyor," dedim.

Suya o kadar hasret büyümüştü ki suya dair her şeyi öğrenmek istiyordu. Elimden geldiğince ona suda nasıl hayatta kalınabileceğini öğretiyordum. İçinde öyle büyük bir istek vardı ki bunu o parlak, buz mavisi gözlerinde görebiliyordum.

Gözlerine baktığımda birden fazla şeyi aynı anda hissediyordum.

Buz mavisi gözlerine baktığımda hayatımda üşümediğim kadar üşüyordum. Sanki buzulların arasına hapsolmuşum gibi tüm bedenim titriyordu. Nereye kaçarsam kaçayım buzdan duvarlara çarpacağım ve tepeme keskin sarkıtlar inecekmiş gibi.

Öte yandan gözlerine baktığımda öyle çok çekiliyordum ki varlığım retinasını yırtacak ve ona zarar verecek diye korkuyordum.

Hiçbir şey bilmiyordu. Hayata dair hiçbir şey bilmiyordu ama aynı zamanda o kadar çok şey biliyordu ki bu dengesizlik çöldeki kum taneleri gibi savrulmama neden oluyordu.

Ona tıpkı bir çocuğa beslenen merhametle yaklaşmak istediğim her an kendimi geri çekiyordum çünkü bunun bir tür maske olduğunu biliyordum.

Buz mavisi gözlerindeki güç o kadar derindi ki buzulların sertliğine sahipti. Ama daha derine göz atınca o buzulların incecik bir katman olduğunu görebiliyordum. Tek bir nefesimle toza dönüşecek ve ağır çekimde kırılıp gökten yağan kristalleri andıracak kadar.

Sadece gözlerine bakarak onu çözebiliyordum. Ama içine çekildikçe aslında çözülmesi ne kadar zor bir bulmacaya baktığımı anlıyordum. O kadar karmaşıktı ki ister istemez onun düğümlerini çözmekle uğraşmak istiyordum.

Kendime her defasında durmam ve daha fazla ileri gitmemem gerektiğini hatırlatsam da yapamıyordum.

Geçmiş hayatında herkesin korkarak baktığı gözlerine hayranlıkla bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum.

Bazen masum bir çocuk gibi bakan gözleri vücudumu tepeden tırnağa esir alıyor ve her bir zerremi parmaklıklar ardına hapsediyordu. Bazense o masumane tavrının ardında tıpkı bir gölge gibi duran vahşi tavrı, bedenimi sarmalayan parmaklıkları zehirli dikenlere sahip birer sarmaşığa çeviriyor ve vücuduma batıyordu. Zehri kanımda dolaşırken gözlerine bakmaktan başka çarem kalmıyordu.

O kadar garip sorular soruyordu ki bazen onu hayretle dinliyordum. Neredeyse on sekiz yaşına girecek olan bir insanın yaşama dair bu kadar az şey biliyor oluşu beni çıldırtıyordu. Fakat bazen öyle laflar ediyordu ki kendi bilgimden bile şüphe duyuyordum.

Evet, onun bana ve benim bilgilerime ihtiyacı vardı ama benim ona ne kadar ihtiyacım olduğundan haberi yoktu.

Eva, yaşama dair çoğu şeyden mahrum kalarak büyümüş bir kızdı. Ama çocukluğundan beri ona yaşatılan şeyler hayatta kalmasına yeterliydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 23 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kurumuş CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin