4.BÖLÜM "DANS"

472 23 33
                                    

Nefesimde yoğunlaşan alkol kokusu, titreyen ellerim ve sızlamaya başlayan başım... Eğlence anlayışımın bu olmadığına emindim ancak öyle delicesine içmiştim ki gören, Barlas içkiyi ısmarlayacağı için abarttığımı düşünürdü.

Belki o da böyle düşünüyordu, bilemiyordum.

Başımı çevirdim ve karamel gözlerinde yoğunlaştığım ona baktım. Benim aksime gayet sakin ve rahat bir tavırla koltuğuna yayılmış etrafı seyrediyordu. Bazen dakikalarca aynı yere baktığı, dalıp gittiği oluyordu. Onun da kafası benim gibi dönüyor muydu, emin değildim ama yarı kapalı gibi duran gözleri sarhoşluğunu kanıtlıyordu.

Bunların dışında, biraz hayal kırıklığına uğramıştım sanırım. Buraya girmemize yardım edince benimle takılmak istediğini düşünmüş, kendi kendime gelin güvey olmuştum.

Sıkıldığımı belli etmek için bir kez daha ofladığımda dikkatini çekebilmiştim. Fokurdadığını hissettiğim mideme rağmen deli gibi dans etmek, içimde ne var ne yok boşaltmak istiyordum. İçtiğim etkinin tesiriyle uyuşan başım, düşüncelerimi kısıtlamıştı ama hareketlerimi kısıtlamıyor, tam tersi etki bırakıyordu.

Barın renkli ışıklarıyla parlayan karamel, baygın gözleri üzerimde hissettiğimde çoktan ona bakıyordum ve yakalanmıştım. "Sıkıldın mı?" diye sordu gülümseyerek.

"Fazlasıyla!" diye bağırdım birden. Neden bağırdığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Koltukta bana yaklaştı ve elini koluma koydu, öylesine bir hareket olduğunu biliyordum ama neden kolum karıncalanmıştı?

"Sen dağıtmışsın," dedi pis pis sırıtarak, bir an onu tanımasam aklından hain bir plan geçtiğini düşünecektim. "Biraz daha mı dağıtsak?"

"Nasıl yani? diye sordum saf saf. Beynim işlevlerini yitiyordu ya da kolumdaki eline doğru tüm hücrelerim akıyordu, emin değildim.

"Götü başı dağıtmaktan bahsediyorum." dedi ve başını geriye atarak kahkaha attı. Dudaklarım onun hareketine karşı istemsizce aralanırken, yutkundum. "Dans edelim mi yani?"

"Biz mi? İkimiz?" diye sordum inanamazca. Benimle eğlenmek istemesi olağandışı gibi davranıyordum, sanırım bir daha sarhoş olmayacaktım!

"Evet İpek, baksana şu koskocaman bara!" Eliyle barın tüm alanını gösterdi. "Sadece ikimizin oturduğu koltuk dolu!" diye bağırdığında, onun da kafasının yerinde olmadığına tam olarak emin olmuştum.

Ne diyebilirdim ki şimdi? Kızları bahane ederek yanından ayrılsam, hemen anlardı. Zaten onlara ne kadar kırgın ve kızgın olduğumu girişte yeterince belli etmiştim, inanmazdı bana.

"Haydi o zaman, kalk." Ben daha kafamdakileri terazimde tartarken, kelimeler benden izinsizce dudaklarımdan döküldü.

Barlas benim dediğimden memnun olmuşçasına çarpık bir şekilde gülümsedi. Masadan destek alıp ayağa kalktıktan sonra elimi tuttu.

İPEKSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin