10.BÖLÜM "HEDİYE"

376 16 5
                                    

"Başlarım şimdi çantasına," dedi ve duvara sertçe ittirdi. Canım acımıştı ama yüzümü buruşturmakla yetindim. Kollarını ince bedenime dolarken, kafasını boynuma doğru yasladı; önce usulca kokladı, sonra da öptü. 

Neden bu kadar endişelendiği hakkında bir fikrim olmasa da, hoşuma gitmişti. Beni düşündüğü, merak ettiği, hatta kaybettiğini sandığı için korktuğu her halinden belliydi. Barlas'ın ne yaptığı hiç belli olmuyordu. Çoğu zaman bağırmaması gereken yerlerde bana bağırıyor, kızıyordu. Buna alışamamıştım, kim alışabilirdi ki? Hani bazen, anneniz veya babanız kavga ederken sizin suçunuz olmasa da o sinirle size patlar ya... Bu da onun gibi bir durumdu. Tek bir hareketiyle veya sözüyle, keşfetmediğim, keşfetmeye kıyamadığım dünyalara adım attırıyor ve yine tek bir hareketiyle veya sözüyle, beni yerin yedi kat altındaki cehenneme yolluyor, kavuruyordu.

"Korktun mu, ha?" dedim sırıtarak

Kafasını kaldırdı ve anlamlandıramadığım bir ifadeyle yüzüme baktı. Bir süre sonra aklı başına gelmiş gibi, toparlandı ve cevap verdi. "Korkmadım," Zaten olumlu bir cevap vermesini beklemiyordum ki, hislerini açığa çıkartmaktan korkan biriydi o. "Sana güveniyordum. Sadece... Sen o adamın neler yapabileceğini bilmediğin için, tedirgindim." Uzun bir açıklama yapması beni şaşırtmıştı gerçekten.

"O adam..." dedim tedirgin bir ifadeyle "Yani o adamın Eştan olduğunu neden söylemedin?" Sorumu beklediğini, yüzündeki ifadeyle açıkça belli etmişti. Hiçbir şey söylemeden lavaboya doğru ilerledi, önce ellerini sonra da yüzünü yıkadıktan sonra musluğu kapattı. Bir süre elleriyle lavabodan destek alarak, başı eğik bir şekilde bekledi. Başını kaldırdığında, aynada göz göze geldik. Az önceki adamla ilgisi olmayan bir adamla karşılaşmıştım

Sanırım onun bu hallerinin, bir sonu yoktu.

Duygusuzca, anlamsızca, hatta dövercesine bir süre gözlerime baktıktan sonra duvara doğru ilerledi. Tuvalete misafirliğe gelmiş gibi rahat bir şekilde oturması beni şaşırtırken, onu izlemeye devam ettim. Duvarın dibine bacaklarını uzatarak oturduğunda, bir kez daha boyunun ne kadar uzun, vücudunun ne kadar biçimli olduğunu fark ettim. Deri ceketinin sağ iç cebini yokladıktan sonra aradığını bulamamış olacak ki, diğer cebine eline attı. Sol cebinde biraz oyalandıktan sonra, siyah bir kutu ve beyaz bir kağıt çıkardı. Hâlâ ne yaptığını anlamaya çalışıyor, ondan bir açıklama bekliyordum. Elindeki siyah kutuyu, dikkatli bir şekilde bacağına koydu. Daha sonra çıkarttığı beyaz kağıdı aldı, sarmaya başladı. 

O an kafama dank eden düşünceyle, gözlerim ardına kadar açıldı. Elbisemin izin verdiğince yanına çöktüğümde, hiç kendini bozmadı. Görünmezmişim gibi davranması, beni delirtiyordu.

Hızla elindeki kağıdı almaya çalışınca, kağıdı kaldırarak benim ulaşamayacağım bir yüksekliğe getirdi. Onaylamaz bir tınının ardından, gözlerimin içine bakmaya başladı. "Sen de mi denemek istiyorsun?" Bir şey söyleyeceği belliydi ama tabii ki böyle bir şey beklemiyordum. Ben de denemek istiyor muydum? Elbette hayır.

İPEKSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin