80.Bölüm/Final

6.1K 254 255
                                    

Merhabalaaar...

Final bölümüyle birlikteyiz. 

Biliyorum biliyorum çok çok geç gelen bir finaldi fakat sebebini size bölüm sonunda açıkladım. 

Hadi bakalım hep beraber son defa TuMer diyelim mi? 

Nerde kaldığını unutanlar için hemen bir önceki bölüme uğrayıp buraya gelin TuMer ve ben sizi burada bekliyor olacağım.

Son defa bol bol yorum yapalım mı? 

Mahkum'a yakışır onlarca yorum olsun mu?

Olsun da yazar ilk göz ağrısına bakarken köşede ağlasın olur mu ? 

Neyse ben köşeme çekilip ağlamaya gidiyorum. 

Size iyi okumalarrr 





Koca eli ince çıplak belimi sarıp göğsümü göğsüne yapıştırdı. Sıcak nefesi kesik kesik çıkıyordu. Simsiyah gözleri yüzümün her bir detayını tararken bakışları dudaklarıma indi.

"Amerika'da devlet üç çocuk diye bas bas bağırıyor." diye fısıldadı dudaklarımın üstüne doğru.

Duyduğum şeyle dudaklarım kıvrıldı.

"Daha birdeyiz." alnını alnıma yaslayıp kafasını onaylar anlamda salladı.

"Takımı tamamlamak lazım."

Elimi yanağına koyup dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp geri çekilecekken buna engel olup dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Dili, dudaklarımın üstünde bir süre gezintiye çıktı. Uzun süredir olmayan öpüşler haftalar sonra ilk defa keşfe çıkmış gibiydi. Elim ensesine doğru hareketlenirken dudaklarımı araladığım an dili dudaklarımın arasına girdi. Dili, dilimle buluştuğu an öpüşleri sertleşmeye başladı. Alt dudağımı dişlerinin arasına alıp orayı dişlediğinde inledim.

Karanlık gözleri gözlerime çıktı. Bu sırada eli, bel boşluğumdan aşağıya doğru usulca inmeye başladı.

Tekrar dilini ağzıma alırken popomu avuçladı. Kalbim günbürtüyle çarparken bu süreçte onu ne kadar özlediğimi ve ne kadar istediğimi anladım. Ben Tunahan Yavuz'u istiyordum. Şiir gibiydi. Her satırı uyumla, ahenkle dans eden, her okuyuşumda farklı bir anlam çıkardığım, her okuyuşumda farklı etki bırakan bir şiirdi.

Kısa değildi, uzun da değildi uzaktan kapağı karanlık, insanın kapağını açtığı an içini karartacak bir şiir kitabı gibi duruyordu. Sanki açarsam o karanlık sayfalarda boğulacaktım. Fakat kapağı açtıktan sonra her satırında ayrı yol buldum. Her satırı ayrı heyecan verdi bana. Her satırında ben, gerçek beni buldum. Kaybolmadım. Şimdiye kadar karanlık dipsiz bir ormanda kayboldum sanıyordum fakat o beni asıl kendimle tanıştırdı. Karanlık diye korkutuğum o dipsiz kuyu meğer benim evimmiş. Meğer o karanlık tümüyle benmişim. Meğer korkmamak gerekirmiş o karanlıktan. Karanlık gizlerdi tüm pisliği. Karanlık tümüyle sarardı seni. Huzur verirdi. Tıpkı şuan onun kollarında huzur bulduğum gibi...

Yatakta hızla üstüme çıktı. Sırtım yataktayken nefes nefese yüzüne baktım. Gözlerinin karanlığı nefesimi kesince bakışlarımı ondan kaçırdım. Kuruyan dudaklarımın üstünde parmaklarını gezdirirken terden yüzüme yapışan saçlarımı diğer eliyle yüzümden çekip üstüme doğru eğildi. Altta şişkinlik hissederken sıcak nefesi kulağıma çarparak konuştu.

"Gözlerin hep bana baksın..." ellerimi yatağa yaslayıp parmaklarını parmaklarımın arasında geçirdi.

"Ellerin hep benim ellerimi tutsun..."

MAHKUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin