"hyung, senden nefret ediyorum."

728 83 34
                                    

selam!! yorum yapar mısınız? 💘

***

"sakın dokunma bana!" seungmin elindeki bardağı karşısındaki duvara fırlatarak çığlık attı.

yüklü bir yağmur bulutunun içindeki tüm kini boşaltması misali, sarsılarak ağlıyordu.

sesi duvarlarda şimşek gibi çakıyordu. gürültülü, etrafa zarar vererek ve sevgilisini ürküterek..

tezgahtaki tüm bardakları etrafa fırlatıyor, özenle çekildikleri ve duvarlarına astıkları resimlerini yırtıyor, arada da hırsını alamayıp sevgilisine birkaç tokat atıyordu. chan onu belinden yakalayıp kontrol altına almayı denerken her yerine fazlaca darbe yiyordu.

"bırak beni diyorum. bırak!!" hıçkırarak ağlamaya devam etti seungmin.

chan, o ağladıkça kahroluyordu. "bebeğim, yapma böyle yalvarırım. önce bir konuşalım, bak sandığın gibi olmad-"

"kes sesini, bak, aldattın işte beni.. sen de herkes gibisin. herkes bıraktı beni ama ben sana güvenmiştim."

"evsiz kaldığımda sana sığındım ben, buydu değil mi karşılığı?.." seungmin o kadar yorgun düşmüştü ki, kendini chan'ın kollarından kurtarıp bedenini bir ceset gibi yere bıraktı.

"hyung, senden nefret ediyorum.."

duvarın en ucuna doğru kayıp sırtını duvara yasladı.

o kadar çok ağlamıştı ki, etrafı bulanık görüyordu. kesildiğinden dolayı yer yer kanayan ve acıdan sızlayan ellerine baktı.

uzun tırnaklarını avucuna batırırken bir süre sessizce hıçkırmaya devam etti.

chan küçüğünün yanına çöküp sakinleşmesini beklemeyi deniyordu. ne yapsa iyi gelirdi ona ya da ne alırdı kırgınlığını?

elinden hiçbir şey gelmezdi diye düşündü chan. onu çocukluk arkadaşı jisung ile yakın görünce yanlış anlamıştı.

"bebeğim bak-" chan titreyen sesini sabit tutmaya çalışarak konuşmuştu.

"konuşma ne olur, canım çok yanıyor." sesi, acısına eşdeğer şekilde acınası bir tınıdaydı.

"yalvarırım, dinle beni." seungmin kanlı elleriyle chan'ı güçsüzce ittirmeye çalıştı.

ikisi, resmen perişan olmuşlardı. dağılmış saçlarına baktı chan. yere saçılmış hâldeki büyük cam kırıklarına baktı. önündeki büyük parçaya uzandı yavaşça.

"bugün yanımda gördüğün kişi benim çocukluk arkadaşım, jisung."

"ve sevgilisi bile var, yaşı senden küçük ayrıca." elindeki cam parçasını derisine sürterken seungmin'in nabzı hızlanmıştı.

emekleyerek chan'ın yanına gitti. elindeki cama uzandığında sevgilisi ona izin vermemişti.

"beni dinlemek zorundasın... ben sana bu kadar aşıkken neden aldatayım ki seni? kendimi aldatmış olurum zaten, seni değil."

seungmin çaresizce ağlarken hıçkırmaya devam ediyordu. nefesi tıkanmaya başladığında chan yerinden kalkarak ona ilacını getirdi.

titreyen parmaklarının arasında tuttuğu ilacı seungmin'in ağzına yollamaya çalıştı ama küçük sevgilisi ona inat ediyordu.

onu nazikçe başından tuttu ve diğer eliyle de çenesini sıktı. seungmin istemsizce ağzını açarken ilacı ağzına koydu. seungmin yüzünü buruşturup istemsizce ağzını kapattığında ise chan, mutfaktan henüz yeni doldurduğu bir bardak suyu ona tuttu.

seungmin, kesik ellerinden dolayı suyu kendi içemeyeceğini gözleriyle belli ederken chan anlayışla başını sallayıp ona ilacımı yutması için suyunu içirdi.

seungmin'in nefes alış-verişlerini dinledi. bir süre sonra tekrar kriz geçirmeye başlayınca astım ilacını ve antidepresanlarını içirdi ve sakinleşene kadar yumuşak saçlarını okşadı.

bu süre zarfında seungmin çok düşünmüştü olanları..

seungmin sevgilisinden kaçamıyordu. günün sonunda her ne olursa olsun, chris onun en güvenli yeriydi ve bu hep böyle kalacaktı.

chan yerde öylece uzandıkları duvar dibinden yavaşça doğruldu ve dizinde uykuya dalan yorgun sevgilisinin başını hafifçe tutarak yere çarpmasını engelledi. dikkatlice onu yere koydu ve ayağa kalktı. üzerini düzeltip onu basit bir hamlede kucağına aldı ve odalarına götürdü.

hızlı hareketlerle ilk yardım kitini buldu ve yatağa geri oturdu. kavgalarında seungmin'in parmakları kesilmişti ve kanıyordu. ağlaya ağlaya bütün camları çıkardı teninden, canını acıtmaktan çok korktu. sevgilisinin, pansuman yaparken acıttığını düşündüğü her zerresini öperek iyileştirmeye çalıştı.

bütün fiziksel yaralarını sardıktan sonra sıra ruhsal yaralarına gelmişti. ona sıkıca sarıldı chan. göğsüne başını koydu ve huzursuz tınılı nefes seslerini dinledi.

arada,, uykusunda onu özledi. yanağına bir sürü öpücük kondurdu.

seungmin uykusunda mırıldanırdı hep. bölye zamanlar chan'ın sahiden çok hoşuna giderdi çünkü o zaman hırçın olmazdı. sadece.. kedi gibi mırıldanır ve uyumaya devam ederdi.

"seni.. çok.. mmm. seviyorum chan.." seungmin'in uykusunda sol gözünden bir damla yaş aktığında chan, sevgilisine daha sıkı sarıldı ve gecenin geri kalanında üşümesin üzerini örttü. bir yandan da sessizce fısıldadı.

dediklerini yıldızlar duyabilirdi..

"ben de seni çok seviyorum seungmin.."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
dream catcher ★ chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin