onu bulmak için saksının altına bakmalıydı.

587 89 22
                                    

yorum istiyorum 🥺🍼

***

"güzelim aç artık şu telefonu." chan telesekretere düşen sesli mesaj sesine söylenirken, bununla birlikte tamı tamına otuz sekizinci olan aramayı sonlandırdı.

elleri delicesine titrerken kesik bir nefes aldı ve mantıklı düşünmeye çalıştı. bulanmış zihnini düşünmeye zorluyordu.

anahtar.

eve girmek için anahtarı bulmalıydı.

sağına soluna bakındı. umutsuzca çırpınırken gözleri dolmaya başlamıştı bile.

ellerini başının arasına alıp titrerken düşünmeye başladı ama bulamıyordu. hafızaları silik silik ve kayıptı sanki. ağlamasını durduramamış, iç çeke çeke deli gibi etrafına bakınıyordu.

günler geçmiş gibi süren sıralı dakikalardan sonra chan anahtarın yerini sonunda anımsamıştı:

saksı.

anahtar, bahçedeki 3. saksının altında gizliydi.

tökezleyerek saksıya doğru koştu chan.  adeta rüzgârda sallanan bir yaprak gibi titreyen ellerini sabit tutmaya çalışarak saksıyı kaldırdı ve hafif çamura bulanmış anahtarı eline aldı.

oturduğu yerden dizleriyle doğrulup kalkmayı denedi ancak başarısızdı. bacakları o kadar çok titriyordu ki, vücudunda derman yoktu.

"dayanmalıyım, seungmin için.." kenarda duran ağaçtan destek alıp ağlayarak ayağı kalktı ve evin kapısına doğru koşmaya başladı. kapının önüne geldiğinde kendini eşiğe atmıştı.
dizleri onu taşımıyor gibi hissediyordu.

titreyen elleri yüzünden anahtarı birkaç kez elinden düşürse de sonunda deliğe takmış ve kapıyı açmıştı.

aralık kapıdan içeri neredeyse sürüklenerek yürüyordu. bir yandan da çaresiz sesi koridorda yankılanıyordu.

"seungmin!" defalarca sevgilisinin adını haykırdı boş duvarlara.

seungmin ona cevap vermiyordu. evin tüm odalarına bakmıştı ama yoktu.

titremeye devam ederken ayakları onu sebepsizce odalarına götürdü sanki.

belki uyuyordur diye düşündü chan.

içtiği ilaçlardan dolayı bebeğimin uykusu ağır oluyor, belki de sadece yorgundur ve yatağımızda uyuyakalmıştır... diye geçirdi içinden.

ama odalarına girdiğinde, yataklarının hâlâ geçen geceki gibi dağınık kaldığını gördü.

chan'ın onu bırakıp çekip gitmesi ardından kalan dağınık yatak.

"seungmin, bebeğim neredesin?!?" dedi ellerini başının arasına alarak yere çöktü ve sarsılarak ağlamaya devam etti.

çaresizce sevgilisinin nerede olabileceğini düşünüyordu. dün gece kavga etmişlerdi, chan onu daha fazla üzmemek için evi terk etmişti. ama şu an geride kalan bir seungmin'i bile yoktu.

dakikalarca, içi çıkana dek ağladı ve sızlandı.

ama pes etmedi ve burnunu çekip yerinden doğruldu. evin her yerine tekrar bakmaya başladı. belki ondan kalan bir not veya ipucu bulabilirdi.

sonunda aklına dank ettiğinde kendine küfretmişti. bakmadığı tek yer, odalarındaki büyük banyoydu.

ayaklarını sürükleyerek banyoya doğru adımladı. kapının önünde durdu, kapının tokmağını tutan elleri titredi.

kulbu yavaşça indirip içeri adımladı.

karşısındaki manzara karşısında deli gibi çığlıklar atmaya ve ağlamaya başladı chan.

"mhh seungmin..." acıyla inildeyerek gözlerini açtı.

korkutucu ama gerçekçi bir kâbus görmüştü.

***

ben bile kendi yazdığım şeyle mindfuck oldum amk geçmiş olsun size

olaylardan bir şeyler anlıyor musunuz?

öptüm sizi muah 🥺💘✨

dream catcher ★ chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin