𖦞
Pencereden dışarı bakarken aklını toplamaya çalışıyordu. Aklı, olanları kavramakta hâlâ zorlanıyordu. Annesi ona bir şey dememişti, gözlerindeki mutluluğu ve heyecanlı doluluğu görmüştü.
Üstelik, Jungkook'un babası da sevinmişti. Kendisi onların yerinde olsa nasıl bir tepki verirdi bilmiyordu ama, böyle bir tepki vereceği kesin değildi. Yani, gerçekten çok şaşkındı. Ve heyecanlı hissediyordu.
Jungkook, birlikte yaşamak istediğini söylemişti. Hatta daha büyük bir eve çıkmanın nasıl olacağını sormuştu. Jimin buna henüz bir şey dememişti ama, bu fikir kulağa güzel geliyordu.
"Ne yapıyorsun..?" Jungkook onun hemen arkasına otururken sordu. Kollarını büyümüş karnına doladı ve başını omzuna koydu. Jimin kıkırdayarak ellerini kavradı onun.
Sakince bir nefes aldı. Basitçe omzunu silkti. "Düşünüyordum," Jungkook dudaklarını büzerek güzelim koku bezlerine bir öpücük kondurdu. "Ne hakkında bebeğim?"
"Bilmem, bir sürü şey hakkında," Jungkook bir süre sessiz kaldı. Jimin onun elini okşadı. "İş nasıldı?" Jimin sakince sordu.
Jungkook gözlerini kapattı ve bir süre sessiz kaldı. "Bir kedinin doğumunu yaptık. Normal doğum yapamamış, sahipleri telaşla getirmişti." Jimin kıkırdadı ve ona döndü.
"Peki, kaç yavrusu oldu?" Jungkook onun ışıl ışıl parlayan gözlerine baktı. "Biraz yaşlı bir kediydi. Üçüncü hamileliği olduğu için altı yavrusu oldu." Jimin'in dudakları o şeklini alırken Jungkook kıkırdadı.
"Ne kadar fazla... Peki uyandığında ne yaptı?" Jungkook omzunu silkti. "Yavruları yaladı. Oysa ki çoktan temizlemiştik."
Jimin gözlerinin dolduğunu hissetti. Dudaklarını birbirine bastırdı ve başını salladı. "Fotoğrafları var mı?" Jungkook orta sehpada duran telefonun aldı ve birkaç saniye içinde telefonu Jimin'e döndürdü.
Jimin eline aldığı telefonda kedilere hayranlıkla bakmaya başladı. Yana kaydırdığında çıkan videoyu oynattı ve büyük bir dikkatle izlemeye başladı. Jungkook yavru kedilerin başını işaret parmağıyla okşuyordu ve şirin olduklarıyla ilgili bir şeyler mırıldanıyordu.
"Çok şirinler," Jimin çoktan biten videoya bir süre daha baktı. Yana kaydırdı ve Jungkook'un kedilerle olan selfiesini gördü. "Oh, bu benim alfam..." dedi usulca. Jungkook sessizce gülümsedi.
Jimin kıkırdayarak ona baktı. Jungkook onun alnına dökülen saç tellerini geri itti. "Benim güzel omegam," Jimin içinin sıcacık olduğunu hissetti. Jungkook onun yumuşacık dudaklarına güzel bir öpücük kondurdu. Jimin gözlerini kapattı ve elini onun eline doladı.
"Jungkook," Jimin ondan ayrıldı ve gözlerine baktı. Jungkook elinin içindeki eli okşarken hmladı.
"Bebeğimizin cinsiyetini merak ediyor musun?" Jungkook dirseğini kanepenin sırt kısmının üzerine yasladı ve başını da eline yasladı. "Aslında, sadece sağlıklı bir şekilde bize gelmesini istiyorum."
Jimin kıkırdadı ve başını kanepenin sırt kısmına yasladı. "Hadi ama bunu ben de istiyorum, sen bir alfasın. Belki de onu hissedebilirsin?"
Jungkook dudaklarını büzdü. "Pekala," Elini Jimin'in çoktan kendini belli eden karnına koydu ve gözlerini birleştirdi. Jimin hâlâ ona gülümsüyordu. "Ayrıca, benim alfa olmam bir şey değiştirmez. Onu taşıyan sensin, benden fazla hisseden de sensin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beautiful mess | jikook
Fanfiction"Kokum," Gözleri yüzünün her zerresinde gezindi. Dudaklarında kısa bir süre takılı kaldı. Dudaklarını ıslatarak küçük gözlere çıkardı gözlerini. "Seni gerçekten rahatsız mı ediyor kardeşim?" Jimin ne diyeceğini bilemedi. Az önce dudaklarında takılı...