|I fell in love with you, my squirrel|

340 38 14
                                    

FLASHBACK


Minho her zamanki gibi bir gün geçiriyordu. Değişik hiç bir şey yoktu.  Okula gelmek için tek motivasyonu olan Jisung'u ile kantinde oturup her zamanki gibi sohbet ediyorlardı. Her şey normal ilerlerken bir kız gelip Jisung ile özel bir şey konuşması gerektiğini söyledi. İşte o an Minho için normal bir gün olmaktan çıktı. Kızın Jisung'a çıkma teklifi edeceğini yanaklarının belirgin kızarıklığından bile kolayca anlayabilirdiniz. Bu yüzden Minho ise bir kaç gün önce farkına vardığı duyguları sayesinde şuan onu kıskandığını anlayabiliyordu. Oğlan kendini sakinleştirmeye çalıştı ve onları izlemeye koyuldu. İkili masadan uzaklaşmışlardı ama hâlâ Minho'nun bulunduğu yerden görünebilecek bir köşedeydiler. Konuşma uzadıkça Minho içinden kendi kendiyle tartışmaya başladı.
+Eğer Jisung ondan hoşlanıyor olsaydı sana bahsederdi Minho.
-Ama Jisung kızı kırmamak için teklifi kabul edebilecek kapasitede.
+Bu kız yerine başka birinden hoşlanıyorsa belki onun için reddeder?
-En kötü durumda bile sen ortalıkta yoksun Minho.
İç savaş Jisung'un masaya yaklaşmasıyla son buldu.
"Ne oldu? Ne dedi sana?" Jisung'un da yanakları hafif kızarmıştı.
"Benden hoşlanıyormuş da onu söyledi."
"Ee sen ne dedin?"
"Ondan hoşlanmıyorum. Onu kırmadan söylemeye çalıştım. umarım üzülmemiştir." Bunu söylerken gözlerini kantinin içinde gezdiriyordu kızı görebilmek için. Minho ise rahat bir nefes vermişti. Gözleri şefkatle sevdiği adamın yüzünü süzerken "Sen istesen de karıncayı bile incitemezsin Ji. Eminim üzülmemiştir." dedi. Jisung ona bakıp tebessüm etti. Minho'ysa onun gülüşüne dalarak dakikalarını gülümsemeyi düşünmekle geçirdiği için karşısındaki çocuğun kalbinin çarpıntısını zapt etmeye çalıştığını fark edemedi.

4 ay sonra

İki genç bir hafta sonu, öğleden sonra sahil tarafındaki bir yerde ağacın gölgesinde çimlere uzanıyorlardı. Gençlerden biri rüzgarın hafif esintisi ile gözleri kapalı sessizliği dinleyerek mest olurken yanında ki oğlanın gerginliğini görmüyordu. Jisung huzurla uzanırken Minho kafasında olabilecek en kötü senaryoları canlandırıyordu. Ama Minho bugün için kendine söz vermişti. Ne olursa olsun bugün aşkını anlattığı tek kişinin, yazmaya uğraştığı kitabı olmaktan çıkacağı gündü.
Minho boğazını temizledi ve sırtını ağaca yakalayacak şekilde doğruldu."Ji bi' sende otursana önemli bir şey demem lazım." Jisung yavaşça gözlerini açtı ve o da Minho gibi sırtını ağaca yasladı. "Ne oldu Minho?" Sesi o kadar sakin ve narin çıkmıştı ki Minho kalbinin ritminin değiştiğini hissetti. Derin nefes alıp verdi ve uzun zamandır yapmayı düşündüğü konuşmaya başladı.
"Ben birine karşı farklı duygular hissetmeye başladım Ji. Sana daha önce neden bahsetmediğim falan garip gelebilir ama önce beni bölmeden dinle, sonra istersen sorarsın." Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. "Ben onu çok seviyorum. O da beni seviyor mu bilmiyorum. Nasıl tepki verir onun hakkında hiç fikrim yok. Eğer beni sevmiyorsa açılırsam aramız açılır mı diye korkuyorum ama biliyorum beni sevmiyorsa bile beni terslemez. Onun minik kalbi çok güzel. Minicik olmasına rağmen kalbinin içinde  kocaman bir şefkat var. Onu o kadar çok seviyorum ki... Ben daha önce kimseyi kollarım arasına alıp onu bu acımasız dünyadan korumak istememiştim Ji. Daha önce kimseye bebek gibi davranıp onunla yakından ilgilenmek istememiştim. Ben kalbimin attığını hissediyorum artık. Yaşadığımı hissediyorum. Bu sadece onu görünce oluyor. Bence o bir melek Jisung. O bu dünya için fazla iyi biri. Onun sayesinde dile dökemediğim milyarlarca yeni duygu hissediyorum. Bana bir insanın iyi olabileceğini kanıtlayan, sevmeyi öğreten kişi kim biliyor musun?"

Jisung kendine yöneltilen soru ile ne zaman eğdiğini hatırlamadığı kafasını Minho'ya çevirdi ve hafif dolu gözleriyle gözlerinin içine baktı. O kimdi bilmiyordu ama çok güzel seviyordu Minho onu. Dünya adil değil diye düşündü içinden 'Beni de böyle sevsen olur mu?' diye geçirdi. O sırada Minho ise sevdiği çocuğun gözüne aşk ile baktı. Hafifçe gülümsedi ve sözlerine devam etti. "O bahsettiğim kişi sensin. Sana aşık oldum sincabım." Jisung'un gözleri bir anda sonuna kadar açıldı. Bir anda öldü sandığı ümit duygusu yeniden doğmuştu. Minho ise sevdiği adamın yüzündeki şaşkınlık ifadesi ile tam tersi reddedileceğini düşünmüştü. Başını hüzünle ve yavaşça aşağı eğdi. "Benden hoşlanmıyorsan eğer seni anlarım. İstersen aramıza mesafe koymaya çalışa-" Beline sarılan kollarla duraksadı. "Seni seviyorum Minho. Sana aşık oldum ben." Minho olayın gerçekliğinin farkına varamasa da kollarını küçük bedenin vücuduna sevgiyle doladı.

~ღ~

Minho ve Jisung çıkmaya başlayalı 1 ay olmuştu. 11. sınıf oldukları için dersleri yoğunlaşmaya başlamıştı ama yine de birbirlerine zaman ayırabiliyorlardı. Minho dersleri pek takmasada Jisung çok önem veriyordu. Jisung'un psikoloji okumak gibi bir hayali vardı. Minho içinse işler pek öyle değildi. Ailesi sayesinde üniversite okumasına bile gerek yoktu ama o hayalinin peşinden gidip kore dili ve edebiyatı bölümünü okumak istiyordu. İkiside derslerinden vakit kaldıkça buluşuyorlardı. Okuldan kimsenin sevgili olduklarından haberi yoktu. Taa ki her şeyin başladığı o güne kadar.

Minho ve Jisung okul çıkışında her zamanki gibi evlerine gitmiş ve günlük programlarını yapmışlardı. Saat 9 gibi evden çıkmış ve buluşma yerlerine dönüşen parka gitmişlerdi. Bu saatlerde park boş olurdu ve koskoca parkta sadece birbirleriyle oldukları için mutlu olurlardı. Birlikte günün stresini atmak için şarkı söyler sohbet ederlerdi. Yine bir klasiklerini yapıp sarılarak şarkı mırıldanıyorlardı. İkiside mutluydu. Birbirlerine yetiyorlardı. Ama bir anda flash patladı ve huzurlu ortam yerini oldukça gergin bir ortama bıraktı. İkiside bir anda doğruldu ve ışığın geldiği yöne baktılar. Sokak lambasının ışığı sayesinde kimin yüzü olduğu seçilebiliyordu. Kim olduğunu ikiside bilmiyordu sadece okuldan yüzünü anımsamışlardı. Fotoğrafı çeken kişi hızla oradan uzaklaştığı için Minho arkasından gitse de yetişemedi. Jisung'da Minho'nun yanına gelmiş korkuyla sevgilisinin gözlerinin içine bakıyordu. Jisung telaş yapmaya yatkın bir kişiliğe sahip olduğu için hemen stres olmuştu. "Ya okula yayarsa fotoğrafı ya babamlara kadar giderse fotoğraf ben bittim Minho bittim ben." Minho'da endişeliydi ama ikisinden birinin bu durumda soğukkanlı olması gerekiyordu. Kore oldukça homofobik bir ülkeydi ve Minho'da ünlü sayılabileceği için alacakları nefret sayısı otomatik olarak artıyordu. Buna rağmen sakin kalmaya çalışarak kollarını sevgilisine sardı. "Bebeğim iyi düşün ki iyi olsun. Yarın konuşurum fotoğrafı silmesini isterim. Sen sakin ol hatta seni evine bırakayım olur mu dinlen sen bugün daha fazla ders yapma tamam mı?" Sevgilisi onaylarcasına kafasını salladı ve ikili Jisung'un evine doğru yürümeye başladı.

~ღ~

Jisung gece uyumaya çalışmış ama gözüne bir damla uyku girmemişti. Sabaha yakın uykuya dalmıştı. Okula gitme vakti geldiğinde ise korku ve yorgunluğun birleşimi dış görünüşünden bile gayet belli oluyordu. Okulun kapısından girdiği andan itibaren bir şeylerin değişik olduğunu anladı. Fısıldaşanların ne konuştuğunu duyamıyordu ama kendisi duysun diye bile isteye neredeyse bağırma derecesinde konuşanlar vardı.
"Hmhm evet sevgililermiş." "Ah Lee Minho gibi biri öyle bir gayle nasıl sevgili olmuş anlamıyorum." "Ben Minho onunla ihtiyaçlarını karşılamak için takılıyor diye duydum." "Minho'ya onunla takılması için para verdiğine yemin ederim." "İkiside igrenç insanlar." "Minho'm dan beklemezdim."
Jisung kulaklarını elleriyle sıkıca kapadı. Daha fazla duymak istemiyordu. Koşarak okulun en üst katındaki kullanılmayan tuvalete gitti. Kendini yere bıraktı ve ağlamaya başladı. Öyle sesli ağlıyordu ki konuyu bilmeden onu öyle gören birisi ona üzülebilirdi. O ağlamaya devam ederken tuvalete bir kaç kişi girdi. "Lee Minho ile para karşılığında birlikte olduğun doğru mu?" Yavaşça Jisung'a yaklaşıp tam önüne gelince Jisung'a doğru eğildi. Konuşan kişi  Jisung'un çenesinden tutup zorla kafasını kaldırttı. Minho gelmeseydi ne olacağını düşünmek bile istemiyordu Jisung. Hıçkıra hıçkıra ağlarken Minho ona sarılmaya çalıştı. Ama Jisung o an en değerli gördüğü insandan bile korktu. O gün Jisung insanın en acımasız varlık olduğunu zor yolla öğrenmişti.

 O gün Jisung insanın en acımasız varlık olduğunu zor yolla öğrenmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İki bölüm arası 1 ay bile değil aman Allahım ölücek miyim

Neyseee bölüm nasıldı fic nasıl gidiyo okul nasıl gidiyo yazsanıza

1158 kelime

WHY DO YOU LOVE ME-minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin