Üzerimi değiştirmiş, yatağı düzeltmiş, öylece yatakta oturuyordum. Sabah çok erken uyanmıştım, huzursuz olan uykumdan. Havanın biraz daha aydınlanmasını beklemiştim. Gizlice dışarı çıkıp gidebilirdim buradan. Çantamı elime alarak yavaşça kapıyı açtım. Hiç ses yoktu ortalıkta. Sessiz adımlarla kapıya doğru yürüdüm.
"Günaydın."
Birden yerimde sıçradım. Arkamı döndüm. Uykudan yeni uyanmış, uyku mahmuru gözlerle bakıyordu. Üzerinde siyah bir tişört ve gri bir eşofman vardı. Saçları dağılmıştı. Günaydın dedim kısık sesle."Bir yere mi gidiyorsun?"
"Okula gidiyordum ben." Dedim çekingen çıkan sesimle.
"Kahvaltı yapalım bekle o zaman. Daha okula erken değil mi ayrıca."
"Yok ben erkenden gideyim zaten uzak buraya." Dedim. Arabayla bile uzun sürmüştü. Otobüsle daha uzun sürerdi.
"Ben bırakacağım zaten yetişirsin merak etme. Önce kahvaltı yapalım bekle." Diyerek banyoya doğru gitti. Bir şey diyemedim
Bende salona geçtim. Çantayı koltuğa bırakarak, emanet bir şekilde oturdum. Ayak seslerinden mutfağa geçtiğini farkettim. Yardım etmek için yanına mı gitseydim. Kararsız kalmıştım. Kendimi cesaretlendirmeye çalışarak mutfağa doğru gittim.
"Yardım edilecek bir şey var mı?" Dedim arkasından. Kafasını bana çevirdi.
"Dolaptan kahvaltılıkları çıkartabilirsin." dedi gülümseyerek.
Kafamla onayladım. Dolaba yönelerek kahvaltılıkları koydum. Ağır ağır yapıyordum ki çabuk bitip öylece ortada kalmayım. Onun işi daha uzun sürecek gibiydi. Anladığım kadarıyla krep yapıyordu.
"Ne kadar yavaşsın öyle. Hiç abine çekmemişsin." Dedi alayla. Sinirle baktım yüzüne. Bir şey demeyip işime döndüm. Daha hızlı bir şekilde.
"Hadi şimdi de salatalık ve domates dilimle." Dedi, işiminin bittiğini görünce. Dolaptan domates ve salatalıkları çıkardım ve yıkadım.
"Bıçak nerede?" Dedim.
Yanındaki çekmeceyi açtı ve bıçağı uzattı.
"Elini falan kesmezsin değil mi?" Dedi şüpheyle bana bakarak, bıçağı uzatırken. Sinirle elinden hızla aldım. Beni sinir etmek için bilerek böyle davrandığı belliydi.İşimizi bitirmiş, kahvaltı yapıyorduk. İkimizde sessizdik.
"Bulduğun ev nerede, ne zaman taşınacaksın?" Dedi.
Tam adresini bende bilmiyordum.
"Okul ve yurda yakın. Hafta sonu taşınmayı düşünüyorum.""Benim de gelmemi ister misin?" Dedi göz ucuyla bana bakarak.
"Hayır gerek yok ben hallederim." Dedim.
"Tek başına mı yaşayacaksın?"
Kafamı sallayarak onayladım."Gördüğün gibi tehlikeli biri değilim. Benimle yaşamayı tekrar düşünür müsün?" Dedi umutla yüzüme bakıyordu.
"Şey değilsin evet ama tek yaşamak istiyorum." Dedim utanarak.
"Bugün akşam okuldan almamı ister misin? Yemek hazırlarım birlikte yeriz. Kuzey'i de tekrar ararız hem." Dedi.
Sürekli yakınlaşma çabalarını geri tepiyordum. Ama dün konuşulanları düşünmek ve nasıl davranacağıma karar vermek için ondan biraz uzak durmak istiyordum."Biraz kafamı toplamak için yalnız kalmak istiyorum." Dedim sessiz bir şekilde. Bir şey demedi ve kahvaltı yapmaya devam ettik.
Başka da bir şey konuşmamıştık. Beni okula bırakmış ve gitmişti. Okuldan hiçbir şey anlamadığım bir gün olmuştu. Şimdi de yurda doğru yürüyordum. Bugün son iki dersin hocası gelmediği için erken çıkmıştık. O yüzden yurda gitmek yerine iş aramak için dışarı çıkmıştım. Ama elim boş dönüyordum. Uygun bir iş bulamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimsesizler
Teen FictionDaha çok küçükken ayrılmak zorunda kalmışlardı. Düştüklerinde kaldıracak bir el yoktu, onların hayatında. Düşünce ayağa kalkmayı öğrenmişlerdi; deneyerek, acı çekerek ve pes etmeyerek. Mert, Kuzey ve Zeynep küçük yaşlarda ailelerini kaybederek, kim...