Nereden Bileceksiniz?

172 16 109
                                    

"Lan debelenmeyi kes artık. Emniyetten kaçabileceğini falan mı sanıyorsun?"

Hazan önden ilerlerken arkasından gelenlerin konuşmasına hafifçe gülümsedi. Devriye bitmek üzereyken kapkaç vakasına gitmeleri söylenmişti. Şanslarına, hırsız olay yerinden yeni ayrılıyordu. Yakalamışlardı ama yol boyunca susmamış, minibüsten indiğinden beri de sürekli kaçmaya çalışıyordu. Aksel ve Günay için bu durum sinir bozucu olsa da başkomiser keyifle uğraşlarını dinliyordu. "Atın şunu nezarethaneye. Ben amirimin yanına gidiyorum," diyerek merdivenlere yöneldi. 

Asayiş şubenin katına geldiğinde başıyla birkaç kişiye selam verip Ferdi amirin odasına girdi. Yaşlı adam kızını gördüğü an kocaman gülümsemişti. Amirin durumu gün geçtikçe iyiye gidiyordu. Doktor dinlenmesi gerektiği konusunda ısrarcı olsa da saha görevinden uzak durması şartıyla işe çıkmasına izin vermişti. Zaten başka çaresi de yoktu. Başında Hazan gibi biri varken ilaçlarını unutmak gibi ihtimal bile yoktu. "Nasıl geçti devriye?" diyen adama başını sağa sola sallayarak masasının önündeki koltuklardan birine oturdu.

"Ciddi bir olay olmadı. Bir kavgayı dağıttık, geçen günkü şiddet olayıyla ilgili mağdurlardan ikisini kontrol ettik, bir de dönerken kapkaç olayına gittik. Nezarethaneye götürdüler."

"Yorgun görünüyorsun. Raporları yarın halledersin. Gidip dinlen."

Kadın gülümseyerek "Defol demenin de böyle kibarını duymamıştım," dedikten sonra ayağa kalktı. Gece devriyesi normalden daha çok yorulmasına neden olsa da kendini iyi hissediyordu. Son zamanlarda sadece bir suçlunun peşine düştüklerinden sokaklarda dolaşmayı, tabiri caizse it kopuk peşinde koşmayı özlemişti. "Siz de en kısa sürede evinize gidersiniz memnun olurum, amirim. Silahla sizi kovalamak başımı derde sokabilir."

Ferdi kızını taklit ederek "Defol demenin de böyle kibarını duymamıştım," dediğinde Hazan el sallayarak odadan çıktı. Saat on bir olmak üzereydi. Hayat okula, Yağız da işe gitmiş olmalıydı. Bu da hemen eve gitmenin anlamsız olduğunu gösteriyordu. Hayatla Doruk'a birkaç kıyafet almak için alışverişe çıkmaya karar vererek emniyetten ayrıldı.

***

"Teşekkür ederim."

Hazan beşinci poşeti eline alırken yüzündeki küçük gülümsemeyle mağazadan çıktı. Bu kadarının yeterli olacağını düşündüğünden arabasına doğru ilerledi. Poşetleri bagaja yerleştirip şoför koltuğa oturmak için kapıyı açtığı sırada bakışlarının takıldığı şeyle duraksadı. Yolun diğer tarafında bir gelinlik mağazası vardı. Dikkatini çeken elbette bu değildi, etrafında bir çok bu tarz yerler vardı. Duraksamasına neden olan vitrindeki gelinlikti. Annesinin gelinliğine çok benzeyen bir model vardı.

Elbette tamamen farklı devirlerin modelleri olduğundan aynı değillerdi fakat şimdiye kadar böylesine benzeyenini görmemişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elbette tamamen farklı devirlerin modelleri olduğundan aynı değillerdi fakat şimdiye kadar böylesine benzeyenini görmemişti. Çocukken annesiyle babasının düğün fotoğraflarına bakmaya bayılırdı. Ateşle tanıştığı zaman evlilik hayalleri kurduklarında da hep aynı şeyi söylerdi. Anneminki gibi bir gelinlik giymek istiyorum. Zamanla evlilik kelimesini bile lügatından çıkardığından vitrini gördüğünde şaşırmıştı. Buğulanan kahvelerinin eşliğinde gelinliği izlerken zihninde üzerinden yıllar geçmiş gibi hissettiren güne ait sesler yankılanıyordu.

{Tamamlandı} Saudade | YağHaz |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin