Düşen Hep Yerde Mi Kalır?

200 20 99
                                    

Daha Nisan ayındayken bu şarkıyı "Şu an yayında olan hikayelerden birinde ve sonrasında tamamen hikayenin şarkısına çevrilecek olan muhteşem eseri spoiler gibi buraya bırakıyorum," notuyla profilimde paylaşmıştım. Aklımda bebeğin ölümünde kullanmak vardı ama sonrada buraya daha çok uyacağına karar verdim.

Bölümü şarkıyı döngüye alarak okumanızı tavsiye ederim.

Dokunmaya bile kıyamadığınız sevdiğinizin tabutunu omuzlarken Yağız Egemen hayatı boyunca ilk kez adım atmayı unutacak kadar acı içindeydi. Gözlerini hastanede araladığında berbat ötesi bir kabus gördüğünü düşünmüştü. O telsizden duydukları Hazanın mesleğiyle ilgili korkularının neden olduğu berbat ötesi kabusuydu. İlk düşündüğü bu olmuştu. Aynı odada olan kardeşi bile daha uyandığını anlamamışken "Hazan," diyerek ayağa kalkmıştı. Tek isteği hemen gidip sevdiğine sarılmaktı. Kokusunu derince içine çekince kabusunu zihninden tamamen sile bilecekti. Fakat yapamamıştı. Sevdiği herkes önünde duvar örerek Hazana artık sarılamayacağını yüzüne vurmuşlardı.

Şimdiyse omuzlarında sevdiğinin tabutunu taşıyordu. Bir eli de sıkıca kızını tutmuştu. Hayat herkes gibi salonda olduğu için annesinin ölümünü ilk duyanlardandı. O andan beri ne ağlayışı duruyordu, ne de Yağızdan ayrılıyordu. Annesine gitmeyi çok istese de yapamayacağının farkındaydı. Nasıl ki, Ateşe gidemiyordu... artık annesine de gidemeyecekti. Meliha Çamkıranın mezarının yanına geldiklerinde genç adam yutkunarak tabutu yere bıraktı. Okyanuslarını bir an bile Meliha Çamkıranın mezarının hemen yanındaki çukurdan ayırmıyordu. Kollarının arasından ayrılmasını istemediği sevgilisini oraya bırakması mı gerekiyordu? İyi de nasıl? Nasıl yapacaktı?

Diğerlerinin tabutu açtıklarını fark ettiğinde ileri atılarak kimseye izin vermeden kefene sarılmış sevdiğini kollarının arasına aldı. Etrafındaki kimseyi görmeyen gözlerle yapılan yardımların farkında olmadan açılan çukura girdi. Yapması gerekeni yapmamış, dizlerinin üzerine çökerek kadının cansız bedenini kucağında tutmaya devam etmişti. Aşık olduğu kokusunu alamayacağını bilerek yüzünü boynuna doğru bastırdı. Boğuk sesiyle söyledikleri annesinin acı içinde dizlerinin üzerine düşmesine neden olmuştu.

"Beni biraz bile seviyorsanız ikimize birden toprak atın."

Evlat acısından saatler içinde çökmüş olan Ferdi zorlukla dizlerinin üzerine çöküp "Oğlum, yapma," fısıltıyla konuştu. Nefes almak bile ağır geliyor olsa da aralarında olan küçük kızı unutmamaları gerekiyordu. Anne ve babasını zaten bir kez kaybetmiş olan küçük yeniden anne kaybını yaşıyordu. Güçlü durmaları gerekiyordu. Hayat için yaslarının esiri olmamaları gerekiyordu. "Kızınızı düşün. Onun artık senden başka kimsesi yok."

Kararmış zihninde Ferdinin söyledikleriyle beliren yüzle okyanuslarını Sinanın kucağında durmadan ağlayan ve kendisine bakan kızına çevirdi. Sevdiği kadının emaneti. Canı... Canından daha da ötesi... Eğer ölen o olsaydı Hazan ne yapardı? Kızının yanında dimdik durur, tüm acısını kalbine gömerek tek damla yaş akıtmadan cenazesini izlerdi. Yağız bu kadarını yapacak kadar güçlü değildi ama yapabildiği kadar ayakta durmayı deneyebilirdi. Yeniden kefene sarılmış sevdiğine bakıp "Hoşça kal, güzelim," diyerek dudaklarını alnına bastırdıktan sonra ilk ve son aşkını toprağa emanet ederek Alinin yardımıyla mezardan çıktı. Cenazeye gelen herkesten çok iki adam birbirlerini anlıyorlardı. Bu yüzdendi tek kelime etmeden birbirlerine destek olmaya çalışmaları.

{Tamamlandı} Saudade | YağHaz |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin