Kapan

20 1 0
                                    

Tabi ya ben Damla'ydım. Buluttan tek başına düşüp bitkilere, taşa, toprağa konan damla. O bendim. Minik damla bendim. Siyah buluttan düşen damla bendim. Ondan ayrılan da bendim. Aklımdan Damla diye geçirdim. Benim adım Damla'ydı. O kadının yüzünde tanıdık bir ifade vardı. Bana çok benziyordu. Belki de ben ona benziyordum. Siyah saçları omzundan beline kadar geliyordu. Ona yakınlık hissediyordum. Çünkü o benim öz annemdi. İşler bu kadar karışıkken çıkıp gelmişti işte. Ben sadece "Nasıl... "demeyi tercih ettim. O da bana anlatmaya çalıştı. Ama ben onu dinlemiyordum. Sözünün arasında üstüne atlayıp sarıldım. Bana hep söylediği ama kimin söylediğini bilmediğim melodiyi tekrarladım. İşte o zaman ikimiz de ağlıyorduk. Beni uyutan oydu. Bana bakan oydu. Üç ay olsa da...
Sonunda bir şeyler anlamaya başladım. Annem sandıkları kişi benim bakıcımmış meğer. Yüzünü tam görememişler. Annem de ne kadar söylese de inanmamışlar. Ama dayanamamış gelmiş. Bana uzun bir konuşma yaptı. Bunlar şöyleydi: "Unutma, insanlar ikiye ayrılır. Biri iyiler diğeri kötüler. Biz iyileriz ama kötülükleri kovmamız gerek. Siyah buluttan kurtarmamız gerek insanları. Onları korumak bize düşüyor. Biz bir örgütüz. Ve yardıma ihtiyacı olanlara yardım ediyoruz. Zorlu savaşlardan, aşamalardan geçiyoruz. Seni de aramızda görmek istiyoruz. " Annem siyah bulut mu demişti? O da mı biliyordu? Bir an başım dönmeye başladı. Son zamanda ne kadar çok başım dönmüştü öyle. Bayılıp duruyordum. Kabul ettim. Ben de onlardandım. Özel bir binaya götürdüler beni. Annem bir deneme olduğunu söyledi. İlerde önüme garip şeyler çıkacakmış. Gerçekten garipti. Umursamadım.  Bu arada Boncuk da peşimizden geliyordu. Minik kedi çok tatlıydı. Ne yapacaktık hâlâ anlamamıştım. Görev derken neyden bahsetmişti acaba annem. Neyse diyip yoluma baktım. Aklımda geride bıraktığım ailem vardı. Yani üvey ailem. Gerçek annem yanımdaydı sonuçta. Beni bir yuvarlak masa bulunan yere götürdüler. Etrafında önemli olduğunu düşündüğüm insanlar oturuyordu. Bana çok uzun şeyler anlattılar. Ben sadece iki cümlesini anlamıştım. "Kalede her yerde kapan var. Tek tavsiyem KAPANLARA dikkat et. " 
Beni alıp bir arenaya götürdüler. Yani arena diye düşündüğüm bir yere. Karşıma iki beyaz kaplan çıktı. İkisi de çok uysaldı. Minik bir kedi gibi oyun oynama bayılıyorlardı. Ben onlarla oynarken arkadan bir de beyaz at geldi. Minik Boncuk da geri kalmamıştı gelenlerden. Onlarla oyuna dalmıştım ki büyük bir gürültüyle yer sarılmaya başladı. Yerden uzanan duvarlar gittikçe daralıyordu. Hayvanlar kaçıp gitmişti. Birtek Boncuk yanımdaydı. Gittikçe daralan bu alanda kalmak çok zorlaşıyordu. Bir süre sonra duvarlar durdu. İçeriye nereden geldiğini bilmediğim bir ışık doldu. Bu sayede duvarda yazan yazıyı görebildim.
Duvarda kırmızı renkle "KAPAN" yazıyordu.

Siyah BulutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin