054: utanmıyorsun değil mi?
054: bir maçta iki gol atıp bir asist yapmayı utanmıyor musun?
054: gol attın ya böyle dizlerinin üzerinde tribüne doğru kaydın
054: bende televizyona doğru kaydım
054: yani yanlış anlama kaydım derken televizyona kaymad...
Yüzüm asılmış bir halde ona bakarken, her an oturup ağlayacak gibiydim. Ya ben neler düşünüyordum, hasret diyordum, kavuşmak diyordum adam uyuyalım diyordu.
Dudaklarımı büzmüş ona bakarken, kaşlarımı da çatmayı ihmal etmemiştim. Bu adam bana hasret değil miydi? Beni özlememiş miydi? Uyumak yerine güzel aktiviteler yapabilirdik.
Alaz, yüzümün halinden ne istediğimi ya da ne düşündüğümü anlamış olacak ki birden kahkaha atmaya başladı. Başı geriye düştü, boynu ve adem elması gözlerimin önüne geldi. Başımı çok az ona yaklaştırıp boynuna dudaklarımı bastırdım, kokusunu da içime çektim.
Çok güzel kokuyordu.
Başımı tekrardan omuzuna koyarken, titrek bir nefes alarak doğruldu ve bana baktı. "Şuan aklından geçenleri, ne istediğini tahmin edebiliyorum çünkü bende aynı şeyleri istiyorum."
Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp, "Sonra da dinlenebilirdik." diyerek gözlerimi kırpıştırdım. Dişlerini burnuma geçirip, hafifçe ısırdı ve daha sonra ''Benim aklımı çelme.'' deyip doğrulduğunda bende sırtımı koltuğa yasladım. Ayağa kalkıp, elini bana doğru uzattığında hiç düşünmeden elimi avucunun içine bıraktım.
Beni kendine doğru çekip, kalkmama yardımcı olurken el ele olduğumuz kolunu belime sararak vücudumuzu birbirine yapıştırdı. Başını eğip, dudaklarını boynuma bastırdı ve derince koklayıp geri çekildi ama benim bütün vücudum hissettiğim öpücük ile titredi.
''Hadi odana gidelim ve uyuyalım.''
Alaz'ın bugün uyuyası tutmuştu herhalde.
''Tamam, gidelim.'' dedim el mecbur.
Ellerimizi belimden ayırdığında el ele odama doğru ilerledik ben önde o arkamda odama girdiğimizde dönüp ona baktım ve bakışlarının odanın içinde gezindiğini gördüm. Beğendiğini belli eder bir şekilde başını salladığında ''Yatağın büyükmüş.'' diyerek göz kırptı.
''Büyük olsa ne olacak ki sanki.'' diye homurdandığımda elimi elinden çekip, giyinme odama girdim. Alaz da peşimden geldiğinde oda da bulunan pufun üstüne oturdu.
''Şimdi işe yaramasa bile ilerleyen günlerde işe yarayacağından eminim hatta...'' bana arkadan sarılıp kendini bana bastırdığında derince yutkundum. ''Yeni yatak bile almak zorunda kalabiliriz.'' Saçlarımı sol omuzuma toplayıp dudaklarını enseme bastırdı. Elleri kasıklarımın üstünde yerini alırken bende ondan destek almak için ellerimi ellerinin üzerine koydum.
Gerçek anlamda ayaklarımı yerden kesiyordu.
''Uyumayacak mıydık?'' diyerek fısıldadığımda son bir kez öpüp ''Uyuyacaktık.'' deyip benden çekildi. Uyumayacaktık deseydin ne olurdu ki sanki.
Dolabımın kapağını açtığımda içinden kendime gecelik çıkardım. Alaz'a doğru dönüp ''Senin giyebileceğin bir şey yok ama bende.'' diyerek omuz silktim. Bir elimde ki geceliğe bir de bana bakmıştı.
''Ben zaten baksırla yatarım.'' tek kaşım yukarı kalktığında ''Baksırla?'' diye sorarak teyit etmek zorunda kaldım.
Yamukça gülümseyip ''Evet.'' dediğinde bana birden ateş bastığını hissetim. Sabahı nasıl edecektim acaba?
Alaz birden üzerinde ki tişörtü çıkardığında gördüğüm görüntü ile olduğum yerde sarsıldım. Elimle arkamda ki dolaptan destek alırken, o hala bana yamukça gülümsüyordu. Tişörtü birden çıkarttığı yetmiyormuş gibi altında ki eşofmanı da aniden indirdiğinde kalbimin duracağını hissettim. Hepsi birden fazla olmamış mıydı? Bir öncekini atlatıp, sindirseydim.
Karın kasları, V şeklinde kendini belli eden adonis kası resmen ağzımı sulandırmıştı. Uzun bir zamandan sonra Alaz'ın vücudunu ilk defa yakından görüyordum. Vücudunda ki tek değişen şey göbek deliğinin sol tarafından başlayan ve gittikçe küçülen beş tane yıldız dövmesiydi.
''Dövme yaptırmışsın.'' şu karşımda ki manzaradan sonra konuşabildiysem koca bir helal olsun bana.
''Evet, yaptırdım.'' diyerek bana doğru bir adım attığında artık dayanamayacağımı hissetmiş, Alaz'a doğru adımlamıştım. Ellerim yanaklarını, dudaklarımda dudaklarını anında kavradığında ikimizden de derin bir inleme dökülmüştü. Kaç dakikadır eziyet çekiyorduk.
Yanaklarında ki ellerim, boynuna oradan omuzlarına okşayarak ilerlediğinde birbirimiz tüketircesine öpüşüyorduk. Nefessiz kaldığımı hissettiğimde dudaklarımı çekip, derin bir nefes aldım. Burnunu burnuma sürttükten sonra ''Uyuma vakti.'' diye fısıldadığında gözlerimi devirip ofladım.
''Sevgiliye oflanmaz bebeğim.''
***
Damla'nın eşgal ahauahsusj
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
