1. Bölüm | AlNaz Karşılaşması

1.1K 176 25
                                    

Nazlıdan
İstanbul yüzyıllardır insanların merak ettiği adını duyanların hayallerini süslediği şehir. Genciyle yaşlısıyla herkesin bir kerecik olsun havasını koklamak istediği yer. Tabi benimde İstanbul'da yaşamak yepyeni bir hayata adım atmak için sabırsızlanıyorum ama eskiler bir şeyi çok isteyince her şeyin başı sağlık derler ya hani.. aynen öyleymiş hayat bi trenin vagonları gibi önümüzden akıp gidiyor patırtı kütürtü içinde değilde ancak her şey bittiğinde anlıyoruz gerçeği derin bi sessizlik çöktüğünde yani... İşte hal böyleyken bende kendi sessizliğimin içinde okuduğum bölümün aslında benim değilde annemin isteğiyle olduğunu fark ettim zar zor 4 yılı bitirmiştim ama artık istemediğim bölümde değilde hayallerimin istediği şeyi yapmak istiyordum ve burdan tek kaçış yolu ablamın yanına sığınmak herkesten gizli istediğim İç Mimarlık bölümünü okuyup ünlü bir mimar olmak.. Tüm bunlar için gidiyorum İstanbul'a gerçekler ortaya çıkınca çok kızacaklar bana ama ben hayalimin peşinden gitmek istiyorum..
*
Ferda: Evet ekmeklerimizde geldi (diye sevinçle salondaki masaya geldi) Hadi kızım aç ağzını bakayım (diyerek Peline sütünü verdi) hadi sizde çocuklar yiyin önünüzdekileri servis gelecek diyip söylendi çocuklarına. Gülin elindeki telefonla oynayıp kahvaltı etmeye çalışırken Eminde ablasının bu haline gülüp ekmekten dilimleyip önüne koyuyordu. Berk ise uslu çocuk rolünde onlara bakıp gülüyordu.
Gülin:(gözü telefondayken çatalına aldığı peyniri ağzına koymaya çalışırken yere düşürdü) Ayy ya diyip umursamadan tekrar önüne döndü
Ferda: Aşk olsun Gülin ama ya daha yeni sildim halıları
Gülin: Ne tesadüf annecim bende yeni kirlettim diyip tekrar telefonuna döndü
Ferda: Senin için hava hoş tabi anne olunca görcem ben seni
Gülin: Ben evlenmicem kii
Berk: Aşık olunca evleneceksin diyip güldü
Ferda:Sen nerden biliyorsun bu yaşta aşkı acaba akıllı oğlum benim diyip güldü sonra Emin'e döndü) Oğlum eğer sen boynunun uzamasını istiyorsan her sabah o birdak sütü içmelisin diyerek önündeki bardağı Emin'in önüne koydu
Emin: İstiyorum ama süt içmek istemiyorum. Süt çocuğu değilim artık erkeklik gururum var benim dediğinde masadakiler kahkahaya boğuldu.
*
Ali Kayseriden kaçmış gelmişti evet halkla ilişkiler mezunuydu ama hala iş bulamamıştı ilk bulduğu uçakla abisinin evine gelmiş lokantanın önünde öylece bakıyordur içeriye girmeli miyim diye düşünüyordur kendine. Çünkü bi yalan söyleyip abisine kendini ikna ettirmek durumundadır. Ali bi pantolan üzerine kareli veya çizgili gömlek giyen ve gömleğini pantolon altına sığıştıran ve beline taktığı çantasıyla gezen bi tiptir. Yani İstanbul gibi bi yerde çalışmak isteyen biri için birazcık geride kalmış düzensiz dikkat ve her şeyi anında pat diye söyleyen biridir. Her ne kadar okumuş görmüştü olsa bu zevkinden, düzeninden vazgeçememiş ve buda onun başına bela iş bulamamsında etkilidir.
*
Doruk:(odadan çıkıp masaya gelerek) Günaydınnn napıyorsun bakalım (diyerek oturdu. Herkes gülerek karşılık verdi) Hayatım bana bi çay koysana
Ferda: Dorukçum kendi çayını sen koyuversen çünkü ben 4 çocuğun üçünü problemli doğurmuşumda o problemi çözmekle uğraşıyorum şuanda diyerek gülümsedi
Doruk: İyi peki koyarız bu baş belaları yüzünden karımıza nazlanamıyoruz (diyip mutfağa gidip geri geldi) Şaka yaptım ya hemen suratınız belirtip bana bakıyorsunuz demedim farz edin boşverin hem hayatım sen burda çocuklarınla uğraşıyorsunda bende aşağıda dükkanda uğraşıyorum dün çok kalabalıktı
Ferda: Çok şükür iş olsunda varsın kalabalık olsun hayatım. O sırada servis gelmiş çocuklar giyinerek çıkmışlardır. Doruk Ferda ve Pelin de kahvaltılarına devam ettiler.
*
Adil lokantanın temizliğiyle uğraşırken Selvi de mutfakta hazırlığını yapıyordur. Ali kapıyı açarak içeri girer.
Ali: Vay be selamın aleyküm kolay gelsin
Adil: Çok sağ olun ama daha açılmadık yarım saat sonra açılacağız
Ali:(gülerek) Tanımadın değil mi beni hı (Adil yüzüne baktı cevap vermedi) Aşk olsun Adil abi ortağım beni tanımadın değil mi kimim ben bak şöyle (diyip etrafında döndü) kimim ben aç bakıyim gözlerini kimimişim ben hı
Adil: A-Ali değil mi de niye geldin sen
Ali: Heh Ali ya Aliyim ben (diyip sandalyeyei çekip oturdu) Aşk olsun ama bu dükkanın sahibinin kardeşiyim ben bi hoşgeldin demeni beklerdim
Adil: Tabi hoşgeldin bianda böyle gelince Ali şaşırdım Doruk haber vermemişti geleceğinden
Ali: Abime haber vermedim ki zaten sürpriz yapacağım. Selvi içerden gelir
Selvi: Adilcim kim gelmiş
Adil: Doruk'un kardeşi Ali gelmiş Selvi
Selvi: Aaa öyle mi merhaba oğlum hoşgeldin diyerek gülümsedi
Ali: Merhaba ablacım ben abimi şaşırtmaya geldim şimdi sizde beni şaşırtıp önüme bi tabak mantı koyarsanız bende şaşırayım mutlu olayım hı
Adil: Ama şimdi mantı değilde başka bişey ikram edelim olmaz mı? Sadece mantı satan bi lokanta değiliz
Ali: Ben Kayseriliyim ve mantı istiyorum bence anlaşılmıştır dediğim Adil abicim ortağım
Selvi: Tamam tamam ben hemen hallederim Adil sende şurayı temizlede açılış saati geldi diyerek mutfağa geçti. Adilde işine devam etti.
*
Ferda: Canım Nazlı İstanbul'a geliyormuş eğitimine burda devam edecekmiş annem sinirlenmiş ama Nazlıyla baş edememiş hayallerim diye tutturmuş
Doruk: İyi gelsin okuluna yakın bi yurda yerleştiririz
Ferda: NE! Yurt mu?
Doruk:(ağzındaki ekmeği zorla yuttu) Yani hayatım modern güzel yurtlar var
Ferda:(ayaklandı sinirle) Biz seninle mutfakta konuşalım mı Pelin burda
Doruk: Aşkım ben dükkana geç kalıyorum diyip koşarak kaçtı evden.
*
Beliz kapıyı çalıp Ferdaya gelmişti
Ferda: Aaa Beliz hoşgeldin geç içeri hayırdır sabah sabah
Beliz: Ayy Fermandan kaçıp geldim bi nefes aldırmıyor ben evden çalışma karaımı yanlış yapmışım gibi hissediyorum çorabı ayrı yerde montu ayrı yerde onları mı toplayayım evi mi temizleyeyim yoksa işimi mi yapayım şaştım kaldım
Ferda:(gülerek) Kız dur yavaş pat diye söyledin her şeyi otur bakalım şöyle erkekler işte oluyor öyle şeyler birde çocuk olunca sen gör
Beliz: Aman yok çocuk uzak olsun şimdilik yoksa gerçekten deliririm dedi gülerek sohbete geçtiler.
*
Dorukla Ferman bahçede kapı önünde karşılaştı
Doruk:(gülerek) Günaydın Ferman bey hastaneye mi?
Ferman: Günaydın Dorukçum evet iş beklemez hastaneye gidiyorum
Doruk: İyi bakalım kolay gelsin diyerek dükkana yöneldi
Ferman: Sanada kolay gelsin diyerek arabasına binip hastaneye doğru yol aldı.
*
Ali: Vay vay abim benim iyi insan lafın üstüne gelirmiş bak Adil abi diyerek ayağa kalktı
Adil: İyide biz ondan bahsetmiyorduk ki
Ali:(Adil'e dönerek) Daha lafı bile geçmeden geldiyse demek iyi bir insan diyip abisini tekrar döndü
Doruk: Ali oğlum sen nerden çıktın. Ali kollarını açıp cevap vermemeyi tercih etti.
*
Beliz: Senin canın mı sıkkın Ferda
Ferda: Ya Beliz Nazlı aradı buraya geliyormuş okulu için Doruk'a söyledim gitsin yurtta kalsın dedi ay canım olacak iş mi bizim burda evimiz dururken
Beliz:(şaşırır) Tabi canım erkek milleti işte naparsın. O sırada Ferda'nın telefonu çalar arayan Nazlıdır ucuz uçak bileti bulduğunu akşama değil de 2-3 saate İstanbul'a geleceğini söyleyip kapatır. Beliz iç çekerek üzgünce Belize bakar.
*
Doruk: İnsan önceden arar abi ben geliyorum demez mi?
Ali: Evet yani şöyle oldu ben sabah ilk uçağa atladım sabahın körüdür abimi çoluk çocuğu rahatsız etmiyim dedim o yüzden dükkana geldim diyerek gözlerini kaçırdı
Doruk: Onu demiyorum yinede insan önceden arar değil mi salak kardeşim benim
Ali:(heyecanla) Çok haklısın ama noldu biliyor musun bi şirkete müracat ettim beni mülakata çağırdılar geçersem halkla ilişkiler müdürü olucam
Doruk: Sen? Oğlum sen okuduğın bölümü 6 senede bitirdin dalga mı geçiyorsun benimle
Ali: Tamam öyle oldu güven vermemiş olabilirim size gerçekten
Doruk: Ali Allah aşkına şimdi bana annemin ve babamın senin burda olduğundan haberleri var de
Ali:(eliyle çenesini kaşıdı) Iıı şey abi o iş şöyle oldu. Ya babamı biliyorsun işte Kayseriden çıkma dedi dükkanın başına geç dedi bende şöyle düşündüm benim güzel abim bu işe bi el atar dedim babamı arar beni bu işten sıyırır dedim
Doruk: Yok ya hayatta aramam paparayı ben yiycem yok olmaz öyle şey dedi. Ali yalvarmaya başladı dili susmak bilmiyordu Doruk iyice deliye döndü kardeşinin bu sorumsuz hallerinden karşılıklı sen yap ben yapmam diyerek laf dalaşına girdiler.
*
Adil: Çok densiz biri şu Ali. Benim böyle kardeşim olsa kardeşlikten redederim sen kalk gel Kayseriden buralara bi haber verme adamcağıza olacak şey mi?
Selvi: Hıı haber vermemiş mi? Habersiz gelen insan 3 yıl uğursuzluk getirir derler
Adil: 3 yıl başımıza kalacak desene diyip güldü.
Selvi: Ay gülme Adil Allah'ım sen koru diyerek işine geri döndü
*
Ferda: Ay Nazlı'm benim nasılda seviniyor İstanbula geldiği için artık hep birlikte olucaz diyip sevinip duruyordu telefonda
Beliz: Özlüyordur tabi abla sevgisi başka
Ferda: Özlenmez mi hiç bende özlüyorum telefonla konuşarakta bi yere kadar
Beliz: Kız ben napayım peki benimki de Singapurda işte
Ferda: Seninkide zor ayy yok ben dayanamıycam gidip Dorukla konuşucam Peline bakabilir misin azıcık işin yoksa
Beliz: Tabi git işim yok konuş için rahatlasın dedi Ferda hemen evden çıkarak dükkana gitti.
*
Doruk:(sinirle) Peki şimdi nerde kalmayı düşünüyorsun Ali bey
Ali: Eee sizde kalırım diye düşündüm
Doruk:(sinirle) Peki bunu bize söylemeyi düşündün mü
Ali: Ee söylüyorum işte
Doruk:(sinirle masanın üstündeki süs saksıyı alıp Aliye doğru kaldırdı) Lan kafandan iş yapma. Ali eliyle kendini savunmaya geçti
Ali:(korkuyla) Şimdi sana bişey sorucam kardeşini İstanbul'un göbeğinde sokakta mı bırakacaksın yani (yalandan acınır duruma getirir kendini) Vay be
Doruk: Tamam be duygu sömürüsü yapma
Ali: Duygu sömürüsü değil bu abi ağrıma gitti
Doruk: Oğlum ben seni sokakta bırakıcam mı dedim ama önce.. bi oturup konuşmak lazım Ferda yengenle oturup konuşmam lazım danışmam lazım
Ali: Yani şimdi abi bu yengeme danışmak şeyi nebilim evde erkeğin sözü geçer
Doruk: Ali zevzeklik yapma evlilik öyle bişey değil karşılıklı oturur konuşursun.
Ali: Ben bi lavaboya gideyim diyip kalkar masadan
.
Ferda:(dükkana gelir) Doruk benim seninle konuşmak istediğim bişey var
Doruk: Benimde konuşmak istediğim bişey var canım (ikiside masaya yönelicekken Ali lavabodan çıkar)
Ali: Vay yengem ver elini öpeyim diyip eğilir
Ferda: Aaa Ali sen nerden çıktın hem yaşlı mıyım ben elimi öpme bidaha
Ali: Ona cevap vermeden önce nasılsın diyim önce Nasılsın yenge
Ferda:(Alinin koluna dokunarak) İyiyim iyiyim sen nasılsın diyip zoraki gülümsedi
Ali: Daha iyi olamazdım yarın bi mülakata giricem de
Ferda: Yaa (Doruk'a dönüp) Ne mülakatı
Doruk: Iıı bende onu konuşacaktım seninle Ferdacım Ali burda şirkete başvurmuş mülakatıda kazanırsa İstanbul'da kalacak
Ferda: Yaa Nazlıda uçağa bindi 2-3 saate burda olacak
Ali: Nazlı mı o niye geliyor ya İstanbul'a ne işi var
Doruk: Ya işte hayallerinin peşine düşmüş burda okuyacakmış
Ali: Eee bak bak onca yıl okuduğu üniversiteyi bırakıyor ya bu kızın aklı hep 5 karış havadaydı hiç okutmasalar mıydı acaba yazık valla
Ferda:(sinirle) Hey hey benim gözümün önünde kardeşimi çekiştirmeniz bittiyse eğer şu meseleyi Nazlı konusunu bi açıklığa kavuşturabilir miyiz acaba Doruk
Doruk: Tabi sabah konuştuğumuz gibi Nazlıya bi yurt bulucaz orda kalacak
Ferda: Hayır Dorukcum Nazlı yurtta kalmıyor bizim evimizde kalıyor
Ali:(ağzı açık yengesi ve abisini dinliyordur) Yok kalamaz diyip sesi yükselir
Ferda:(Aliye döner) Nedemek kalamaz
Ali: Çünkü ben kalcam abim bana söz verdi ben kalıcam. Doruk tek kaşını kaldırıp ters ters bakar Aliye
Ferda:(Doruk'a döner) NE! Doruk sen bu Aliye gelir gelmez söz mü verdin? Üstelik benimle konuşmadan bizim evde kalabilirsin mi dedin!
Doruk: Ben söz filan vermedim bakarız dedim (Aliye döner sinirle) Ben sana söz mü verdim lan!
Ali: Eee bakarız dedin icabına bakarız dedin oda söz vermek demek işte. Doruk sinirlenir emri vaki yaptığı içn kardeşinin üzerine yürür
Doruk: Ya sen beni çıldırtacak mısın?!
Ferda:(aralarına girer) Bi dk ya benim kardeşim öyle sokaklarda filan kalamaz bırakmam ben kardeşimi ya
Doruk: Halla halla Alide benim biricik erkek kardeşim
Ali: Vay be abimsin işte adamsın (yengesini kenara çekip abisine sarılır) çok duygulandım çok teşekkür ederim sana
Ferda: Ya Ali koskoca adam benim kardeşim daha küçücük kız.. Ali erkek başının çaresine bakar ama Nazlı
Selvi: Çocuklar yeter ama bi sakin olun
Adil: Evet sabahtan beri bi sinir hepinizde oturun bakayım sakince konuşup anlaşın böyle olmaz diyerek Ferda ve Doruk karşılıklı oturur.
Doruk: Ferdacım Nazlı yurttada kalabilir Ali nereye gitsin
Ali: Evet nereye gidim ben
Ferda: Ali çalışmaya gelmemiş mi gitsin ev tutsun kendine
Doruk: Tabi canım İstanbul'da ev tutmak kolaydı zaten
Ferda:(gülerek) Yurtta kalmakta çok kolay sanki bilmiyormuşsun gibi konuşma (bağırmaya başladı) Kusura bakma Doruk Nazlı gelecek ben evimde kalacak
Doruk: Ali kalacak. Böyle böyle bisüre o kalacak bu kalacak kavgası yapıldı en sonunda
Ferda: Nazlı kalacak görürsün diyip hızla kapıyı çarpıp eve gitti.
Ali: Abim sen naptın öyle ya sen erkeklikte son noktaya geldin ya erkek egemen toplum bugün başladı diyebiliriz ya
Doruk: Zevzeklik yapma Ali
Selvi: Gazlama abini Ali. Doruk oğlum git karınla tek başınıza sakince konuşun diyip mutfağa geçti. Alinin telefonu çaldı havaalanında kimliğini unutmuştu hemen koşarak havaalanına gitti.
*
Ferda sinirle eve gelmişti Beliz ona su getirmiş olanları dinlemeye başlamıştı. Ferda her şeyi anlatmış düşünüyordu ki annesi aradı
Ferda: Alo anne
Betül: Kızım az önce Nazlıyı yolcu ettik ama çok canımı sıktı çok
Ferda: Aman anne bilmiyor musun Nazlıyı burnunun dikine dikine gider kafasına koyduğunu illa yapacak
Betül: Fazla şımarttık fazla
Muhsin: Kızımın hayalleri var Betül
Betül: Sus Muhsin sinirimi senden çıkar mıyım! Neyse olan oldu artık kardeşin sana emanet haberlerden izliyoruz her gün başka bi olay oluyor sana güveniyorum kardeşine sahip çık
Ferda: Tamam annecim tamam her şey bende sıkma canını hadi görüşürüz diyip kapadı telefonu oflayarak başını kanepeye yasladı.
*
Doruk napacağını düşünüp dururken telefonu çaldı arayan babası Tanjuydu. Korkarak açtı
Doruk: Alo baba nasılsınız
Tanju: İyiyiz çok şükür. Kardeşin olacak hayırsızın işleriyle uğraşıyoruz hala kayıp gine (yüksek sesle) Dorukkk bana bak o Ali denilen zıbıldak senin yanında mı doğru söyle
Doruk: Eee baba ııı şey bende onu diyecektim burda merak etmeyin
Tanju:(Vuslata döner) Sana demiştim değil mi kaçmış işte
Vuslat:(Tanjunun elindeki telefonu alır) Ali Alim evine dön oğlum. Doruk söyle kardeşine geri dönsün annen seni çok merak ediyor seni de
Tanju: Duyuyorsun değil mi annen ne halde! Hemen onu geri gönderiyorsun hemen hemen
Doruk her şeyi anlatır zar zor ikna eder ailesini
Tanju: Tamam ne halin varsa görün diyip kapatır telefonu. Doruk rahat bi nefes alır.
*
Lokanta kalabalıktı Adil Selvi ve Doruk müşterilerle uğraşıyorlardı. Açelya kimseye çaktırmadan içeri geçmeye çalışırken Doruk seslenir
Doruk: Açelya!
Açelya: Doruk bey
Doruk: Evet seni dinliyorum bu seferki mazeretin nedir?
Açelya: Şey ben biliyorum yine geç geldim ama köprüde.. köprüde tarfik vardı
Doruk: Senin okulun bu yakada değil mi ne köprüsü acaba?
Açelya: Ben.. evet ama ben dün gece arkadaşımda kaldım karşı yakada oturuyor oda
Doruk: Karşıyaka? İzmir de yani?
Açelya: Ha yok yok karşı yaka derken Avrupa Yakası ııı neyse ben üstümü değiştirip geleyim tatlı tatlı çalışırım diyip koşarak içeri geçti. Doruk arkasından güldü.
*
Nazlı uçaktan inmiş ablasıyla konuşa konuşa taksiye yaklaşmış elindeki bavuluyla arka koltuğa geçmişti ki onunla aynı anda diğer kapıdan Alide binmişti
Ali:(binerken) Selamın aleyküm hayırlı işler
Nazlı:Merhabalar diyip bindi
Ali: Ama hanımefendi ben bindim inin lütfen
Nazlı: İlk önce ben bindim lütfen iner misin ben bindim önce dedi (bianda yan tarafına bakmıştı) Ali
Ali:(yanına baktı Nazlıyı görünce şaşırmıştı ) Nazlı diyip yüzünü cam tarafına çevirmiş arkasına yaslanmıştı. Nazlıda sevmediği kişiyi görünce kaşlarını çatmış oda arkasına yaslanmış ellerini göğsünde birleşmişti. Şoför sürmeye başladı.
*
Güneş: Kolay gelsin Adil amca baya yoğunsunuz ablam burda değil mi?
Adil: Öyle çocuğum geç ablan içerde. Güneş içeri geçmişti
Güneş: Abla nerdesin sen ya dün gecede gelmedin evde yalnız bıraktın beni
Açelya: Ah canım ama koskocaman adam oldun sen 18 yaşındasın hem Selvi ablalarda karşıdaydı bişey olsaydı bakarlardı sana haber etmiştim onlara
Güneş: Her neyse tamam abla ben acıktım
Selvi:(gülerek) Gel bakalım buraya sana bişeyler hazırlayıp karnını doyuralım
Açelya: Sonra doğruca ödevlerinin başına tamam mı dedi gülerek. Güneş gülüp Selvi'nin yanına giderek yemeğini beklemeye başladı.
*
Ali arka koltukta ıslık çalıyordu arada yandan Nazlıya bakıp yüzünü ekşitip duruyordu. Nazlıda farksız değildi içinden oflaya oflaya yandan yandan Aliye bakıp duruyordu sonra sessizliği bozdu
Nazlı: Ablam senin İstanbulda olduğundan bahsetmedi
Ali:(suratı ciddi bi halde) Kendisininde birkaç saat önce haberi olduğundan olabilir mi acaba
Nazlı: Ha haber vermeden geldin yani tam senlik davranış tebrik ederim
Ali:(dalgayla güldü) Biz buna bikere sürpriz diyoruz insanı mutlu eden sürprizler git eve herkesin ağzı kulaklarında yüzleri gülüyor
Nazlı:(gayet sert bi tonda) Ben buna münasebetsizlik diyorum
Ali:(sinirle Nazlıya döner) Hayırdır Nazlı sende okul yapmışsın napacağına ne olacağına karar veremedin mi hala. Bak kız çocuğunda yaş çok önemli seninkisi geçiyor. Gözler çöker kırışır bıdı çıkar perişan olursun evde kalırsın diyip güler Nazlıyı deli etmek için.
Nazlı: Eniştem yemedi içmedi bunu sana mı yetiştirdi bravo.
Ali: Bunun yetiştirmekle alakası yok sen insanlara hep emrivaki yapıyorsun Nazlı buna dikkat et öz eleştiri yap
Nazlı:(sinirle) Hayırdır yani sanane sen neden bu konuya takıldın ki böyle yani geldiysem (bastırarak) ben kendi ablamın evine geldim! Senin ne işin var burda
Ali:(gülerek) Ya senin bu küçük cahilliklerin var ya beni öldürüyor. Ben bi şirketin halkla ilişkiler müdürü olarak görev yapacağım o yüzden mülakata gireceğim
Nazlı: Şirket hangi şirket?
Ali:(duraksadı ne söyleceğini bilemedi) Iı ben bu şirketi neden sana söyleyim ki sanane
Nazlı: Hayır söyleki birdaha o şirketin önünden geçmeyeyim
Ali: Bizim şirketde senin küçük işlerin olmaz zaten diyip güldü. Nazlı yandan sinirle baktı Aliye.
Şoför: Sahilden mi gidelim çevreyolundan mı?
Nazlı: Sahilden
Ali: Çevreyolundan (diyiverdi bianda) Abicim çevreyolundan devam et.
Nazlı: Hayır tabikide lütfen sahilden gidebilir miyiz? Ali konuşmak için hamle yaptı ki Nazlı tek parmağını kaldırıp Aliyi tehdit eder gibi sallayınca Ali içinden söylenip sinirlensede sustu. Şoförde sahil yoluna girdi.
*
Açelya: Valla belden aşağısını hissetmiyorum ama çok kalabalıktı değil mi?
Adil:Evet çok kalabalıktı
Selvi: Aman maşallah diyin nazar olmasın
Doruk: Adil abi hadi gelinde haftalıkları dağıttım onları vereyim (diyince üçüde kasaya doğru gelir. Doruk zarfları verir) Valla siz olmasanız bu dükkan nasıl olur bilmiyorum
Adil: Asıl sen iyiki varsın iyiki buraya gelip bu işletmeyi açmışsınız Doruk bak ne güzel aile olduk işlerde tıkırında daha ne olsun
Açelya: Allah sizi başımızdan eksik etmesin Adil amca doğru söylüyor benide aranıza kabul ettiniz ailenize aldınız dedi anda kasanın arkasında duran duvarda asılı olan nazar boncuğu düşüp kırıldı
Selvi: Hııı valla nazar vardı çıktı Allah hayırlara çevirsin diyip içeri geçti.
*
Nazlının seçimiyle sahil yoluna giren taksi trafiğe sıkışmıştı biadım dahi ilerleme yoktu dakikalardır. Ali başını eline yaslamış söylenip oflayıp duruyordur
Ali: Ben sana insan gibi dedim değil mi çevreyolundan gidelim diye dedim demedim mi
Nazlı: Beğenmiyorsan in
Ali:(yüksek sesle) Niye ben iniyormuşum
Nazlı:(bağırarak) Sen bindin benim taksime!
Ali: Hay senin taksine binmez olaydım. Nazlıda iyice yükselerek karşılık vermeye başladı. Karşılıklı bağırışmaya didişmeye tutuldular artık dayanamayan taksici amca
Şoför: Susun artık ya susun sabahtan beri vıdı vıdı vıdı başımın etini yediniz ya. Nazlıyla Ali sus pus olup utandılar adamdan
Ali:(çekinerek) Trafik var ya ondan amca
Şoför: Allah Allah ya diyip yoluna devam etmeye çalıştı. Ali sinirle Nazlıya baktı Nazlıda Aliye bakıp dil çıkardı sonra kafasını cama çevirdi.
Ali: Gördün demi bizi taksici amcayla ile papaz ettin 2 dk susmasını beceremiyorsun 2 dk ya bu nasıl çene
Nazlı: Bana diyene bak yaaa diyerek sinirle güldü
Ali: Offff offff ay neyseki senle aynı evde kalmıyoruz ha yani senin bu yurtta kalma kararın çok doğru bi karar.
Nazlı:(hızla yüzünü Aliye döndü) Bi dk ya sen ne yurdundan bahsediyorsun
Ali: Hani şu 7 kişinin toplandığı yer varya o yurt oluyor bilmiyorsan öğrenmiş oldun
Nazlı: Delirtme beni biliyoruz herhalde ama senin haberin yok yazık biz o konuyu ablamla konuştuk ben onlarda kalıyorum
Ali:(gözlerini faltaşı gibi açtı) Bak hiç o ko-konuya girme o evde 1 tane boş oda var orada ben kalıyorum niye abimle konuştum o odada (eliyle kendini göstererek) ben KALIYORUM!
Nazlı: Hiç ağlama önce varan odayı kapar diyip çantasına yöneldi
Ali: Ya saçma sapan konuşma ikimizde aynı arabadayız nasıl birimiz birimizden önce varacak
Nazlı: Yok sen taksiylesin ben vapura binmek için iniyorum bay GICIK! Şoför bey durur musunuz
Şoför: Zaten gitmiyoruz kızım baksana şu trafiğe. Nazlı duraksadı yüzü düştü kaldı öyle
Ali:ahaaha ya gitmeyen taksiye dur diyen bayan bücür hahahaa
Nazlı: Neyse sinirlenmiycem ben iniyorum kendine iyi bak evde görüşürüz diyip göz kırptı indi arabadan
Ali:(şaşkınca) Nereye ya noluyor ya taksiyide bize kitledin (taksi hareket etmeye başlar) Burda vapur nerdeki diyip taksi metreye baktı dudağını ısırdı. Arka camdan Nazlıya baktı gözden kaybolmuştu sinirle oflayıp koltuğa yaslanıp başını dayadı.............................-1.BÖLÜMÜNSONU-

Vote/40

EVET İLK BÖLÜM GELDİ🥳

BAKALIM NELER OLACAK O BOŞ ODAYI KİM KAPACAK 2.BÖLÜMDE GÖRECEĞİZ :)

Bol bol bölüm hakkında yorum bekliyorum 😊

Sağlıcakla Kalın :)

Zıt Kutuplar (AlNaz)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin