-12 yıl önce Dokuz Kuyruklu olarak bilinen bir canavar shinobi köyü 'ye saldırdı. Pek çok shinobi canavarla savaştı ama önüne çıkan herkesi mağlup etti ve öldürdü. Canavar o kadar güçlüydü ki, köyün lideri Yondaime Hokage, Kyuubi'yi bir bebeğin içine hapsetmek için kendini feda etmek zorunda kaldı. Bebek, iblisin çakrası nedeniyle yanaklarında bıyık benzeri üç iz kazandı. Ama bizim hikayemiz bu olaylardan dört yıl sonra geçiyor.
-KONOHA ORMANI-
Konoha'nın kapılarının dışında dört kişiye katılıyoruz. Bu kişilerden üçü, üzerlerini kırmızı bulutlarla süsleyen siyah pelerinler giyiyordu. Kafalarında Amegakure'nin kafa bandı vardı. içlerinden birisi, 190 boyunda, sivri ve turuncu saçları olan bir adamdı. Yüzünde kimsenin, hatta beraberindekilerin bile neden olduğunu bilmediği bir gülümseme vardı. Hemen solunda ise kızıl saçlı bir adam vardı. Kahkülleri gözlerini kapatıyordu ve neredeyse 170 boylarında duruyordu. Yüzü bembeyazdı, sadece onu tanıyanlar gergin olduğunu anlayabilirdi. Turuncu saçlı adamın sağında ise mavi saçlı, saçında çiçek olan bir kadın turuncu saçlı adamla el ele yürüyordu.
Önlerinde ise uzun boylu, beyaz ve beline doğru uzanan saçlarını atkuyruğu şekline getirmiş bir adam vardı. Boynuzlu kafa bandı kahküllerini yüzünden uzak tutuyordu ve bandın üzerinde kanji olarak yazılmış olan ''toad sage'' yazısı mevcuttu.
Mavi saçlı kız öndeki uzun boylu beyaz saçlı adama doğru bakarak.
"Sensei, bu gerçekten gerekli mi?" diye sordu. Adam başını salladı.
"Konan, en azından bunu yapabilirim" dedi ve devam etti, "Sonuçta hepiniz Hanzo ve kuvvetlerini yendiniz...Bu kolay bir başarı değildi ve bu başarıya karşılıkta bende bununla ilgili yapabileceklerimi gözden geçireceğim."
Turuncu saçlı adam, "Artık Ame'e yardım edebileceğimize sevindim," dedi. Yanındaki kızıl saçlı küçük bir gülümsemenin yüzünü süslemesine izin verdi.
"Katılıyorum Yahiko" dedi, "Ama sensei... Konoha ile bu kadar erken bir anlaşma yapmanın gerçekten iyi bir fikir olduğunu mu düşünüyorsun? Yani diyorum ki..."
"Ah hadi ama Nagato!" Dedi ve devam etti, "Bana tek ve güçlü büyük kurbağa bilgesine güvenmediğini mi söylüyorsun, Jiraiya?"
"Ero-sensei'yi tam olarak böyle söylüyor," diye mırıldandı Yahiko. Jiraiya bu laftan sonra yüzü sönükleşti.
"Haydi, Yahiko," diye homurdandı, "sana beni öyle çağırmaman için ikna ettiğimi sanıyordum."
"Ve bende... kitaplar için o pornografik bahaneleri yazmayı bıraktığınızda demeyeceğime dair söz vermiştim," diye yanıtladı Yahiko. Jiraiya Yahiko'ya dilini çıkartırken Konan'ın kıkırdamasına neden oldu.
"Gerçekten olgunca bir davranış sensei," diye mırıldandı Nagato, "Yahiko bile yaşına göre davranıyor. Bir kez olsun aynısını yapamaz mısın?" dedi Nagato kahküllerinin arasından jiraiya'ya doğru bakarak.
Yahiko, sensei'nin yüzündeki sönük ifadeyi gördü ve gülmeye başladı. Jiraiya karşılık veremeden kapıdaki muhafızlar bu dörtlüye doğru yaklaştı.
"Durun, kimlikleriniz lütfen," dedi gri saçlı muhafız. Sıralı bir şekilde dördü de köye girmeden önce kimliklerini çıkardılar ve teslim ettiler.