Not; Kitap adından da anlaşılacağı üzere thenbhd softcore şarkısından ilham alınarak yazılmıştır!
Keyifli okumalar ^^
•Başlama tarihinizi alalımm•
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Softcore •Giriş•
Acil bir telefon almıştım.
Arayan annemdi.
Ve tek dediği şey şuydu,
'eve gelmelisin.'
Sesi aptal bir binanın en yüksek tepesine çıkıp da konuşuyormuş gibi geldiğinden telefonu suratıma kapattığı anda izahı mümkün olmayacak bir şekilde okuldan kaçmak zorunda kalmış,muhtemelen haftalığımı dökmüş olduğum taksiye hızlı olması için bağırmak zorunda kalmıştım. En kötü gün pazartesi değildi.
En kötü gün,annemin beni aniden aradığı günlerin tamamıydı.
Derslerin ortasında,işediğimde ve yemek yediğimde aradığı zamanları kastediyorum.
Aslında,beni gün içinde araması bile normal aramalara girmezdi. Okul dönüşlerinde ya da akşamları aramayı tercih eder ve bu aramaların içeriği de markete uğrayıp bir şeyler almamla sınırlı kalırdı yalnızca. Bacaklarım titremezdi,korkudan gözlerim dolmaz ve eve koşmak zorunda kalmazdım. Kaç kez ayaklarımın birbirine dolanıp beni yere düşürdüğünü hatırlamıyordum. Şortumun açıkta bıraktığı dizlerimin yırtıldığını ve taze yaraya değen o keskin soğukla, derimin kanayışını hissetmeme rağmen koşuyor olduğum gerçeği can yakıcıydı. Artık suratlarını ezbere bildiğim komşuların yüzüme attığı acınası bakışlarla olanlara yalnızca izleyeci kalmalarına bile alışmış olmam can yakıcıydı. Benim her seferinde de...
Hiçbir şey yapamamam can yakıcıydı.
Nefes nefese binanın önüne ulaştığımda, gördüğüm ilk görüntü bile soluklarımı kesmeye yetmişti. Adımlarım duraksarken dolu irislerim,komşumuz Yuna'nın elini tutmuş beklerken beni gördüğü anda ağlamaya başlayan küçük erkek kardeşimi buldu. Omzumdaki çanta yeri boylamış,dudaklarımın arasından fısıltı biçimde bir 'Siktir...' döküldüğünde beklemeden binadan içeriye koşmuştum bu sefer. "Anne-"demiştim, gözyaşından önümü bile göremiyordum. Zar zor ilk katın merdivenlerini tırmanırken, mahvoldu...,demiştim içimden.
Her şey bu sefer gerçekten de mahvoldu.
Yanılmayı dilemiştim içten içe. Rahatlamak adına Kendimi her zaman olduğu gibi en kötüsüne alıştırdığıma inandırmaya çalışmış ve öyle gelmiştim kapının önüne. "Bir şey yok..."demiştim.
Açık duran kapıyla sertçe yutkundum.
Parmaklarım pervazlara tutunmuştu destek almak adına ve fazla oyalanmadan içeriye yürümüştüm. "Anne..."demiştim bir kez daha. Tüm gücüm çekilmiş gibi hissediyordum. Öylesine halsizleşmiştim ki beni diri tutan tek şey içimdeki endişeydi. Burnumu çektim. Bakışlarım donuk bir edayla yerdeki kan damlalarına gitmiş ve irislerim saniyesinde irileşirken,"Anne!"diye bağırmıştım avazım çıktığı kadar. Damlaları takip etmiş, aceleyle geçtiğim her odaya bakınmıştım. Salon kalmıştı bir tek.