5.Bölüm

119 13 78
                                    

Merhabalar!

Medyada bölüm şarkısı olan Nilüfer - Son Arzum var, İlhan'ın gittikçe büyüyen hislerini yansıtan bir şarkı. Ne zaman dinlesem aklıma İlhan geliyor...

Bu bölüm daha çok Narin ve İlhan ile dolu bir bölüm, açıkçası birtakım çekincelerim var bölüm hakkında. Eğer çekindiğim noktayı anlarsanız lütfen belirtin, yorumlarınızı okumak beni çok mutlu ediyor. Bal Tuzağı'nın ufak dünyasında yalnız olmadığımı, birilerinin de onların farkında olduğunu hissediyorum.

Ve bölümü, geyik-adnan'a ithaf ediyorum. Canım sen olmasan kaos ihtiyacımız nasıl karşılanırdı ki? İyi ki varsın!

Sizleri bölüme alayım, yorumlarda görüşürüz 💕

〰〰

〰〰

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

〰〰

"Denizde, dalgalar arasında boğulacağını anladıktan sonra hiçbir hareket yapmayarak kendilerini suya salıverenler ve felaketi bir an evvel isteyenler gibi kendimi bırakmıştım. Bir şey ümit etmememin rahatlığından başka barınacak bir ruhi köşem kalmamıştı. Artık hiçbir şey tahmin edemiyor, hiçbir şey beklemiyordum."

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Peyami Safa.

〰〰

Genç adam, bütün gece uyuyamamıştı. Uykusuzluğun verdiği asabiyet paltosu, onu sıkı sıkı kavramış içine hapsetmişti. Güneş doğduktan -kalbinde battıktan- sonra kollarında bütün tantanayı çıkarmamış gibi rahatça uyuyan Bengü'yü bir alt kata indirip yatağına yatırmış ardından tekrar odasına dönmüştü. Karanlığa tahammülü yoktu, bütün perdeleri hışımla açmış ve kendini yatağına bırakmıştı.

Uzun parmakları, kıvırcık buklelerine giderken acımasızca onları çekiştirdi. Saçlarının uzadığını düşündü, en kısa zamanda kestirmesi gerekiyordu ancak hayat treni ona o kadar alaşağı bir yolculuk yaptırıyordu ki yapması gerekenleri bile gözüne çarparsa fark ediyordu.

Bilinçsizlik kudretli lanetlerden biridir. İnsanın diğer bütün canlılardan farkı iradesinin olmasındadır ve şayet insan bile isteye bu iradeyi kaybediyorsa orada bir düşünmesi gerekir.

İlhan, hayatı boyunca maruz kaldığı sınanmalarla iradesini yönetmekte ustalaşmıştı. Hatta bu yüzden çok fazla alkol tüketmezdi, iradesi elinden kayıp giderse ne yapardı? Ailelerinin kara kutusu İlhan Demirdağ değil miydi? Zayıf bir anında zihnine yapılan ihtilal sonlarını getirmez miydi?

"Sikeyim," diye küfretti. "Dağılmanın hiç sırası değil, kalk ayağa oğlum."

Bir dağ gibi durması gerekiyordu. Ceyhun için gerekli adımların atılması için yapılması gerekenler vardı, toplantılara girmesi gerekiyordu, Bengü'nün mental sağlığını düşünmesi lazımdı, aile evine bir uğrasa fena olmazdı... Bir dağ gibi durmalıydı, yıkılması bütün ailenin sonunu getirirdi.

BAL TUZAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin