YERYÜZÜ KORUYUCULARI (BAŞLANGIÇ)

35 6 36
                                    

21. Yüzyıl koruyucularını konu alan bu seride; Evrin'in başından geçenleri, onun bakış açısından okuyacağız. Onun gözünden ilk kez koruyucuların dünyasını ve gece halkını tanıyacağız, koruyucu tarihi çok geniş kapsamlı olduğundan devam serileri başka bir zaman aralığında farklı karakterlerle devam edebilir, bunu tamamen değerli okuyucularımın takdirine bırakacağım. Kurgunun temelleri 5 yıl önceye dayanıyor fakat taslaklarda çürüyüp gitmesine gönlüm el vermedi, seveceğinizi umut ediyorum.

Hikaye içerisinde ara sıra küfür, alkol ve sigara ögeleri kullanımı nedeniyle 'Yetişkin İçerik' sınıfına alınmıştır.

-*-

Karşılıklı güven duyguları oluşturmak için yıllar gerekebilir, peki ya o güveni kırmak için ne kadar zaman gerekiyor? Kimine göre 1 gün kimine göre yıllar, benimse içimde farklı işliyordu.

Yalanlar, saklanması gereken tüm o gerçekler. Bütün benliğiyle ruhumun derinliklerinden çıkıp kanlı canlı karşımda dikiliyordu, asıl hikayem tam da burada başlamıştı bu sokak arasında, ben her ne kadar kabul etmek istemese de benliğim yaşayacağım her şeye hazırlıklıydı. Başta kaçmak kurtulmak istediğim her şeyi şimdi sımsıkı kucaklar olmuştum, geriye dönüp baktığımda verdiğim tepkilerin söylediğim sözlerin hükmünün artık kalmadığını görebiliyordum.

Kafanızın karıştığını biliyorum, o zaman sıkı durun! Sizi en başa götürmem gerekiyor...

---

İyi insanların ezildiği, kötü insanların kendini tanrı olarak gördüğü, her gün insanın; insana kırdırıldığı bu dünyada kendimi güvende hissettiğim tek yer onun kollarıydı. 8 yıl geçmesine rağmen yüreğimdeki acı geçmiyordu bir türlü, elimde dikilmeyi bekleyen bir saksı karanfil ve can suyu ile mezarının başında duruyordum yine.

"Anne! Kızın geldi, en sevdiğin çiçeklerle geldi sana." Mezarının üstündeki otları temizledim önce, her geldiğimde sanki hiç temizlemişim gibi ot bağlar ektiğim karanfillerin canına kastederlerdi, kötü insanlar gibi.

"Bu sefer sana güzel bir haberle geldim, kızın sonunda üniversiteden mezun oldu. Diplomaları verirken herkesin ailesi alkış tutuyordu, çocuklarının en mutlu anlarını kameraya alıp gururla gülümsüyorlardı." Gözümden istemsizce akan birkaç damla yaşı elimin tersiyle sildim. "Yanımda olmanı bana gururla bakmanı istedim, anne ben seni çok özledim."

Baş ucundaki mezar taşına sarıldım, hiçbir şey zoruma gitmiyordu bu hayatta. Her şey halloluyormuş ama annenin yerini doldurmuyormuş meğer, özenle diktim getirdiğim bütün karanfilleri, sonra can suyunu döktüm diplerine, biliyorum annem ben yeniden gelene kadar iyi bakacaktı bu çiçeklere.

Telefonum titrediğinde iç dünyamın derinliklerinden sıyrılıp gerçek dünyaya adım atmıştım yine, hala nefes alabiliyorsam bunu yanında durduğum mezarının başında saatlerce vakit geçirdiğim anneme borçluydum.

"Alo, efendim Uzay?" Arsızca çalan telefonu sonunda açıp beni arayan kişiye seslendim, karşı uçtaki Uzay ise sesli olarak nefesini dışarıya vererek birkaç saniye geçirdi. "Neredesin?"

"Annemin mezarındayım, eve geçeceğim birazdan." Uzay telefonun başında cevabımı duyduktan sonra arkadan annesinin sesi geldi; 'Söyle bize gelsin.' "Nohut yapmış bak, sen seversin hadi gel."

"Olur gelirim, Sevinç teyzeyi kıracak değilim." Yalandan da olsa telefona kıkırdamıştım, Uzay "Görüşürüz." Dedikten sonra telefonu kapattı.

Mezarlıktan evimin bulunduğu mahalleye kadar yürümüştüm, şehir mezarlığı çoğu yerde şehrin dışına taşınmıştı, yaşadığım şehirde ise bir kısmı taşınmış bir kısmına ise dokunmama kararı alınmıştı, işin iyi yanı yürüme mesafesinde oluşu benim de işime geliyordu.

Yeryüzü KoruyucularıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin