1. BÖLÜM (YALAN HAYAT)

29 5 28
                                    

"Ellerimi çözer misin artık?" Karşımdaki sandalye de hala ters bir vaziyette oturuyordu, Uzaya doğru yönelttiğim sorudan sonra sandalyeden kalkıp tam karşıma dikildi.

"Ellerini çözeceğim ama önce bu anlattıklarımdan neler anladın onu bir söyle, bu kadar şeyi uyduruyor olamam değil mi? Ailenin başındaki bela sadece Gece halkı değil, seni onlarla iş birliği yapan Erdi 'den korumak için de Nermin teyzeye verdiler." Uzayın anlattığı hikâyeyi tekrar zihnimde gözden geçirmek zorunda kalmıştım, Erdi denen adam da kimdi, beni o adamdan mı korumaya çalışıyorlardı, asıl tehdit kimdi? Düşünerek fazlaca zaman kaybettiğimi karşımda cevap beklemekten sıkılmış olan Uzay'ın ayağıyla yere ritmik bir şekilde vurmasından anlayabiliyordum, hayır ellerimi de çözmüyordu ki.

"Bir zamanlar insanlarla beraber yaşamış Gece halkından bahsettin, tarihi örnekler verdin, yeni tür olarak melezler yaratmışlar ve savaş bitmiş, yani benim anladığım bu. Benim tek anlamadığım Erdi denen adam kim, benimle derdi ne?" Verdiğim cevaptan tatmin olmuş gibiydi, yine cebinden ucunda farklı farklı şekilleri olan mavi sopasını çıkardı. Sopanın şekilli ucunu bana doğrulttuğu anda elimdeki mavi huzmeler kayboldu.

"Teşekkür ederim." Bileklerimden kaybolan mavi ışıklar gittiğinde sanki bağlanmışım gibi refleks olarak ovuşturdum, sahi neden teşekkür etmiştim ben? Yıllardır dostum dediğim insan bana hayatımda duyamayacağım kadar gerçek dışı şeyler anlatıyor, gerçek olduğuna gözümle görmesem inanmayacağım kadar başka biri olduğundan bahsediyordu, üstelik uzun uzun anlattığı yeryüzü olayını da anlamış değildim, daha sabah görüştüğümüzde çok normal davranıyordu.

Zorla, tuhaf bir şekilde getirildiğimden olsa gerek odayı yeni yeni inceleme fırsatı buluyordum. Karşımda sade bir başlıkla duran tek kişilik bir yatak, iki yanında eski zamanlardan kalma dediğimiz işlemelerinden olan komodinler, camın yanına konumlandırılmış yatağın sade başlıklarına uydurulmuş tek kişilik koltuklar ve onları ayıran küçük bir masa vardı, kapının biraz ilerisine gömme olduğu belli bir dolap ile tamamlanıyordu oda. "Biz neredeyiz Uzay?"

Sorduğum soruya yanıtını sadece tekli koltukları işaret ederek vermişti, gözlerim kararmadan önce tutunmaya çalışıp başarısız olduğum koltuğa bu sefer oturmayı seçmiştim, sonbahar mevsimi kendini hafif esen rüzgarıyla gösteriyordu, yarı açık pencereden bulunduğumuz odaya dolduğunda ani gelen ürpertiye engel olamadım, istemsizce kollarımı ısıtmak için bir hamlede bulunsam da Uzay yanımdaki koltuğa oturmadan önce omzuma atabileceğim bir polar vermişti. "Aslına bakarsan odamdayız."

Her geçen dakika varlığını sorguladığım şu anın verdiği fazlasıyla şaşkınlık, hızla içimde yeniden canlanmaya hazırlanan korku kırıntılarının birleşip içimde dağ olmasıyla son buluyordu, istemsizce gözlerim camdan ayrılıp yeniden odayı turladı. "Ama senin odan böyle değil ki"

Söylediğim cümle onu güldürmüş olacak ki ufak çapta bir kahkaha attı, koltuğundan kalkarak ağır adımlarla arkama geçti omuzlarımı kavrayarak sol yanağıma doğru eğildi. "Sevinç teyze de benim gerçek annem değil, o evde sadece formaliteden kullandığım evimdi, sana yakın olmak zorundaydım."

Sıktığı omuzlarımı bırakıp etrafımda yarım daire çizdi sonunda önüme doğru gelip kendini camın pervazına yasladı, tam olarak gözlerimin içine bakarak gülümsüyordu, göz hapsinden kaçınmak bir tarafa dursun hala içimde kendi benliğini oluşturmuş korku hissiyatı yüzünden faydasız olduğunu biliyordum.

"Ama neden bana yakın olmak zorundaydın? Korunmaya ihtiyacım olduğunu hiç düşünmüyorum." Dediğimde neşeli suratı düştü, içinde bulunduğum şartların ne kadar tuhaf olduğunu yok sayarak ve dahası Uzay'ın hala tanıdığım insan olduğunu umarak kelimelerimi sert tonda tutuyordum. Ben her insanınki kadar normal hayatımda geçinip gidiyordum, kimse de hırçın yapım dolayısıyla bulaşmak istemezdi.

Yeryüzü KoruyucularıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin