first

406 15 0
                                    

Roséden

Artık çok sevdiğim kahve kokusuna her gün doyuyordum. Mola verdiğim her an elime kitabımı alıyor makinada yeni çekilen kahvelerin başına geçiyordum.

Katlanmak zorunda olduğum egoist bir müdürüm vardı. Zaten annesinin zoru ile buranın müdürü olmuştu. Ne kadar zengin olsa da annesi onun hayatında bir dönem çalışmasını istiyordu. Beni sevmediği her halinden belliydi. Ama zaten çok bir paraya çalışmadığım için beni kovmak istemiyordu. İşimi de iyi yapıyordum hem.

Çalışmaya başlayalı 2 ay olmuştu. Bu iki ayda tüm müşterilere güler yüzlü davranmıştım. Sonucunda ise son 2 ayda gelirimiz %50 artmıştı. Hafızamda olan tüm müşterilere iş dışında görsem bile selam verirdim. Sanırım bu yüzden kahve içecekleri zaman, hem kahvemizin lezzeti hem de benim güler yüzüm için bu kafeye geliyorlardı. Eğer olsaydı da Yeri hanım burayı tamamen kendisi işletseydi, insanlar asla gelmezdi.

Jungkooktan

Yine sıkıcı bir gündü. Arkadaşım Taehyung a mesaj attım. 5 dakikaya kapılarının önünde olduğunu söyledim. 5 dakika sonra Taehyung kapıyı açtı ve dışarı çıktı.

"Genelde hiç bu kadar dakik değilsinizdir Taehyung bey. Ne oldu da sizi bugün hiç beklemedim?" dedim ve sırıttım.

"Sadece erken hazırlandım. Böyle bir tepki vereceğini tahmin etmiştim"

Güldük ve yürümeye başladık.

"Jungkook, hadi sana kahve ısmarlayayım. Çok güzel bir kafe biliyorum. Bir çok kez gittim."

Kafamı salladım.

"Tamamdır. Zaten yapabileceğimiz en büyük aktivite bu."

Birlikte kafeye gittik ve oturduk. Taehyung garsona hafifçe gülümseyip selam verdi.

"Merhaba Rosé."

"Ah, merhaba Taehyung. Hoşgeldiniz."

Dönüp garsona baktım. Bir melek gibiydi. Kahverengi gözleriyle can alıcı bir melek olurken uzun sarı saçlarıyla onu her görene can veriyordu. Çok güzel bir gülümsemesi vardı.

Bana baktı.

"Ne alırsınız?"

Uykudan uyanmış gibi irkildim bir anda.

"M-Menü var mı?"

Gülümsedi ve yan masada duran menüyü uzattı. Menü içerisinde parmağımı dolandırdım ve parmağıma hangi kahve geldiyse onu seçtim.

"Bu olsun lütfen."

"Tabi ki. 10-15 dakikaya hemen gelicektir."

Hızlı adımlarla mutfağa gitti ve hemen hazırlamaya başladı.

"Güzel kız değil mi?"

Taehyung a baktım. Evet anlamında başımı salladım. Bir tanrıça gibiydi.

10 dakika sonra kahveleri getirdi.

"Afiyet olsun. Umarım beğenirsiniz. Çıkmadan önce lütfen bunları o kutuya atabilir misiniz?"

Getirdiği bir parça kağıda ve kaleme baktım.

"Bunlar ne Taehyung?"

Taehyung kahvesinden bir kaç yudum aldıktan sonra cevap verdi:

"Kahveni içtikten sonra beğenip beğenmediğini, garson tavrını ve ya yazmak istediğin şeyleri yazıyorsun. Sonra kasanın girişindeki kutuya atıyorsun. Her hafta teker teker okuyorlar bu kartları."

Understars ✨ ROSEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin