Sabah kahvaltı yapmak için hep birlikte dışarıya çıktık. Arabada otururken Rosé ile sohbet ettik.
"Babanı ilk gördüğümde katı sanmıştım. Ama konuşurken sürekli gülüyordu. Çok şanslısın."
"Aslında pek böyle değildir. Gülmek ve ya espri yapmak onun için çok nadirdir. Ama güler yüzünü sadece ailesine gösterir. Seni gerçekten sevmiş olmalı."
"Bende onu çok sevdim. Bayan Jeon'da çok iyiydi. Gerçekten şanslı bir ailede doğmuşsun. Zengin, sevgi dolu, tatlı ve güler yüzlü. Sanki kendimi acındırmaya çalışıyormuşum gibi gelebilir ama cidden senin gibi bir ailem olması için milyonlar verebilirdim."
Ailesinden bahsettindiğinde yüzü düşüyordu. Bana biraz onlardan bahsetmişti, sadece bahsettiği kadarıyla bile zor bir çocukluk yaşadığını çok rahat anlayabilmiştim. Yaşadıklarına rağmen güler yüzlü ve şiddete meyilli olmayan biri olmuştu. Kendini çok iyi yetiştirmişti. Yüzü hâlâ düşüktü. Ona yavaşça sarıldım.
"Rosé artık benim ailem senin ailende sayılır. Yani böyle bir aileye sahip olmak için milyonlara değil sadece bana ihtiyacın varmış."
Yüzündeki mutsuz ifade yerini kocaman bir gülümsemeye bırakmıştı.
"O zaman bu aileyi kaybetmemek için senden hiç ayrılmam lazım."
"Evet. Eğer benden ayrılırsan annem ve babamı da kaybedersin."
Bizi duyan Lisa ve Taehyung'da gülmeye başlamışlardı. Kahvaltı mekanına vardığımızda arabadan indik. Yeşillikler içerisinde güzel bir mekandı. Kahvaltıyı beklerken kadar Rosé'nin bir kaç fotoğrafını çekmiştim.
. . .
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
rosesarered: ☘️
📷- jjkook
+36933 Çimlerin üstündeki "gül"🌹 rosesarered: Bu kelime oyununu beğendim ;)
+310 Bu kıza gıcık olan tek kişi ben miyim? Taetae: Hayır tek değilsin, sen ve senin gibi 310 iq seviyesi düşük kişi daha var...
Lalalalisa: Rosé sanırım sana aşık oluyorum :3 jjkook: Üzgünüm Lisa ama biz çıkıyoruz :D
. . .
Masanın üstü kahvaltılıklarla dolduğu zaman oturduk ve yemeye başladık. Bir yandan yiyor bir yandan konuşuyorduk. Yemeğe dalmışken telefonumun çalmasıyla irkildim. Annem arıyordu.
"Alo, Jungkook. Müsait misin?"
"Evet anne. Ne oldu?"
"Akşam yemeğine davet edecektim sizi. Rosé ve arkadaşlarında gelsin. Abinlerde gelecek."
"Tamam anne. Sana haber veririm."
Telefonu kapattım ve annemin davetini söyledim. Herkes kabul edince annemi tekrar arayıp akşam geleceğimizi söyledim. Kahvaltımızı bitirdikten sonra eve döndük.
Oradaki vakit biraz uzun sürdüğü için saat öğlen saatlerini geçmişti. Hızlıca hazırlandık. Tabi Taehyung ve ben hızlıydık. Lisa ve Rosé olabildiğince yavaş olmaya çalışıyor gibilerdi. Evden çıkmadan önce onlarca kez aynaya baktılar. Sonunda kapıdan adım attığımızda koluma girmesi için kolumu Rosé'ye uzattım. Arabaya kadar bu şekilde yürüdükten sonra kapıyı binmesi için nazikçe açtım. Bindiğinde kapıyı kapattım.
"Bay Jeon Jungkook, bu gün çok centilmensiniz."
Alaycı bir şekilde gülümsedim.
"Ben her zaman centilmenim."
Lisa bir anda kahkaha attı.
"O zaman bu şarkı benden Jungkook'a gelsin."
Telefonunu radyoya bağladı ve bir şarkı açtı. Şarkıyı açtığı anda hepimiz gülmeye başladık.
Rosé ve ben bağıra bağıra şarkıyı söylüyorduk, Lisa ise arkasına dönmüş videomuzu çekiyordu. Taehyung bu komik anlarımıza sadece dikiz aynasından bakabiliyordu.
Bir süre sonra eve vardığımızda indik. Rosé'nin elini tuttum ve zili çaldım.
Roséden
Kapıyı Bay Jeon ve Bayan Jeon açmışlardı. Onlara saygısızlık olacağını düşünerek Jungkook un elini bıraktım ve önlerinde eğildim.
Hep birlikte içeriye girdik. Bizi ilk önce salona sonra mutfağa aldılar. Bayan Jeon çorba kaselerimizi alıp çorbaları doldurmaya başladı. Hızlıca kalktım ve kepçeyi elinden aldım. Yaşlı bir kadın biz otururken çorbaları doldurmaya başlayınca için rahat etmemişti. Onu oturtup çorba servislerini yaptım.
"Gelmeyi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Sizi davet etmeyi düşünüyordum zaten ama Rosé ile tanışmayı beklemiştim."
"Asıl bizi davet ettiğiniz için biz teşekkür ederiz Bayan Jeon."
Çorbalar bittiğinde kaseleri toparladım ve tezgahın üstüne koydum. Sonrasında yemek tabaklarını teker teker yemekleri koyan Bayan Jeon'a verdim. Yemekler bittikten sonra salona geçtik ve oturduk. Bir süre sonra kapı açıldı. İçeriye bir kız girdi. Lisa ve ben hariç herkes heyecanlanmıştı. Jungkook koşarak kıza sarılırken bende Taehyung'un kulağına fısıldadım.
"Bu kız kim?"
"Jungkook'un kız kardeşi. Uzun zamandır Amerikada okuyordu."
"Neden gelmedi bilmiyorum. Onu sonra Jungkook'a sorarsın."
Hepsi teker teker kıza sarıldıktan sonra Jungkook bana döndü. Kolunu belime attı ve bizi tanıştırdı.
"Bu kız arkadaşım Rosé, bu da kız kardeşim Somi."
Somi gözlerini kocaman açmış bana bakıyorken kafamı hafifçe eğerek selam verdim. O ise önümde tamamen eğilince şaşırdım.
"Lütfen dik dur. Bu kadar eğilmene hiç gerek yok."
Yanıma geldi. Jungkook'u kenara itip bana sarıldı. Gülerek bende ona sarıldım.
"Seni dergilerde görmüştüm. Ama şu an inanamıyorum."
Bana olan hayranlığını sürekli dile getiriyordu.
"Abim bana bir kız arkadaşı olduğunu söylemişti ama fotoğraf göndermemişti. Sınavlarıma odaklandığım için instagram kullanmıyordum. Abimin sevgilisinin sen olduğunu bilseydim sınavlarıma kesinlikle odaklanamazdım."
Utanmaya başlamıştım. Her gün postlarıma binlerce like ve yüzlerce güzel yorum geliyordu. Ama insanın erkek arkadaşının kız kardeşi iltifat edince mutlu oluyorsun.
Tüm akşam benimle ve Lisa ile sohbet etti. Saat geceye yaklaşırken evden ayrıldık. Arabaya bindiğimizde Jungkook'a sordum.
"Somi neden dün düğüne gelmedi?"
"Dün gelecekti ama bindiği son uçak rötar yaptı sonrada uçuş iptal edildi. Ondan önceki günde son sınavını bitirdi. Yetişemedi yani."
Kafamı salladım ve önüme döndüm. Güzel bir gün olmuştu ve eğlenmiştim.
