5.🌼

3.4K 154 32
                                    

İyi okumalar ❣️

Bugün güne içimdeki tuhaf sevinçle uyandım. Saat çok erkendi ama buna rağmen çok dinç hissediyordum kendimi. Üstümde tepinseler sabahın bu saatinde asla uyanmayan ben, bugün hiç kimsenin baskısı altında kalmadan, kendi öz irademle yataktan kalkmıştım. Anaannem beni böyle görse şükür namazı kılardı galiba....

Penceremin önüne  doğru adımdadım. Dışarıda çok güzel yağmur yağıyordu. Yağmurun penceremde bıraktığı izleri takip etmeye başladım, sonra ise huzuru odama buyur ettim. Penceremi açıp o mis gibi toprak kokusunu içime çektim.

Sen ne güzel şeysin öyle..........

Soluduğum koku tüm bedenimi gevşetmeye yetmişti, yüzüme ilişen birkaç yağmur damlası neşeme neşe katıp gülümsetmişti beni. Sonra aklıma yine o geldi, 2 yıl önce yine böyle yağmurlu bir günde başlamıştı bizim hikayemiz.

12.11.2019

İşe yine geç kalmıştım, ne vardı ki sanki bu kadar geç uyuyacak. Tutturmuştum bir film  diye, sonu ne kadar güzel bitmiş olsada benim için hiç iyi bir son olmamıştı. Geç saate kadar filmin bitmesini beklemiş, sabahta uyanamamıştım.

Ayağıma botları mı geçirip hızlı adımlar ile durağa yetişmeye çalışırken, yağan yağmur bana hiçte yardımcı olmuyordu. Durağa yetiştiğim de ise gözlerim hüsrana uğramıştı, çünkü dolmuş çoktan kalkmıştı. Yeni dolmuşu beklemeye de hiç zamanım yoktu. Daha işe yeni girmiştim ve patronum geç kaldığımı duysa açıklama yapmama izin vermeden beni kapı dışarı eder.

Deli gibi koşmaya başlamıştım, önüme çıkan insanlara çarpa çarpa ilerliyordum, sabahın köründe bu kadar insanın sokaklarda ne işi vardı anlamıyorum. Yağan yağmur görmemi zorlaştırırken, yüzümü kapatan ıslak saçlarım ile cebelleşiyordum.

Lanet olsun! Kime yada neye çarpıp düştüm bilmiyorum ama canım çok acımıştı. Avuçlarım çizilmiş, sol dizimde kanıyordu. Bu saçlar hep bana iş çıkarmasa olmuyordu. Sonra görüş alanıma bir el girdi.
Kalkmam için yardımcı olmak istiyordu biri ama avucunun büyük ve damarlı oluşundan o kişinin erkek olduğunu anladım. Ben hayatım da hiç bir erkeğin elini tutmamıştım ki, her ne kadar yardım için de olsa onun da elini tutamazdım. Kafamı kaldırıp yüzüne bakacak cesaretim bile yoktu, galiba bu iri yarı adama çarpmıştım. Hata benimdi ona kızamazdım. Onu uzun süredir beklettiğimi fark edip hemen söze girdim.

" Teşekkür ederim kendim kalkarım"

Hemen ayağa kalkıp üstüme çeki düzen vermiştim. Pantolonum yırtılmış, dizim kanıyor ve avuçlarım soyulmuşken ne kadar mükemmel göründüğümü düşündüm, ha tabi yağmurun altında sucuk gibi olduğumu unutmamak lazım.

Arkamda ki adama bakmadan koşmaya devam ettim. Daha doğrusu çalıştım çünkü dizimde ki yara buna engel oluyordu.

Zor da olsa restorant'a yetiştiğim de çok şükür patronun daha gelmediğini, yağan yağmurdan dolayı trafikte kilitli kaldığını öğrendim. Yeni geldiğimi anlamasın diye kendimi soyunma odasına atıp üstümdeki ıslak kıyafetlerden kurtuldum. Sıra düşmanım olan saçlara geldiğinde, onlara söve söve tepemde sıkı bir topuz yaptım.

Yaralarımla ilgilenecek vaktim bile yoktu. Hemen iş  arkadaşlarımın yanına gidip onlardan özür diledim. Onlar benden önce işe gelmiş ve çalışmaya başlamışlardı, benden daha çok yorulduklarına da eminim. Bu hareketi mi beklemeyen arkadaşlarım önce biraz şaşırsada sonra sorun olmadığını söyleyip gülümsemişlerdi.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin