23. Bölge
Petra Kapalı Araştırma
AlanıArtık öne doğru eğilmekten ağrıyan belimi düzeltmek için geriye doğru gerindim ve kendimi nazikçe oturduğum sandalyenin yumuşak sırtına yasladım.
Hemen önümdeki masada elindeki küçük tüyle uğraşan Jennie'ye döndüm. "Hiç düşündün mü Jennie?" Dedim. "Neyi?" Diye karşılık verdi ve kafasını kaldırıp bana baktı. "Neden bu insanları buraya topladıklarını?"
Suratı anlık gerilip eski haline dönen Jennie, masasının üzerinde; sol çaprazda duran sterilize edilmiş kutuya uzandı ve tüyü içine yerleştirmeye başladı. Dikkatle Jennie'nin suratını incelerken gözünü hafifçe yukarı kaldırıp odanın tam köşesindeki kameraya baktığını görmüştüm.
Gözleri kameradan sonra hemen beni bulmuş ve hafifçe kameraya arkasını dönerek bir elini dudaklarına götürüp sus işareti yapıp aynı zamanda konuşmuştu. "İnsanlar derken gariplerden bahsediyorsun değil mi?" Dediği üzerine kafamı onaylar bir biçimde sallamış ve konuşmaya devam etmesini izlemiştim. "Bilirsin bunlar biraz hastalık gibi görülüyor. İleride kimsenin başına bu tarz şeyler gelmemesi için üzerine çalışma yapılıp kökeninin bulunması gerekiyor. Eh, bunun için de garipleri toplamalıyız." Jennie'nin bana yaptığı hareketten sonra daha fazla üstelememiş ve anladım dedikten sonra önüme dönmüştüm. "Ah! bu arada." Diyip ilgimi tekrar kendi üzerine çekmişti. "Seanstan sonra odama gel de oradan bahçeye geçip sana bir kahve ısmarlayayım."
"Olur." Dedikten sonra Jennie'nin dediği gibi seansıma gidebilmek üzere hazılandım. Üzerime boğazlı önlüğümü geçirirken diğer yandan eldivenlerimi alıp elime geçirdim ve "Ben çıkıyorum." Dedim. "Kolay gelsin."
Bugün yanıma pek bir şey almamıştım çünkü bugün yapacağım şey soru sormaktan ziyade tüm vücudunu kontrol etmek olacaktı.
Dövmelerin sadece üst bölgesinde mi toplandığını yoksa tüm vücuduna mı yayıldığını merak ediyordum. Ayrıca bana istediğim bir dövmenin hikayesini anlatacağına dair bir söz vermişti bunun üzerine hikayesini dinlemek istediğim dövmeyi de görmeliydim.
Bir tık heyecanlıydım bu yüzden adımlarım daha heyecanlı ve daha hızlı atılıyordu. Hatta kendimi bir anda nasıl o demir kapının önünde bulup nasıl hızlı içeriye girdiğimi tam olarak anımsayamıyordum bile ama içeri girdiğimde heyecanımın ve buraya gelme isteğimin öyle çok belli olmaması için kendimi dizginlemeye çalıştım. "Merhaba, Jungkook." Dedim masanın önündeki sandalyede hazır bir şekilde oturan Jungkook'a hitaben.
"Merhaba, bugün elin boş gelmişsin doktor?" Dedi o da, çantama hitaben. "Bugün sen de gelmemi bekliyormuşsun gibi Jungkook."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia / Liskook²
FantasyDövmeli dev gibi cüssesi ile tam karşımdaydı şimdi. Ona dokunmam yasaktı öyle değil mi? Eğer kendimi tutamazsam, İşte o zaman ölümümün nasıl olduğunu öğrenmiş olacaktım. Lalisa Pranpriya Manoban & Jeon Jeongguk