İki

8 1 0
                                    

    İstanbul-Prag arasının aşağı yukarı iki saat veya iki saat yirmi dakika gibi süre olduğunu biliyordu. Uyumak için kısa mesafeydi. Uçmanın keyfini çıkarabilirdi. Ama uyumasaydı oryantasyon gününü aptallaşmış bir şekilde geçirebilirdi. Sonuçta ilk defa farklı bir ülkeye gidiyorsun çakralarını açık tutman lazım kızım dedi. İniş sürecine şahit olmalıydı tabi ki. Uçmanın en keyifli olan kalkış ve iniş anını kaçırmadan kısa ama kaliteli bir uyku çekti.
    Kontrolden geçmiş, bavulunu almış, bir kaç kişiye merkeze nasıl gideceğini sorarak tren garına doğru yol aldı. Kısa bir sürede otobüsle merkeze gelmişti. Gara geçmeliydi. Biraz etrafa bakınmanın sakıncası olmaz dedi. Gerçekten harikaydı. Rüya gibiydi. Burası sanki anlatılan bir masal kadar hayal ama üzerine bastığı kaldırım kadar gerçekti şu an.
    Ah şu Prag adeta göz kamaştırıyordu sabahın ilk ışıklarında. Aynı fotoğraflarda olduğu gibi; masalsı. Başka bir yerde değildi o baktığı kartpostallar, resimler, tablolardan.. İçindeydi sanki. Evet, Ahu hep bir tablonun içinde olmak istemişti. Bunun nasıl hissettirdiğini öğrenmek hayattaki en arzuladığı şeydi. O kadınlar o tablolara nasıl girmişti? Nasıl keşfedilmişlerdi, hikayeleri neydi? Onları resmeden eller kimlerin elleriydi? O eller o kadınlara değmiş miydi? Es mi geçmişti? Gerçekten kıymetleri bilindi mi? Daha sonra hem, nasıl yaşlandılar onlar, kiminle yaşlandılar? Hiçbiri yaşamıyor, nefes alamıyorlardı şimdi belki ama tabloları yaşıyor, sanki canlı gibi nefes alıyorlardı. Kendisini hayal etti. Kendi eserini. Dünyaya adını duyuracağı eserini. Şimdi kocaman bir meydanda, iki bavulla, uçuşan saçları ve annesinin ördüğü bulut mavisi bir bere ve lila trençkotu ile oracıkta dikilmiş, gözlerini kapamış, kafasını yana kaydırmış hayal etmeye çalışmıştı. Edemedi. Soğuktu bir kere. Nasıl etsin bir an önce ısınmalıydı. Hayaller hep geliyor nasılsa. Her an burnunun dibinde hiç rahat bırakmıyorlardı. Ama onlarla yaşamaktan son derece mutluydu. Yapacağı resimlerin bir numaralı ilham kaynağı o hayallerdi.

    Ve yakında dünyaca tanınan resminin ilham kaynağının, uzakta atan bir kalbin sahibi olacağını nereden bilebilirdi ki?

Uzakta Atan KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin