↬2☘︎

483 77 10
                                    

"Birinciyi seçiyorum ölürsek bile beraber ölürüz öyle değil mi sevgilim?"

Jimin'in gözlerine bakarak söylediğim şey maskeli adamı güldürmüştü.

"Ne kadar da romantiksin sen öyle agucuk gugucuk."

Sonlara doğru yaptığı aegyo mide öz suyumu ağzıma getirmişti, kabaca kusma isteğimi körüklemişti. Buradan çıkınca yapacağım ilk şey onun o görmediğim ama çirkin olduğuna emin olduğum yüzüne yumruğumu geçirmekti.

Jimin güçlü bir adamdı, duygusaldı ama onu küçük gören birinin yanında asla ağlamazdı. Bu durum da garipti. Jimin sevdiklerinin yanında bile ağlamazdı. İnsanlar onu hep güçlü görsün isterdi.

O şerefsizlerin ona bir şey yapmış olma düşüncesi hem içimi ürpertmiş hem de vucüdüma hakim olan siniri daha fazla alevlemişti.

Ben bunları düşünüp kendime hakim olmaya çalışırken Jimin'e baktım.

Güzel giden bir ilişkimiz vardı. Her ilişkide olan o "tatlı kavgalar" bizde olmazdı.

Bana göre öyle şeylere ya da kıskançlıklara da gerek yoktu zaten. Çok uyumlu bir çifttik. İkimiz de birbirimizi kıskanır ama bunu karşı tarafa yansıtmadan imha ederdik. Evet, imha ederdik.

İkimiz de birbirimize kızmak yerine aramızı bozmaya çalışan 3. şahıslara gider ve hadlerini bildirirdik. Güzel bir dille uyarırdık ilk önce, eğer anlamazlar ise -ki bu benim en sevdiğim- ona uygun bir dille anlatırdık.

Jimin ile üniversitede tanışmıştık. "Merhaba" ile başlayan konuşmamız bir süre sonra hiç bitirmek istemeyeceğimiz koyu sohbetlere dönüşmüştü. O günleri hatırlayıp gülümsemiştim.

Jimin de neler düşündüğümü anlamış olacak ki bana bakıp gülümsemişti.

İşte bizim ilişkimiz buydu. Konuşmamıza gerek yoktu. Biz birbirimizi gözlerimizden de anlardık, ya da belki de küçük bir tebessümden.

Ama maalesef bu mutlu olan anın ardından beni gerçekliğe döndüren ses maskeli adamın sesiydi.

"Bu romantik bakışmanızı bölmek istemezdim ama yaptığımız seçimlerin sonucunu çekmeliyiz. Öyle değil mi Yoon?"

Hadi ama, benim birinci seçeneği seçeceğimi düşünmemişti heralde. Ben ölürdüm ama Jimin'e zarar gelmesine izin vermezdim. Hele ki bu zarar benim yüzümden gelecek ise...

Ardından maskeli olan genç Jimin'in etrafında döndü ve elini çenesine yaslayıp düşünür gibi yapıp bir şeyler mırıldandı.

"Hm şimdi gelelim sorulara, ne sorsak ne sorsak. Buldum!"

Son kelimesini bağırarak söylemiş ve yaptığı şey sanki çok iyi bir şey gibi gülümsemişti. Psikopat ya da sosyapat biri olduğu kesindi.

Neşeli bir kahkaha atıp kendini yine Jimin'in yanına atmıştı. Onun yanına yaklaşması ile yumruğumu sıkmıştım.

Az önce kıskanç olmadığını söyleyen birine göre yaptıklarım ne kadar tezat olsa da bu adamı Jimin'in yanına yaklaşırken görmek yüzünü dağıtmam için yeterli bir sebepti.

"Başlıyoruz Yoongi! İlk sorun geliyor hazır mısın?"

Böyle bir ortamda heyecanlı ve neşeli konuşması onun psikolojik sorunları olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Benim ona cevap vermememe alınmamış, yüzüne bir sırıtış koymuştu.

Şeytani bir sırıtış.

Bu gülümsemeyi adlandırsaydım kullanacağım kelimeler kesinlikle bunlar olurdu.

"Jimin ile nasıl tanıştığını hatırlıyor musun Yoon? Süren başladı!"

Bu da neydi? Cidden bu adama Jimin ile nasıl tanıştığımızı mı anlatacaktım bir de?

"Süren azalıyor Yoongi, 9..."

Zaman azalmadan hızlı bir şekilde konuştum.

"Üniversite de tanıştık!"

Ama sanki verdiğim cevap onu tatmin etmemiş gibi başını iki yana salladı.

"Bu yetmez, detaylı olarak anlatmalısın. Süren azalıyor. 8..."

Oturduğu yerden gerçek bir psikopat gibi sadece süre sayıyordu. Jimin'e baktığımda rahat olduğunu anlamıştım çünkü o da biliyordu, onunla olan hiçbir anımı unutmazdım. Sorunun geri kalanını ona bakarak cevaplandırdım.

"Üniversite üçüncü sınıftık. Jimin ile ortak bir arkadaş grubumuz vardı ama hiç karşılaşmamıştık. Jimin'in bir arkadaşı vardı kendisi tam bir beladır."

Jimin'in gözünden bir yaş firar etmişti ama gülmeye başlamıştı. O zamanı hatırladığından emindim.

"Evet Jungkook hatta Yoongi ona küçük şeytan der."

Ben de Jimin'e bakmaya devam ederken tebessüm ettim.

"Evet sürekli bizimkileri gazlayıp bizim tanışmamız için zorlardı. Ben bunu bilirdim ama bir şey demezdim."

Lafımın geri kalanında maskeli olan adama dönmüştüm hırs ve sinirle. Benim tüm sakinliğim ve şefkatim Jimin'di. Onu görünce yumuşardım sadece. Ona bir kez zarar vermiş birine asla öyle bakmazdım.

"Yetti mi? İstersen daha fazla da anlatabilirim. Daha zor sorular seçmelisin. Jimin ile ilgili olan hiçbir şeyi unutmam ben."

Jimin'e olan aşkımın ölçülmesi beni sinirlendirmişti çünkü ona olan aşkım ölçülemeyecek kadar büyüktü.

Hatta bazen bahsetmeye bile korkardım. Jimin hariç kimse bilmesin isterdim. Bilemezlerdi de zaten, bilmelerine de gerek yoktu.

"Hey sakin ol Yoongi, daha ilk sorumuzdu. Ama sen bunda bile başarısız oldun."

Bunları söyler söylemez Jimin ve onun olduğu görüntü gitmişti. Jimin'i göremeyince korkmuştum. Ona bir şey yapmayacaktı değil mi? Yapamazdı, hayır.

"Jimin, Jimin!"

Büyük ekrana doğru koşmuş ve yumruklamaya başlamıştım. Yumruklarımın ardından ekrana çıkan görüntü ile yutkunma gereği duymuştum. Bu, bu nasıl olurdu?

☘︎

☘︎

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Danger 乂 YoonMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin