TAKİP

276 20 6
                                    

Barış ve Osman güzel bir kahvaltının tadını çıkartıyolardı. Dün buldukları saati Barış cebine koymuştu.

Barış çatalını tabağa yaslayıp ;

- Yemekten sonra saatçiye gidelim.

- Tamam olum bi durda ağız tadıyla kahvaltı edelim .

- Sende amma yavaşsın be.

Tam bu sırada zil sesi duyuldu. Aynı anda Ayça Hanımda "Geliyorum!"diye bağırdı. Kapıyı açtığında karşısında Bekir ve Göknur'u gördü. "Bir hafta erken geldiniz." diye karşıladı onları. "İşimiz yoktu bizde atlayıp gidelim hem süpriz olur diye düşündük."dedi Bekir. Ayça Hanım onlara güzelce sarıldı ve "Hadi üstünüzü çıkartın, içeri geçin." dedi.
Bende kahvaltı hazırlamıştım.
Barış ve Osman karşılarında Bekir ve Göknur'u görünce çok şaşırdılar. Kısa sürede olsa yemek yemeyi unuttular. Birbirleriyle önce kucaklaştılar sonrada iki kişi olarak kalktıkları yemek masasına dört kişi olarak yeniden oturdular.
Yemekler bitmiş, çaylar içilmiş salona geçip konuşmaya başlamışlardı. Ayça Hanım "Ben çıkıyorum." diyip çıktı.
Bekir ve Göknur kardeş değillerdi fakat çok iyi arkadaşta sayılmazlardı. Birbirleriyle hiç geçinemezlerdi. Ama bazen nadirde olsa anlaştıkları olurdu.
Bekir'in babası yıllar önce kahveye gidiyorum diye yola çıkmış fakat geri dönmemiştir. Bekir bu olayla hep şöyle dalga geçerdi. "On beş yıldır kahveyi arıyor."derdi. Kitap okumayı ve oyunculuğu pek sevmezdi çünkü gerçekleri yansıtmadıklarına inanırdı.
Göknur da tam aksine kitap okumayı ve oyunculuğu çok severdi. Çoğu kavga kitap okuma yüzünden çıkmıyormuydu zaten ? Ama Bekir'inde anladığı işler yok değildi çünkü sık sık bir şeyler bulmaya çalışırdı. Birşeyleri parçalayıp açmayı çok severdi. Zaten bir tek bilim ve tarih kitapları gerçeği yansıtır diye bilim ve tarih kitaplarını okuyordu. Ama en önemli ilham kaynağı olarak Cezeri'yi gösterirdi. Robot yapımının temelleri atan bu Osmanlı mucidi onun idolüydü.

Göknur "Eee ne yapıyoruz?" diye sordu. Barış olan olayları bir çırpıda anlatı verdi. Osman "Siz gelmeden önce gidicektik fakat siz geldiğinize göre siz saatçiye gidin benim biraz işim var. Akşama burda buluşuruz."dedi. Anlaştıkları gibi ayrıldılar. "Şu saatten ne çıkıcak çok merak ediyorum."dedi Barış. "Hayırlısı."diye karşılık verdi Göknur. Bekir aniden elini arka cebine attı. "Olamaz!" Sonra bütün ceplerine sırasıyla baktı. "Yok yok yok ! Nerde bu?"dedi. "Ne arıyosun?"diye sordu Barış.
Çakım yok onu özel getirtmiştim sanırım unuttuğum yeri biliyorum. "Nerede unuttun gerizekalı." dedi Göknur. Ama belkide ilk defa onu duymuyordu Bekir. "Onun anısı var. Hadi ben kaçar. Akşama evde görüşürüz."dedi ve arkasını dönüp hızlı adımlarla gözden uzaklaştı. Göknur ve Barış'ta bir saat sonra aradıkları saatçiye gelmişleri. İçeri girdiler ve "Selamün aleyküm usta."dediler. Usta yavaşça kafasını elindeki saatten kaldırıp;

"Ooo çocuklar hoş geldiniz."dedi. Halit Usta Fikri beyin eski bir dostuydu. "Sizi hangi rüzgar attı buralara?" dedi. Barış yavaşça elini cebine atıp cep saatini çıkardı ama daha Halit Usta'ya uzatmadan "Bunu nerden buldunuz?" dedi. "Usta ne oldu?"dedi Göknur. "Olum bu çok güzel bir parça. Özellikle de şu üzerindeki kırmızı taş. Bunu nerden aldıysanız oraya bırakın. Başınız belaya girmesin. Bu saatten sayılı var oğullar."dedi Halit Usta. "Kaç tane?"dedi Barış. "Valla sayısını bilmem ama sayılı olduğunu bilirim çünkü üzerindeki taş özel bi taş. Her yerde bulamazsın."dedi Halit Usta. Göknur ve Barış ustaya teşekkür edip çıktılar.
Gerçekten önemli şeyler öğrenmişlerdi fakat kaçtane olduğunu bulamamışlardı.
Barış hemen işi espiriye vurarak; "Şu saati satıp yemek yiyelim."dedi.

- Of Barış aklın hala yemekte.

- Akıl mideden geçer olum.

- Saati satma ben sana bişeyler ısmarlarım.

- Oh be nihayet ağzından iyi birşey çıktı.

Göknur bir anda bir restorantın camına bakıp durdu ve Barışa dönüp "Koş!" diye bağırdı.
Bir anda koşmaya başlayan Göknur ve Barış ara sokaklara dalmış ve saatçiden bir hayli uzaklaşmışlardı. Barış "Allah aşkına bi'dur. Biz neden kaçıyoruz?"dedi. Göknur'da ona "Ölümden."diye cevap verdi. Barış ve Göknur nefes nefese kalmışlardı. İkiside bir binanın merdivenlerine oturdular ve birazda olsa soluklandılar.

Barış hafıf bir şiddetle;

- Ne eceli, ne ölümü ... Neden kaçıyoruz biz. Kırk yılın başı bir şey ısmarlıcaktın ondanda kaçtın.

- Olum arkamızda siyah bir araba vardı bizi saatçiye giderkende takip ettiler fakat ben belki yanlış anlamışımdır diye birşey demedim fakat dönüşte restorantın camından arkamdaki arabanın aynı plakada ki , aynı araç olduğunu anlayınca sana koş dedim. Şimdi anladın mı? Teşekkür ediceğin yerde bağırıp duruyosun.

- Pardon olum seninde günahını aldım. Sendende korkulur vallahi.

- Yok olum sorun değil. Olur böyle ufak tefek şeyler. O değilde benim aklımı kurcalayan asıl soru: bu araç niye bizi sadece ara sokağa kadar izledi. Arka sokakda da niye takip etmedi. Neyseki ikimizde iyiyiz.

- Biz iyiyiz ama ya başkaları kötüyse?

- Ne demek istiyosun?

- Demem o ki ya biz hiç hedef olmadıysak araba bizi sadece ordan uzaklaştırmak için kovaladıysa.

Göknur ve Barış bir anda "Halit Usta" diye bağırıp yarım saatte vardıkları sokaktan saatçiye on beş dakikada vardılar.
Saatçiye vardıklarında kapının üstünde kapalı yazısı vardı ama kapı aralıktı. Barış kapıyı yavaşça ittirip içeri girdi. Arkasından da Göknur girdi ve ikiside sağa sola bakmaya başladılar. Tam bu sırada tezgahın arkasında kalbinden bıçaklanmış bir şekilde yatan Halit Ustayı gördü ve Barış'a orayı işaret ederek "Halit Usta" diye mırıldandı. Barış tezgahın arkasına girerek Halit Ustaya baktı. Sonrada sağa sola bakmaya devam etti. Belli ki bir şey arıyordu. Barış "Hadi bana yardım et Göknur."dedi. "Peki."dedi Göknur. İkiside bir ipucu bulmaya çalışıyordu. Göknur bir anda "Buldum!" diye bağırdı. Barış onun yanına gelip "Ne buldun?" dedi. Göknur elindeki kırılmış fermuarı göstererek "İşte bunu."dedi. Barış "Hiç yoktan iyidir."dedi Göknur.
Bir saat daha orada bekleyip çevreyi aradılar fakat başka bir şey bulamadılar.
Bu sırada Göknur'un telefonu çaldı. Arayan Bekir'di. Göknur telefonu açıp "Alo" diyemeden Bekir'in sesini duydu. "Osman ortalıkta yok!"

GİZEMLİ CİNAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin