OSMAN'IN BAŞINA GELENLER

156 15 5
                                    

Osman ayrıktan sonra yavaş adımlarla yürümeye başladı. Aniden telefonu çaldı ve Osman da aynı hızla elini cebine atıp telefonu açtı.

- Alo

- Geliyor musun?

- Yoldayım, merak etme

- Acele et. İşim var daha.

- Tamam patlama be!

Dedi ve telefonunu kapattı."Birde bu çıktı başımıza."diye mırıldandı. Osman adımlarını serileştirdi ama bi yandanda söylenmeye devam ediyordu. "Önemli bir bilgi olsa iyi olur."dedi.
     Yarım saat sonra bir kafenin önünde durdu. Yavaşça içeri girdi ve gözleri birisini arıyordu. Yavaşça bir masaya yöneldi, sandalyeyi çekip, oturdu.

- Önemli olsa iyi olur.

- Merak etme öğrenince sende benim kadar şaşırırsın. Sen beni tanımıyor olabilirsin fakat ben seni gayet iyi tanıyorum.

-Eğer beni kandırmaya çalışırsan benden çekiceğin var.

- Merak etme bu beni ilk ve son görüşün

     Dün...

- Eee ne yapıyoruz?

     Tam o  sırada...

     Bir anda Osman'ın cebindeki telefon titredi. Mesaj gelmiş olmalıydı.
     Telefonunu açıp mesajlara girdi, mesaj tanımadığı bir numaradandı. Mesajı okudu ama şaşkınlığını gizliyemiyordu.

     Mesajda şunlar yazıyordu.

    

     Senin bilmen gereken önemli bir bilgi öğrendim ama karşılıksız olmıcağınıda biliyorsundur tabiki. Emin ol bu bilgi hayatını  değiştiricek ve Eğer konuşmayı kabul edersen bu mesaja cevap yaz, bende parayı ve yeri mesaj atarım. Ama bu bilgiyi başka kimseden öğrenemezsin.

     Diye bitiyordu mesaj. 

- Osman "sizgelmeden önce gidicektik fakat siz geldiğinize göre siz saatciye gidin benim biraz işim var Akşama burda buluşuruz."dedi.

      Belliki buluşma yerine gidicekti. Mesajı onayladı. Yeri öğrenmişti fakat bilgiyi öğrenmek istiyordu Osman.

Kafede...

- Çatlatmadan söyle şu bilgiyi.

- Önce getirttiğim çayı iç istersen. Sonra konuşuruz.

     Osman çayını bir kaç yudumda bitirdi ve sinirli bir şekilde;

- Söyle şunu

     Diye bağırdı.
 
     Bir kaç dakika sonra ikisi tartışmaya başlamıştı. Adam "Ben sana söyliceğimi söyledim. Geri kalanınıda sen bul" dedi ve kalkıp gitti. Osman arkasından koşmaya başladı fakat adamı göremiyordu. Bir anda başı dönmeye, dizleri yorulmaya ve gücü tükenmeye başlamıştı. Adamı bir an karşı kaldırımda gördü. Kendini caddeye doğru attı fakat ona doğru gelen arabayı fark etmemişti ve araba ona çarpmak üzereydi. Osman kendinden geçtiği anda arkadan biri onu yolun kenarına doğru çekti. Bu arada Osman çoktan bayılmıştı.

Saatçide...

     Bu sırada Göknur'un telefonu çaldı. Arayan Bekir'di. Göknur telefonu açıp alo demeye kalmadan Bekir'in sesini duydu. "Osman ortalıkta yok!"

- Nasıl ortalıkta yok? Sen nerden duydun? Nerdesin şimdi sen?

- Sorularınızı eve saklayın. Hemen eve dönün.

- Tamam hemen geliyoruz.

     Dedi ve telefonu kapattı. Barış tedirgin bir tavırla; "ne olmuş?"dedi.

- Osman ortalıkta yok

- Nasıl olur? Hemen gidelim çabuk ol !

     Barış ve Göknur hızlı adımlarla eve geldiler ve Bekiri bir anda soru yağmuruna tuttular.

     Bekir soğuk kanlılıkla;

- Sakin olun

- Nasıl sakin olabilirim? Kardeşim yok.

     "Ben sizden ayrıldıktan iki saat sonra Osman'ı aradım nezaman dönüceğini falan sordum. Oda bana bir saate evde olucağını söyledi fakat üç saat geçti ve benim telefonlarımada cevap vermeyince bende endişelendim, sizi aradım. "Belkide başına birşey gelmemiştir."dedi Göknur. Tam bu sırada kapı açıldı. Herkes gelen Osman olabilir diye kapıya yöneldi fakat gelen Ayça Hanımdı. "Ne oldu çocuklar birinimi bekliyordunuz?"dedi Ayça Hanım. Kısık bir sesle "yok"dedi Göknur. Ayça Hanım Osmanı göremeyince,
"Osman  nerde?" diye sordu. Bekir bir anda ağzından kaçırıverdi. "Bizde onu arıyoruz."dedi. Neyse ki Göknur konuyu çevirmeyi başarmıştı. "Yani telefondan arıyoruz bu akşam arkadaşında kalıcakmış."dedi Göknur. Ayça Hanım "neyse ben yorgunum, yatıyorum. Sizde çok geç kalmayın."dedi ve odasına gitti.

     Saat 9.00 olmuştu ama gelen giden yoktu. Barış tıpkı kedinin ciğere baktığı gibi bir an olsun gözünü sokağın girişinden ayırmıyordu.
     Barış ve diğerleri o günkü olaylardan
Bitkin düşmüşler ve derin bir uykuya dalmışlaerdı. Bugün Pazartesiydi ve Ayça Hanım erken gitmişti. Yazın olduğu için okula gidemiyordu fakat yinede biyerlerde  günlük işler bulup yapıyordu.
     Barış gözünü açıp odaya baktı sonrada diğerlerini uyandırmaya gitti. Yavaşç kapıyı arlayı "hadi uyanın."dedi.
     İlk uyanan Göknur'du.

-Osman'dan haber yokmu?

-Hayır

-O zaman napıyoruz şimdi?

-Siz bi kalkın da orsını düşünürüz.

Dedi ve odadan çıktı. Diğerleride yavaş yavaş kalktılar. Hepbirlikte Ayça Hanımın gitmeden önce kurduğu o güzel kahvaltı sofrasına oturdular. Herkez el çabukluğu yapan bir ilizyonist gibi hızlı hareketlerle lokmalarını birer ikişer yutuyurlardı. Tabiki birkişi hariç. O yavaş yavaş kahvaltı yapıyordu çünkü abisini düşünmekten kendini alamıyordu. İkindiden beri ortalıkta olmayan abisi için bir şeyler yapmak istiyordu fakat elinden hiç bir şey gelmiyordu. Onuda bu delirtmiyo muydu zaten? Barış masadan kalkıp lavaboda önce elini sonra ise yüzünü yıkadi. Ellerini ve yüzünü havluyla kuruladıktan sonra yeniden mutfağa döndü.

- Yemeğiniz bitince hep birlikte şu saatçiye gidelim. Abim yok diye boş durmayalım. Bizde buara bu işi halletmiş oluruz hem.

     Herkes kafa sallayarak onayladı. Tam bu arada zil çaldı. Barış kapıya daha yakındı. Kapıyı açtığında karşısında Osman ve bir kız vardı. Barış bir yandan ağlamakta bir yandanda  sarılmaktaydı.

     "Sakinleş" dedi Osman. Osman'ın sesini duyan diğerleride masadan kalkıp kapıdaki Osman'a sarıldılar. Osman ve yanındaki kız içeri girdiler. Herkes Osman'a ve kıza bakmaktaydı. Osman "doğru sizi tanıştırmadım." dedi.

- Arkadaşlar bu hanım efendi beni kurtaran kişi Şebnem...

GİZEMLİ CİNAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin