۶Echo of Death۶ 2

843 105 70
                                    

'Bazen düşman vampirler de aynı kana susar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Bazen düşman vampirler de aynı kana susar.'

ʚɞ

Gün batımı asaletinin görkemiyle tüm şehri uzun, şerit gölgeleri altında bırakıyor, gün bizim için daha yeni yeni şehvetini sunuyordu.

Akşam ve gece kavramının hazları birbirinden tamamen farklıydı. Akşam kötü ruhlar şehrin medeniyeti etrafında toplanır, ölüleri çağırarak canlandırmaya başlarlardı.

Gece bizim için gündüz demekti. Gündüz ise her şeyin durgunlaştığı, kanlı bıçakların yere düşüş seslerinin, hızlı nefes alış-verişlerin duyuluşu, harap olmuş hırslı bedenlerin kan, ter kokusuydu. Gün ağarıncaya kadar insanlar vahşi bir yaratıkmışçasına, bölgelerini korumak isteyen yırtıcılar misali birbirleri ile savaşırdı.

Genelde ayda bir gerçekleşen bu yıkım bize hiçbir şey kaybettirmezdi. Kana susamış varlıklardık biz. Kendi himayemizdeki insanları canı pahasına korur, kimseyi kimseye ezdirmezdik.

Ben, Park soylularından Park Jimin'dim.

Park himayesinin bel kemiği, beyni, kalbi veyahut onu ayakta tutan iskeletiydim.

Ülkemiz bir çok badirelere katlanarak, üst üste yığılmış katmanların oluşturduğu bir parçaydı. Burada devlet diye bir nitekim kavram yoktu. Üçe bölünmüş ülkenin iki seri katilleriydik fakat düşman olduğumuz kişiler için geçerliydi bu.

Masumlar masumdu, katiller katildi, prollar küçük bir topluluktan oluşan kasaba sakinleriydi.

Ellerim çeşitli insanların, ırkların genleriyle doluydu. Tırnak aralarım ne kadar yıkansa da yıkansın DNA'sının geçmediği insanların katledilişleriyle doluydu ve bu küçük bendendeki günahların sadece canımın istediklerinin küçük bir bedel ödenmişliğiydi, sadece size söylemek istediklerimin bir melodisiydi.

Yavaşça oturduğum ahşap, mat siyah masadan ayaklanıp, bedenimi ilerideki manzaranın can bulduğu duvarın tamamını kaplayan camın önüne varana kadar duvardaki gölgemi nedensizce takip etmiştim.

Güneşin batışı, yüksek, dışı cam kaplı binaları aşıyor, aralarından odanın içerisine nüfuz ediyordu. Mat duvarların rengini vurdukça parlatan ışıklar geride bıraktığı siyah duvara gölgemi doldurarak içi yaralı, hırslı bedeni sadece yansıyan bir gölgeye sığdırmıştı.

Şimdiye kadar bu yaşanılanlar yalnızca bir hiçmiş gibiydi. Seneler önce bizleri durduran, o barış için havalanan prolların elleri, şimdi aşağılara çekiliyordu. O sessiz, ıssız sokaklar, gece köpeklerin uğultularını duyamayacak kadar rahatsız edici seslerle donanacaktı.

Çok yazık, dünya böyle olmamalıydı.

Bize göre tek bir lider olmalıydı, tek bir yönetim, tek bir beyin olmalıydı. Karşımda kimlerin olduğunu ve ne kadar tehlikeli olduklarını çok iyi bildiğim bir çete, bir nevi güçlü bir kurt sürüsü vardı.

You're Mine ❦Jikook❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin