6

189 25 10
                                    

"Günaydın!"

Öpücüklerimle Mark'ı bir nevi boğmuş, sonra da kıkırdayarak kalkmıştım üzerinden. Ama üzerinden kalkmam ile geri aynı pozisyona varmam bir olmuştu.

"Mark, kalkmam gerek sıkıştım."

"Biraz daha lütfen."

"Üzerini işerim bak."

"Mızmızlanma, biraz daha."

"Mark!"

Son anda kolları arasından çıkmış aşağıya inip yakmaktan son anda kurtardığım tostlarımı tost makinesinden çıkarmıştım.

Bir yandan tostumu yerken diğer yandan hafif büyüyen göbeğime bakıyordum. Son bir ayda deli gibi kilo almıştım, bunun sebebi de kesinlikle evde tıkılıp kalmaktandı.

"Mark, hemen bahçeye geçiyoruz!"

Elimdeki tostu bırakır bırakmaz, Mark'ı kolundan tuttuğum gibi çevirmiş bahçeye çıkarmıştım. Bu evin bahçesi olduğunu dün öğrenmiştim evet.

"Ne oldu birden bire?"

"Spor yapacağız Mark!"

Mark'ı çekiştirmem sonrası spora başlamıştık. Defalarca mızmızlanmasıyla beraber bir kaç saate yakın spor yapmıştık. Onun ihtiyacı yoktu ama ben beni yalnız bırakmasın diye çağırmıştım.

"Senin yüzünden kilo alıp duruyorum."

Önümdeki çikolatalı pankeki yerken canım yanıyordu ama çikolatasının muazzam oluşu beni cezbediyordu ve bir yandan üzgün mırıltılar çıkarırken diğer yandan çikolatalı pankeklerle aşk yaşıyordum.

"Beni bağlamaz, ben kilo almıyorum sonuçta."

"Sen bir ölüm meleğisin çünkü!"

"Umrumdışı, sonuçta insan bedenindeyim."

Küçük atışmamızdan sonra ben daha fazla sinirlenmemeyi tercih edip dana gibi yerken bir şekilde öğlen olmuş, Mark işlerim var deyip evden çıkmıştı. İşlerinin insan öldürmek olduğunu düşünüyordum evet. Ama umrumda değildi, ne olursa olsun buradan aşık olarak ayrılsak bile 3 ay sonra ayrılacaktık. Yani ne olursa olsun böyle bir anlaşma vardı aramızda. Bu yüzden her ne kadar yakın arkadaşımı öldürse bile umursamıyor, aramızda sorunlar oluşmamış gibi onu öpüyordum. Kalleşlik miydi, yoksa aşk mıydı bilmem ama aşk olduğuna emindim. Aşk böyle saçma salak aptal bir şeydi. Bedenini, zihnini bulandırıyor ellerini bağlıyordu.

1 ay boyunca gezmediğim evi gezmeye başladığımda, Mark'ın bir çok fotoğrafı olduğunu görmüştüm. Küçüklüğünden, büyüklüğüne ilkokuldan,ortaokuldan mezunluk fotoğraflarına kadar. Ama neden liseden mezun olurken yoktu, işte bunun için bir fikrim yoktu. Ve aynı zamanda Mark fotoğraf çekilmeyi sevmezdi. Ama neden burada yüzü gülüyordu, neden fotoğraf çekilmek en iyi şeymiş gibi yüzü gülüyordu.

"Bana fotoğraf çekinmeyi sevmediğini söylüyorsun, ama bir sürü fotoğrafın var."

Arkamı dönüp elimdeki çerçeverleri ona doğru çevirirken yüzündeki ifadeyi önceden gördüğümü fark etmiştim. Otobüste insanları öldürürken yüzündeki ifadeydi bu. Sinirliydi, ve bi o kadar da sakindi. Bir parmak şıklatmayla öldürebileceğini biliyordu işte.

"Çık bu evden!"

Bana bağırmasıyla dalgınlığımdan dolayı bir anda yerimde sıçramış anlamayan gözlerle ona bakmıştım.

"Çık bu evden, buraya asla dönme! Ben senin için ölümü göze almışken senin yaptığın şeylere bak! Keşke onlara en başında inansaydım!"

Kolumdan tutulmasıyla, Mark'ın söyledikleri kulağımın bir ucundan girmiş bir ucundan çıkmıştı. Bir anda kendimi kapı dışarı bulmuştum, zile başsam da kapı açılmamıştı. Saat 12'de, ne yapacağımı bilmez halde kapının önüne bırakmıştım. İlk defa tek başına bırakılmak beni üzmüş, kırmıştı.

---
şimdi küçük bir özetle toparlamaya çalışacağım; Mark bir ölüm meleği, bulunduğu yerde kendi fikrini savunduğu için uygulamak adına bir insan bedeninde dünyaya gönderiliyor. Kendi fikri dünyadaki kötü insanların her şeye rağmen öldürülmesi gerektiğiydi. Çevresindeki kötü insanları Jeno'yu, arkadaşlarını, otobüsteki insanları öldürüyor. Yani bir kader oluşturuyor ölmeleri için. Öldürmesi gereken insanlar arasında sütten çıkmış ak kaşık olmayan Haechan'da var tabii :")
onu zamanında öldürmediği için cezası ölüm :") ölüm meleği de ceza olarak öldürülüyor yaşamına son veriyor, mark'ın o yüzden 3 ayı kalmıştı arkadaşlar.

final bölümünde tüm her şeyi özet geçerim zaten.

sizce Mark öldürülecek mi?

öldürüldüyse sizce final sonu nasıl olacak
ya da öldürülmezse ne sebepten dolayı öldürülmeyecek?

ölüm meleği, markhyuck.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin