14

144 17 15
                                    

Kan kusmak. Kan kusmak. Ölüm melekleri kan kusar mıydı? Bunu bilmiyordum, tek bildiğim yoldan geçerken insanların tüm geçmişini okuduğum ve onların canını aldığımdı.

Minhyung'un daha rahat büyüyebilmesi için Kanada'ya taşınmıştık. Arkadaşlarımdan, doğup büyüdüğüm yerden uzaktaydım. Artık insan değildim, artık kesinlikle insan değildim. Aynada silüetimi göremiyordum, aynada bir yerde ben vardım ama yoktum da, nasıl göründüğümü bilmiyordum. Günlerdir uyuyamıyordum, ama uyuyamamak sorun çıkarmıyordu. Sanki, sanki bu duruma ölüm meleği olmama alışıyordum.

Aramızda insan gibi yaşayan tek kişi Minhyung'tu. Sabah uyanıyor, isterse duş alıyor, yemeğini yiyor ve gidiyordu. Okula başlamıştı, biraz insan gibi yaşamak istemişti. O çocuğu anlayamıyordum, onun yüzünden ölüm meleğine dönüşmüştüm ve şimdide insan olmaya karar vermişti. Yemek yemiyordum, aç hissetmiyordum. Ölüm melekleri aç kalmazdı, aç kaldığı için yemek yemezdi. İsterse keyfine duş alır, isterse keyfine yemek yerdi.

3 ay geçmişti, ben 3 aydır yaşasam da yaşamıyor gibiydim. 3 ay içinde bir hiç olmuştum resmen.

"Sevgilim, günaydın."

Bu 3 ay içerisinde beni kendime getiren biri vardı, o kişi de Mark. Bir şeylerin iyi olduğunu bana hissettiren tek kişi Mark'tı.

"Günaydın"

Demiştim bende öpücüğüne karşılık vermeden hemen önce ve küçüğün içeriye girmesiyle beş saniyelik öpücükle Mark'ın kolları arasında beklemeye başlamıştım.

"Özür dilerim malum işinizi bölüyorum ama evimiz küçücük ve bir tane banyomuz var kusura bakmayın böldüğüm için."

Minhyung söylenip banyodan çıkınca kollarımı sevgilime sarmıştım. Kanada da normal bir aile gibi yaşamamız için gece gündüz çalışan oydu.

"Bugün izin günüm ve sen sabah sabah birden kaçtın yanımdan."

"Duşa girecektim, o yüzden erkenden kalktım."

Gülümseyip saçlarımı sevmişti, bir kaç saniye sonra da ikimizi de duşa kabinde bulmuştum.

"Sana duş almanda yardımcı olacağım."

Duş almayacaktık, bunu hepimiz biliyoruz zaten.

Saatler geçmişti, sırtım Mark'ın göğsüne yaslanmış onun kolları arasında düşünüyordum. Mark Lee, yıllar önce annem ve babamı kaybettiğim kazada diğer arabada 17 yaşında ölen çocuktu. Mark dikkatimi çekmek için, onun bedenini kullanmıştı. Yani aslında Mark Lee yaşasaydı şu an 34 yaşında olcaktı veya 35 neyse, bense insanların hafızasında o gün anne karnında ölen bebektim. Bunu istemiştim çünkü o günden sonra aslında hiç yaşamamıştım.

Minhyung ise aslında Mark ve Haechan'ın birlikte olsalardı oluşabilecek yavrularıydı. Fiziksel özellerini benden ve ölen adamdan almıştı, o her yerde yaşıyor gözüküyordu. Okulda da bir babasının olduğunu annesinin öldüğünü ve babasının bir erkek arkadaşını olduğunu söylüyor, babasının ya da babalarının gay olmasını gururla söylüyordu.

Aslında zaten oda sinirlendiğinde insanları korkutabilir, onlara zorla istediklerini yaptırtabilirdi ama Mark bu konuda onu uyarmıştı, bu arada Mark bebeğimizle ilgilenirken anlayışlı bir babaydı. Onunla konuşurken önce sert bir şekilde söze giriyor Minhyung onu reddedince ellerini tutarak sakinlestiriyordu. Ben bunu yapamıyordum, beni sakinleştiren kişi de Minhyung'tu.

Yani aslında Mark, Minhyung'u, Minhyung beni sakinleştiriyordu ve Mark'ın dediğine göre de kokum onu rahatlatıyordu.

"Ölüm melekleri hata yapmamalı, ama sen en güzel hatamsın Lee Donghyuck."

Adımı bilen, Mark'tı. Dedem asla kendi adımla seslenmemişti, haliyle bende onun söylediği bir isimle hayatıma devam etmiştim Haechan'la.

Ölüm meleği olmanın en güzel yanı insanların geleceğini görmekti. Biz Minhyung'un geleceğini görebildiğimizden her gece yatmadan önce evleneceği kişiyi soruyordu bize ama söylemiyorduk, her şeyin yeri ve zamanı olmalıydı yoksa minhyung sabredemez ve o yıla giderdi.

"Sizin geleceğinizi görebiliyorum!"

Demişti bir gün, başkalarının geleceğini görsekte kendimizinkini göremiyorduk. Merak etmiştik haliyle.

"Bu gece bana kardeş yapıyormuşsunuz!"

Sinsi sinsi sırıttığında gözlerimi devirmiştim, Mark ve ben ikinci minhyung vakası yaşamak istemiyorduk. Kendi aramızda konuştuğumuzdan sanırım minhyung kulak misafiri olmuştu.

O gün bunun bir daha olmayacağını defalarca ona söylemiştik.

Minhyung ismini nerden aldı diye sorarsanız bunun sebebi Mark'ın ölen adamın diğer adını beğendiğini söylemesiyle karar kılmıştık. Minhyung ise gözlerini devirmişti o gün bize.

"Minhyung geldi mi?"

Düşüncelerimden ayrılıp Mark'a döndüğümde başımı iki yana salladım.

"Hayır gelmedi."

"Zihnini okumak istemiyorum bir sorun varsa anlat olur mu?"

Başımı iki yana sallamış, gülümsemiştim.

"Bir sorun yok, yorgunum sadece."

Mark, o gün ilk defa sevgilisine güvenmemiş, zihnini okumuştu.

"Ölü bir bedende yapamıyorum."

---
fic angst bitebilir diğer
bölüm final olabilir :")

ölüm meleği, markhyuck.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin