1. BÖLÜM

51 5 0
                                    

Lütfen yorum yazıp oy vermeyi unutmayın.İyi okumalar...

"Acılar olmasa daha iyi olur"
diye düşünür bir çok insan,buna bazen ben de dahil oluyorum.Ama bir çoğumuz fark etmiyor ki bizi onlar olgunlaştırır.

Ben erken olgun'laşanlardanım,çok yaşanmışlığım var.Ve hala yaşıyorum...Mutluymuşum gibi davranıyorum ama değilim.

Bundan seneler önce babam'ın bizi terk edişi ile başladı herşey.Sonra annem'in kansere yakalanıp hayatı terk etmesi...
İstanbul'da yaşıyorum,bundan iki sene önce teyzemler ile yaşıyordum,onlara daha fazla ağırlık olmamak için kendi evime taşındım.
Arkadaşım Açelya benimle beraber kalıyor.

KORKMAZLAR kolejinde lise son sınıf okuyorum.Derslerimi çok da takdığım söylenemez..
Düşük seviyede Simetri hastasıyım.Herşey dümdüz evimde,tek yamuk olan Hayatım...
"Asya kalktın mı cano?"diye bir sesle uyandım,tıpkı her gün olduğu gibi.Ama sıkıcı ve ya sinir bozucu değildi,bu ses aksine mutluluk ve huzur veriyordu.Çünkü beni umursayan tek kişinin sesiydi bu....
Odam da hareketlilik hissettim,ama gözümü açıp bakma zahmetinde bulunmadım.Çünkü biliyordum,Açelya beni uyandırmak icin gelmişti,biraz zor uyanırım da.
"Bak ya,hiç oynamamış yerinden!"diye hafif bir sitem de bulundu.Yorganımdan tuttu ve çekmeye çalıştı ama ben de sıkıca tutmuştum ve bırakmaya hiç niyetim yoktu.
"Ya Açelya,çekme be!!!"diye haykırdım uykulu sesimle.Yorganı bir yandan çekiştirirken bir yandan da ağzı laf yapıyordu,hem de hiç soluk almadım.
"Kızııım!Tek ben mi okula gideceğim?Sen de gideceksin ya hani?!Hadi kalk,kalk!"diyerek yorganı son kuvvetiyle çekti.Hem ben hem yorgan bir süre sonra yerdeydik.Bu kız ne ara bu kadar güçlü olmuştu?
Yer de şaşkınlıkla ona bakarken o da bana bakıyordu.Uzun bir bakışma'nın ardından Açelya'dan büyük bir kahkaha patlaması yaşandı.Kendimi tutamayıp ben de güldüm.
"Yuh!Ne kadar güçlüsün!"dedim ağzımı açarak!Dudağını büzdü "Belki de sen çok hafifsindir"dedi.Gülmeyi kesip göz çevirdim.
"Neyse kalkmış olduğuna göre ,e açıldın da zaten,kıyafetlerini giy ve doğru aşağıya in!"diyerek kapıyı kapattı.Tam dolabıma yöneldim ki kapı tekrar açıldı ve bir tehdit savurdu."Bir de eğer geldiğim de tekrar yatmış olursan,bu sefer yere değil camdan aşağı fırlatırım seni,ona göre."derken işaret parmağını sallıyordu.Ardın dan hafif bir tebessüm edip kapıyı kapatarak odadan çıktı.
Ben de giyinmek için dolabıma döndüm,aceleci bir tavırla mavi bir sweat t-shirt,beyaz bir pantolon giyindim.Saçımı çene boyunda ki koyu kahverengi perçemlerim dışarı da kalacak şekilde bıraktım ve saçımı tepeden topladım.Ayaklarıma mavi şeritli çorap giyindim ve siyah sırt çantamı alıp çıktım.
Aşağı indiğimde Açelya camdan dışarı ilgili bir şekilde bakıyordu."Açelya,neye bakıyorsun öyle dikkatle?"diye sormadan edemedim.Bana hiç kafasını çevirmeden konuşmak için dudaklarını araladı "Bak,şu karşı eve biri taşınıyor,"diyip durdu,kafasını bana çevirdikten sonra konuşmaya devam etti "...neden tek?Niye kimse yardım etmiyor?"diyerek cümlesini bitirdi.
Bende bakmak için cama ilerledim.Uzun boyluydu,kafasında ki şapka yüzünden yüzü ve saçları gözükmüyordu.
Bu çocuk önünü nasıl görüyordu?
Dışarı da pek fazla koli yoktu,hepsini taşımış olmalıydı.
"Ama sadece tek tük eşya var dışarıda,belli mi diğer eşyaları önce den taşımışlar"diye yorum yaptım.O da bana döndü ve beni doğrular gibi kafasını salladı.Ardından "hadi,çıkalım artık"dedi.Kapıya yönledi,ben de peşinden gittim.
Hava gayet güzeldi,hafif esen rüzgar perçemlerimi hareket ettiriyordu.Yeşil gözlerimi kısarak güneşe baktım.Derin nefes alarak havayı içime çektim.Ağır adımlarla ilerlerken yeni taşınan kişinin arabasına ilişti gözüm.Siyah rengi Dacia Duster oldukça çekici duruyordu.Ancak ufak bir sorun vardı,size göre küçük benim için büyük bir sorun vardı:Arabasını hafif yamuk park etmişti.Yamuk...
Ben böyle duramazdım,okula gitsem aklım burada kalırdı,bu araba düz durmak zorundaydı.
"Açelya,ufak bir sorunumuz var,"dedim kısık bir sesle.Benden bir iki adım ileride olan Açelya bana doğru döndü ve yine ne var? der gibi baktı."Bugün ne unuttun Asya?"dedi hafif sinirli ses tonuyla.Ama sorun benim birşey unutmam değildi.Aslında böyle düşünmesi çok normaldi çünkü sürekli birşeyler unutan biriydim.
Bir keresinde aceleyle evden çıkmıştık,okula vardığımız da ben de bir eksiklik olduğunu hissetmiştim.Açleya bana "Asya,çantan nerede?"diye sorduğunda başımdan aşağı kaynar sular boşlamıştı.Elimi alnıma koyarak "Ev de!"demiştim.Bir daha eve gidip,çantamı alıp okula geri dönmüştüm.
Çok zekisin Asya,bir daha ki sefere kendini de unut,tamam mı?
"Hayır,sorun bu sefer o değil,daha kötü!"dedim ağlamaklı bir sesle.Derin bir nefes verdi,sanırım 'tamam,bundan daha kötü birşey olamaz' diye düşünmüştü.
"Ne oldu o zaman?"dediğin de isaret parmağım ile yamuk arabayı gösterdim."Şu araba yamuk düzelmesi lazım,yoksa okula falan gidemem"dedim yalvarır bir biçimde.
Gözlerini irice açmış bir bana bir de arabaya bakıyordu."Ne?!Asya şimdi sırası mı şimdi cano yaaa!Bir kere de içine sindir,ne olur?"derken kolumu çekiştiriyordu.
Ama olmazdı,böyle bırakıp asla gidemezdim.
"Yo,yoo olmaz Açelya.Onu düzeltip öyle gideceğiz."dedim kararlı bir biçimde.Ellerini yüzüne kapattı,ağlayacak gibiydi.
"Ne yapacaksın,nasıl düzelteceksin?"dedi,,sanki bir çaresi yokmuş gibi.Ama bir çaresi vardı.:evine gidip,kapıyı çalıp,arabayı düzeltmesini rica etmek...
Aynı açıklamayı Açelya'ya da yaptım.Gözlerini irice açıp "Manyak mısın,diye sorcam,evet öylesin."diye haykırdı.Ama fark ermiyordu,ben çokta yolu tutmuştum bile,arkamdan kısık bir ses ile sesleniyordu."Asya,geri dön!"
Kapının önüne gelmiştim.Derin derin nefes alıyordum,kokuyordum biraz.E sonuçta tanımıyordum belki de manyağın tekiydi.
Olasılıklar beni her zaman korkutmuştu...
Ama mecburen kapıyı çalmak zorundaydım.Kafamın içinde ki sesler susmuyordu.
Düzelt o arabayı,yamuk o.Kötü görüntü kaynağı.
Kafamın içinde ki seslerden sıyrılmaya çalışırken omuzumda bir el hissettim.Kafamı çevirip bakmaya korkuyordum.Kulaklarım ılımlı bir ses ile doldu,bu el Açelya'dan başkasına ait değildi."kızım gel,onu tanımıyoruz.Ya manyağın sapığın tekiyse?"demişti endişeli bir biçimde.
Olabilirdi,ama başka çare yoktu...
Herşeyi bir kenara bıraktım ve zile bastım.Kimse çıkmamıştı,bir daha bastım.Ancak yine kimse yoktu.Açelya kulağıma yaklaştı "kimse yok işte,hadi gidelim,Okula geç kalacağız!"dedi,bir yandan kolumu çekiştirirken.Ama olmazdı,o araba düzelecekti.
Ardından kapıyı tekmeledim,artık sinirleniyordum,çünkü okula geç kalmıştım.Ama yine ses yoktu.
Birşey mi oldu acaba?
Tekrar kapıyı tekmelemek için hazırlandım,ancak kapı bir hışımla açıldı.Karşıma aynı az önce ki gördüğüm gibi siyah bir şapka ile çıkmıştı.Sadece kalın dudakları gözüküyordu.
Konuşmak için aralamıştı dudaklarını,önce yutkundu,adem elması çok belliydi,yutkununca hareket etmişti...
"Ne,ne var?,Kapıyı kıracaksın!"diye bağırmıştı bize.
Bizi görüyor muydu?
Korkumu gizlemeye çalışarak kafamı dikleştirdim.Açelya kolumu tutmuştu.O,karşımda dev gibi duruyordu.Ayı misali...
"Ne bağırıyorsun?İnsan gibi çaldık kapıyı açmadın,ne yapabilirdim?!"dedim sitemkâr bir sesle.Daha sert ve dik duruyordu.
"Bana bak,kapı benim.Açarsam açarım,açmazsam açmam anladın mı?"
Haklıydı,kapı onundu ama umrumda değil!
Tam kapıyı kapatıyordu ki Açelya eli ile kapıyı tuttu."Durun!"demişti.
Açelya sen az önce gidelim diyordun?
Çocuk elini kapıdan çekerken Açelya'ya döndü.
İçinden sabır çekiyor yemin edebilirim.
"Ne ya ne?Uyuyacağım,bela mısınız?Korkmuyor musunuz bir erkeğin evine bir başınıza gelmeye?"diye sormuştu sert bir sesle.
Korkuyoruz ama başka çare yok!
"Yooo"dedim,gözünde zayıf gözükmemeliydik.
Açelya derin bir nefes aldı."Bak kardeşim,arkadaşım biraz asabidir,kusura bakmayın.Ama ufak bir ricamız olacaktı."dedi Açelya kibar bir tavır takınarak.
Ben olsam Açelya'ya hayır diyemezdim,ama o ben değildi.
"Rica falan istemeyin benden,defolun!"demişti.
Öküz müydü?yoksa Ayı mı?Yok karar veremedim.
Çocuk kapıyı tekrar kapatmaya yeltendiğin de Açelya bir kere daha kapıyı tuttu,yalvarırır bir sesle "lütfen"dedi.
San ki ben değilde o hastaydı,benim için uğraşıyordu.Biliyordu okula böyle gidemeyeceğimi.
Çocuk tekrar kapıyı açtı "Ne,ne var?"dedi bıkkın bir ses tonu ile.
Bu sefer ben konuştum,ama sakin ve kontrollü bir ses tonuyla,"simetri hastasıyım ve araban yamuk duruyor.Okula gidemiyorum,düzeltir misin?"
"Napim?"dediğinde sinirlerim tekrar üst seviyeye ulaşmıştı.
"Ne demek Lan napim?Anlamıyor musun?Bir daha mı açıklayayım?Düzelt!"bu sefer bu çığlıklarımı bütün mahalle duymuştu eminim.
Bu sefer haksız...
Şapkanın altından gözüken dudağı hafif kenara kıvrılmıştı.Sert tavrıma mı güldü?
Tekrardan "Hayır" dedi,kapı suratımıza bir tokat gibi kapandı.Açelya "OHA!"deyip nefes aldı "Asya,gel.Bak salak işte düzeltmez bu,"bileğinde ki saate baktı "yarım saat geç kalmışız okula."diye bitirdi cümlesini.
Ama yapamazdım,buradan öylece gidemezdim.Kafamda ki sesler susmuyordu.
Ayyyy,saçmalama.Böyle bırakılıp gidilir mi hiç?.Gidilmez!
"Olmaz yapamam Açelya,sen git.Bugün gelmeyeceğim."dedim pes etmek istemeyen ruhumun sesiyle.Sırtıma vurdu "Saçmalama"diye haykırdı,ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecekti.
Gittim ve arabayı itmek gibi saçma bir harekette bulundum.Açelya ısrarlarıma dayanamayıp okula gitmişti.Ben de arabanın önünde ki kaldırıma oturup bekledim.Ben yamuk arabaya,yamuk araba da bana bakıyordu.
Arkamdan gelen kapı açılma sesi kulaklarıma doldu.Ama arkamı dönüp bakmadım.Önümden geçmişti,ve arabaya bindi.Siyah şapka kafasındaydı.Eli ile bana "Çekil!"işareti yapınca yerimden fırladım.
Arabayı düzeltti.
Derin bir nefes aldım,ne kadar geç kalsam da artık okula gidebilirdi.Sadece birinci derse giremedim hepsi o kadardı.
Arabadan inip kilitledi.

HACKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin