2. BÖLÜM

18 5 0
                                    

Lütfen oy kullanıp yorum yapmayı unutmayın.İyi okumalar...

Sabah yine ben,uyanmamak,Açelya,beni uyandırma çabaları...
Her sabah rutinimiz bu."Ya Asya bıktım Lan!Her sabah her sabah."diye yakındı Açelya.Haklıydı anasını,bayağı illet bir şeyim!
"Tamam ya,kalktım."dediğimde bana iri gözleri ile bakıp ellerini çırpmaya başladı,"Helal be!Yarım saat sonra,yemin ederim gözlerim doldu.Daha bir yarım saat daha uğraşmam gerekiyordu,fena kıyak!"diye dalga geçti.Gözlerimi çevirmeden duramadım.Hafif yüksek ses tonu ile "Boş yapma!"diye lafı yapıştırdım.
Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya ilerledim.Aynaya baktığımda içime çığlık atma hissi dolmuştu.
Zombi gibi görünüyordum, dehşettim.Dabbe 4 yan sanayi misali.
"Asya hadi,kahvaltı hazır.".Açelya'nın bu sözü ile hızlandım.Ellerimi kullanarak düzensiz duran sarı saçlarıma biraz su kullanarak şekil vermeye çalıştım.,okul kıyafetlerimi giyip,aşağı inmek için merdivenlere ilerledim.
İndiğimde Açelya camdan dışarı bakıyordu."Neye bakıyorsun?"diye sorduğumda,beni sorduğuma pişman edecek bir cevap verdi "Şu Caner Efe,havalı bir çocuk değil mi?,daha yüzünü görmedik ama cool bence."
Tek kaşımı kaldırıp küçümser bir ifade ile ona baktım,"Kankacım açlık senin başına vurmuş"derken elime bir ekmek parçası aldım ve ağzına tıkıştırdım "al,ye şunu da aklın başına gelsin!"diyerek de cümlemi noktaladım.O da hem verdiğim ekmeği çiğniyor hem de konuşmaya çalışıyordu "nöyö kö,?böncö höksözlök ödöyösön!"diye söylenmeye çalıştı.
Adetim olan göz çevirme hareketini yapmıştım.Sonra beraber sofraya oturduk.Masa da çok bir şey yoktu,bütün herşey bitmiş olmalıydı."Bugün markete mi gitsek?Ev de pek birşey kalmamış"diye bir öneri de bulundum,o da kafasını aşağı yukarı sallayarak beni destekledi.
*********
Kahvaltıyı bitirip masayı topladıktan sonra çantalarımızı alıp evden çıktık.Ben evin kapısını kilitlerken Açelya kolumdan tuttu ve beni dürtükledi,"Baksana,yine takmış şapkasını,ben yüzünü çok merak etmeye başladım."dedi küçük harflerle.
Ben de omuzlarımı aşağı yukarı sallamakla yetindim.
Arabası düz duruyordu bu sefer.
Ben kapıyı kitler kilemez okul yolunda ilerlemeye başladık.Hem yürüyor hem de sohbet ediyorduk."Karşıya geçelim mi?"diye sormuştu Açelya,öyle der demez yolumuzu çevirdik.Tam.bir adım atmıştım ki önümden hızlıca geçen araba,az kalsın beni eziyordu.Açelya o anlık korku ile "OHA!Öküzün oğlu!"diye haykırmıştı arabanın arkasından.
Korkmuştum,nefes nefese kalmıştım ama Açelya'nın sözü benim hafif sırıtmama neden neden olmuştu.Araba durmuştu,dikkatlice bakınca şoförün Caner ayısı olduğunu fark etmiştim.Arabadan inmiş,sinirle bize doğru yürüyordu.Bir elini kaldırmış "Ne dedin?!"diye bize kükrüyordu.Açelya tek kaşını kaldırmıştı ama birşey dememişti.
Caner yanımıza geldiğinde Açelya ile gerici bir bakışma içerisine girmişti."Evet,ne oldu?"diye sordu Caner. Açelya,korumacı bir ifade ile bakışlarını bana çervirmişti.Caner tekrar dudaklarını araladı "desene tekrar,niye demiyorsun?"diye aordu tüm harfleri bastırarak.
Açelya kafasını dikleştirdi ve Caner'in gözünün içine baktı."Öküz,öküz oğlu dedim!"sonra hafif ve alaycı bir sırıtış yaptı "Ne o?Zoruna mı gitti?".Caner'in yüzü gözükmese de dudaklarını birbirine bastırmasından anlamıştım sinirlendiğini.Açelya bir adım geri gitti sonra bir elini kaldırdı "ya yüzünü göremeyince ciddiye alamıyorun seni"dedi ve kaldırdığı elini Caner'in şapkasına götürdü.Ancak Caner ani refleks ile kemikli ellerini Açelya'nın elini tutmak için kullandı.
Açelya da bende şaşırmıştık. Açelya acıdan kıvranıyordu, çünkü Caner Açelya'nın bileğini oldukça kuvvetli sıkıyordu.Açelya bileğini kurtarmaya çalışırken,"Acıyor" diye yakınıyordu. Bende Açelya'ya yardım etmeliydim.
"Bırak, çok sıkıyorsun,canı acıyor!"derken elimi eline uzattım. Ama beni duymuyor gibiydi,ben orda yokmuşum gibi davranıyordu. Bir kez daha yakındım "Bırak diyorum,duymuyor musun?!". Bu cümleyi söylerken sesim normal ses seviyesinden üste çıkmıştı.
Açelya daha çok sızlanarak elini kurtarmaya çalışıyordu. En sonunda Caner'i ittim,benim bu hareketimi beklemiyor olacaktı ki geri sendeledi.
Açelya kendini yere attı ve bileğini ovuşturdu.Açelya'nın yanına eğildim ve ona iyi olup olmadığını sordum."İyiyim ama bu adam psikopat manyağın teki!". Açelya bir anda bakışlarını Caner'e çevirdi, konuşmak için dudaklarını araladı.
"Bileğimi sıkman az önceki söylediklerimi geri çekmemi sağlamadı!". Açelya ayağı kalktı ve elleri ile bir kaç düzensiz hareket ile üstünü düzeltmeye çalıştı. Bakışlarım Caner'e kaydı,kenarda yumruklarını sıkmış,asfalta bakıyordu. Bir anda harfleri bastırarak bize tehtit etmeye başladı "Eğer bir daha şapkama dokunursan bileğini sadece sıkmakla kalmam kırarım,duydun mu?". Bu Açeyla'nın daha çok sinirlenmesine sebep oldu,adeta burnundan soluyordu.
"Sakin ol,konuşsun konuşsun dursun,sen umursama!". Bu cümleleri kurarak onu biraz da olsa sakinleştirmeyi amaçladım.
"Neden?" dedi Açelya "Neden bu şapka bu kadar önemli?"diye bitirdi cümelsini.Doğrusunu söylemek gerekirse bu sorunun cevabını ben de merak ediyordum.
Bu şapkanın hikayesi olmalı.
Yüzünde hastalık falan mı vardı?ya da ne bileyim kendini çirkin mi zannediyordu?
Caner ağır adımlar ile arabaya ilerledi.Arabanın önüne geldiğinde kapıyı açtı."Bu sizi hiç ilgilendirmez..."dedi sessiz bir ton ile.Sonra arabasına bindi ve gaza bastı,çok geçmeden de görüş alanından çıktı.
"Çattık arkadaş ne biçim bir deli ile tanıştık biz ya?!"dedi Açelya "Hadi,gidelim"diyerek ilerlemeye başladı.Ben de peşinden ilerledim.
************************************
Okula vardığımız da Oğuzhan hoca'nın sesi sınıf kapısının arkasından duyuluyordu.Yavaşça kapıyı tıklattım ve "Gir"komutundan sonra içeri Açelya ile beraber içeri girdik.Oğuzhan hoca bizi görünce kaşlarını çattı,geç gelmemiz onu kızdırmış olmalıydı.
"Hocam,geç kaldığımız için özür dileriz.Girebilir miyiz?"Açelya yumuşak ses tonu ile bu soruyu sorduğunda,Oğuzhan hocanın "Girin,bir daha olmasın" demesiyle yerlerimize geçtik.Açelya sınıfa gitmeden önce,beraber okuldaki kliniğe uğrayıp,morarmış bileğini sardırmıştık.Oğuzhan hoca sargıyı görmüş olmalıydı."Açelya bileğine ne oldu kızım?"dedi Oğuzhan hoca.
Açelya'nın bakışları Caner'e kaydı.Sonra tekrar hocaya döndü."Hocam voleybol oynarken biraz sakatladım ama önemli bir şey değil."demişti Açelya,Caner'i şikayet etmemişti.
Ben olsam şikayet ederdim,kesin!!!
Hocam "Geçmiş olsun"dedikten sonra derse başladı.İngilizce dersini çok seviyordum.Herhalde en başarılı olduğum ders olduğu içindi.
Oğuzhan hoca tahtaya kelimeler yazmıştı.Bizden türkçe manalarını istedi.
"Caner kalk bakalım 'dangerous' ne demek?".Oğuzhan hocanın bu sorusu ile tüm kafalar Caner'in olduğu sıraya döndü.Caner ayağı bile kalkmadan cevap verdi "Tehlikeli".
Hoca kafasını tamam anlamında salladı.
Gerçekten dangerous bir çocuk gibisin Caner Efe KORKMAZ.
Oğuzhan hoca tekrar Caner'e döndü."Diğer derste buradayım ve o şapkayı görmek istemiyorum.Haberin olsun."dedi sitemkâr bir tavırla.
Açelya sırıttı "Hocam karışmayın,sonra bileğinizi kırar Mazallah!!"Bu söze kimse tepki vermemişti,çünkü kimse olayı bilmiyordu.Caner'in bakışları bizim üzerimizde udi hissediyordum.Ama dönüp bakmadım...
************************************
Tenefüste Açelya kantine gitmişti,sınıfta tektim,bir de Caner vardı.Kafasını sıraya koymuştu sanırım uyuyordu.Ben de ona bakarak şapkasının sırrını düşünüyordum.Bir anda hafif kıpırdadı ve beklemediğim bir anda elini şapkasına attı.
Yüzü gayet kusursuzdu...
Siyah saçları bembeyaz teni ve hafif kalın dudakları onu oldukça iyi gösteriyordu.Ama madem yüzünde bir sorunu yoktu neden o şapkayı kullanıyordu ki?Gözlerin de mi bir şey vardı?
Ona bakarak bunları düşünürken bir anda kıpırdandı.O an korkuyla kafamı çevirdim ve sıraya koyup uyuma numarası yaptım.
Uyanmıştı.
"Siktir!!"diye bir küfür savurdu."Şş gördün mü beni?!Uyuyor musun?"dedi sanırım bana diyordu.Hiç kıpırdamadım.Tekrar konuştu "Ruh hastası,sana diyorum!!"
Sensin Ruh hastası!
Sinirlendim,bana sürekli o kelimeyi kullanması sinirimi bozmuştu.Sertçe kafamı kaldırdım "Ne var?Kör müsün uyuyorum!Bir saattir dır dır dır!!"dedim yüksek ses tonumu kullanarak.Şapkasını çoktan takmıştı yine.
Ayağı kalktı "Bana bağırma,soruma cevap ver!"
"Ne sorusu yaa neden bahsediyorsun?"
"Yüzümü gördün mü?"
Yalan söylemeliydim,yoksa bu Ayı susmayacaktı.
"Hayır,uyuyorum dedim,nasıl görebilirim uyurken yüzünü?!"kafamı tekrar sıraya koydum.Sitresliydim çünkü yalan söyleme konusunda becerili bir insan olduğum söylenemezdi.
"Yakalandın,hemen kestirip attın.Bir yalancının en büyük delili."dediğinde iyice sitreslenmiştim,
Şimdi ne bok yiyeceksin Asya?
Bir anda kulaklarıma ayak sesleri doldu.Buraya mı geliyordu?
Ellerini sertçe masaya koyduğunda karşımda olduğunu anlamıştım,yavaşça kafamı kaldırdım ve gözlerimi onun yeşil gözlerine diktim.
"Beni,gördün mü?!"
Kafamı iki yana salladım "Hayır,hayır görmedim."
Bana doğru eğildi "yalan söylüyorsun"dedi kısık ama kendinden in bir tonla.
Görmedim diyorum,anlamıyor.
Çünkü yalan söylüyorum.
Anlamış olmalı...
Titriyordum ama belli etmemeye çalışıyordum,yoksa anlayacaktı.
Ya da çoktan anladı.
Gözlerim boynunda ki kolyeye kaydı,bir halkanın içinde dalları uzun bir ağaç vardı.Çok güzeldi ama yamuktu.İçimde ki sesler yine konuşmaya başlamıştı.
Asya onu hemen uyar,çok fena duruyor.
Asya,
uyarsana onu.
En fazla ne diyebilir ki?
Ruh hastası der.
"Kolyen," dedim kısık bir tonda,korkuyordum ama içimde ki sesler de susmuyordu.
Bana anlamamış gibi cevap verdi "ne kolyesi ya?"
"Boynunda ki kolye,y-yamuk."dedim sesim her ne kadar titrese de söylemeyi ve cümlemi tamamlamayı başarmıştım.
Aferim!
"Sen...sen gerçekten Ruh hastasısın!"kahkaha atmaya başlamıştı.Gözlerim dolmuştu,biliyorum saçmaydı ama bir şekilde o iki kelime benim moralimi sıfıra indiriyordu.
Ben mi seçmiştim bu hastalığı?Deli gibi mi davranıyordum?ya da ne bileyim şizofrenler gibi halisülasyon falan mı görüyordum?Hayır!Ben gayet normaldim.
Caner o can alıcı iki kelimeden sonra geri çekildi ve arkasını dönüp sınıftan çıktı.Hemen peşinden Açelya sınıfa girdi."Asya o ayının senin ne işi vardı?"dedi endişeli bir ses ile.
"Hiç ya,yok bir şey..."dedim.
Bir yalan daha,yakında profesyonel olacaksın Asya!!
Sınıfa bir kaç kişi daha girmişti.Açelya hafif sesini yükseltti,"Yalan söylemeyi iyi beceren biri değilsin Asya,inanmıyorum dediğine,beni geçiştirme"ses seviyesi biraz yüksekti.Sınıftakilerin gözü bizdeydi.Açelya'yı aşağı çekerek oturmasını sağladım.
Gürkan hoca ani bir şekilde sınıfın kapısından içeri girdiğinde sınıf tamdı.Sınıfça ayağı kalktık.Gürkan hocanın "Oturun gençler"demesi ile hepimiz tekrar yerimize oturduk.
Açelya kulağıma eğildi ve fısıldadı "Ders başladı diye sıyrıldın sanma,teneffüste bu konu tekrar açılacak,haberin olsun".Adetim olan göz çevirme hareketini yaptım.
Gürkan hoca kimya dersimize giriyordu.Hafif kirli sakalları,duvar gibi suratı ve sert bakışları ile insanın tüylerini ürpertiyordu.
Hoca derse başlamadan önce yoklama almaya başladı.Hoca ilk bir kaç kişiden sonra "Asya DEMİRKAYA"dediğinde elimi kaldırarak "burda!"dedim.Listenin ortalarında "Açelya SARIÇ"dediğinde defterde boş çizimler yapan Açelya şaşkın ifadesi ile "Efendim hocam"dedi.Sınıfta bir kahkaha bombası patladı.
"Yok bir şey kızım".Gürkan hocanın böyle demesi bizi daha çok güldürmüştü.
Şapşik kız ya.
Gürkan hoca listenin sonuna geldiğinde onun ismini söyledi."Caner Efe KORKMAZ".Ses yoktu,çünkü o sınıfta değildi.
Gürkan hoca "Arkadaşınız nerede?"diye sorduktan saniyeler sonra kapı çaldı.Caner içeri girdi.
Hocadan girmesi için izin geldiğinde kapıyı aralandı."Hocam kusura bakmayın.Girebilir miyim?"
"Hayır,giremezsin.Cezalısın bu ders dışarıda kal!"
Hocanın verdiği cezaya şaşırmıştık,çünkü daha önce böyle bir şey olmamıştı.
Caner "peki,"dedi ve dışarı çıktı.
Eminim ana avrat sayıyordur,ben olsam öyle yapardım yani...
***********************************
Dersin bitmesine on beş dakika kalmıştı,hocadan lavabo için izin aldım ve dışarı çıktım.
Asla nerde olduğunu merak ettiğim için değil.
Ortalıkta gözükmüyordu.Bizim kattaki lavabolar arızalıydı o yüzden yukarıdaki lavaboları kullanmak zorundaydım.Merdivenlere ilerledim.
Oradaydı,Yağız'la?
Yağız ne alakaydı.Demek ki bahsettiği beklediği arkadaşı Caner'di.
Merdivenlerden çıkarken o tarafa hiç bakmadım.
"Asya?".Yağız bana böyle seslenince o tarafa bakmak zorunda kaldım.Yüzümde bir tebessüm oluşturdum "efendim"dedim.
Caner denen ite acayip sinirliyim şuan.
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır" diyip kestirip atmaya çalıştım.Tekrar yukarı yönelirken arkamdan gelen kahkaha sesi ile yerimde durdum ve arkama dönüp baktım.Neye gülüyordu bu Mal?
Caner kahkaha atıyordu,sebebini bilmediğim bir şekilde.
"Sen cidden Ruh hastasısın"
Ne alaka ki şimdi!!
"Sensin o!Ayı,HÖDÜK!"dedim sesimj yükselterek.Gülmesi daha da arttı.Sanki dediklerimi daha yeni algılamış olacak ki bir an durdu,tek kaşını kaldırdı.Kalın sesi ile "Ne dedin sen?"dedi.
Gerilmiştim ama belli etmedim.Hafif kurnaz bir gülüş attım "Duymadın mı?Yoksa kıt mısın?"
Ayağı kalktı ve bana doğru ilerledi,kolumu tuttu.Cidden çok sıkıyordu canım bir hayli acıyordu.
"Hayır,ne kıtım ne de sağır!"
"Güzel" dedim ve kolumu çektim.
Yukarı çıkarken son cümlemi kurdum.
"Bu arada seni de gördüm,şapkan yokken.Kudur dur şimdi!HÖDÜK HERİF!!"
Hızlı adımlar eşliğinde gözden kayboldum...
-BÖLÜM SONU-

HACKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin