Chan'ın kırdığı potu düzeltmeye çalışsam bile bir işe yaramamıştı. Chan anlamaz bakışlarını üzerimde gezdirirken daha sonradan neler olduğunu fark ederek "Silah odası," diye mırıldandı ve alnına vurmayı ihmal etmedi. Ona anlatmıştım birçok şeyi ki, şu an keşke anlatmasaydım diyorum. Diğerleri bile konuyu bilmiyor olmalarına rağmen pot kırmamışlardı.
Chan'ın annesi kaşlarını çatarak "Ne ejderhası," diye aptalca bir soru sordu. Hemen ardından daha aptalca bir soru geldi. "Ne ilgilenmesi?"
Evet bazen onların gerçekten birer aptal olduklarını düşünüyordum ama arada annem de vardı ve bu yüzden bu düşünce bir anda yok olup gidiyordu. Yine de bu, diğerlerinin annelerinin aptal olduğu konusunu değiştirmiyordu.
"Bir ejderha vurduk," diye konuya atladı Changbin. "Biz değil Chan vurdu hatta." Bu konuşmanın nereye gittiğini merakla beklerken Changbin'in konuyu toparlayabileceğini düşünüyordum.
"Fakat... Iı... O daha yavruydu."
Changbin, Hyunjin yanındaki kafesi tutup havaya kaldırdı ve onlara gösterdikten sonra masaya koydu. Tamam bazen aptal dediğim kişiler daha zeki olabiliyordu fakat kimse bizim gibi kurnaz olamazdı, yani değil mi?
Masaya konan kafesin önüne geçti Jeongin. Hala elinde tuttuğu kanlı bezi zorda olsa yarım yamalak yavru ejderhanın bacağına sardı ve sanki kafesi açıp onu dışarıya çıkarıyormuş gibi yapıp eski yerine geçti.
Chan'ın annesi bir süre bizi inceledi. Yalan söylediğimizi anlamış gibi görünüyordu fakat emin olamadığı için bu konu hakkında konuşmuyordu tahminimce.
"Onu öldürmeliydiniz," diye homurdandı Changbin'in annesi. Bazen o acımasız, kaba, aptal ve gerçekten acımasız birisi olabiliyordu. Ondan korkuyordum hemde fazlası ile ama konumuz şu an bu değil.
"O daha çok küçük," diye reddetti onu Hyunjin. O yavru ejderhayı ilk gördüğünde öldürmek isteyen kendisi değilmiş gibi davranması komiğime gitse de hiçbir tepki vermeden onları izlemeye devam ettim. Bunu bensiz toparlayacaklarına emindim ki, zaten konuşmama izin vermezlerdi. Onlara hiçbir şey anlatmam tüm her şeyi benim suçum yapmıştı.
"Onun babası senin babanı öldürdüğünde de sen küçüktün."
Bu çok aptalca bir düşünceydi ve tam Changbin'in annesine yakışırdı. Yavru ejderhadan bu konuya gelmesi gerçekten saçmaydı. Hem karşı tarafın ne düşüneceğini, üzülüp üzülmeyeceğini bile düşünmemişti.
Hyunjin'in yüzü asılırken eski yerine oturdu. Konuşmamış olmayı diler gibi bir hali vardı ve ağlamamak için kendini zor tutuyor gibi görünüyordu. Jeongin onun önünde eğilirken bir şeyler mırıldanmaya başlamış, az da olsa kafasını dağıtmaya çalışmıştı.
"Anne," diye sertçe çıkıştı Changbin. O annesine göre bazen kibar olabilen birisiydi ve bazen onun için arkadaşları daha önemli olurdu. Şu anda olduğu gibi.
"Onu ne yapmayı düşünüyorsunuz?"
Konudan sapmamaya çalışan Chan'ın annesi hiçbir şeyi umursamıyordu. Onun için şu an önemli olan yavru ejderhaydı fakat ne yapmak istediğini anlayabilmiş değildim. Onu öldürmek mi istiyordu yoksa yarası, sahte yarası, iyileşene kadar burada kalmasını mı?
"Yarası iyileşene kadar burada kalabilir," diye kendi sorusunu kendisi yanıtladı. Bir süre daha yavru ejderhaya baktı. "Ama kimseye gözükmemesi gerekiyor."
Herkes sessizleşip kafasını sallayarak onu onayladı. En azından kötü bir şey olmamıştı.
"Sevmek ister misiniz," diye en sonunda konuşmaya karar verdiğimde Chan'ın annesi kaşlarını çatarak bana baktı. Diğerleri ne yaptığımı çözmeye çalışırken Felix anlamış gibi yavru ejderhayı kucağına aldı.
"Felix onu bırak," diye her bir kelimesine bastırarak konuşan Felix'in annesini umursamadan yavru ejderhayı kendi kucağıma aldım ve Chan'ın annesine yaklaştım. Bunu şimdi yapmazsam hiçbir zaman yapamazdım.
Chan, annesinin bileğini tuttuğu ve elini yavaşça kaldırarak ejderhaya doğru uzatmasını sağladı. Kadının ilk kez bu kadar korktuğunu görüyordum. Eh tabii yavru ejderhanın türü bile onları korkutmaya yetiyordu.
Beklediğim gibi bir tepki karşılaşmadım. Yavru ejderha kafasını kendisine doğru uzatılan elin üzerine koyduğunda Chan'ın annesi şokla önce bize daha sonra ejderhaya bakmış ve hemen ardından onu kucağımda almıştı.
"Annenin artık yeni bir çocuğu var," diye sadece bizim duyabileceğimiz bir sesle konuştu Seungmin. Bir nevi Chan ile dalga geçmiş ve bence komikti. Çünkü şöyle bakınca Seungmin'in haklı olduğunu görebilirdiniz. Chan yüzüne yerleştirdiği rahatladığını belirten küçük bir gülümseme ile bize baktıktan sonra annesine dönmüştü.
"Sevdiniz mi?" Sorum havada asılı kalırken Changbin'in annesinin kahkahası kulaklarımı doldurdu. Bunu beklemiyordum, gerçekten. Onun hiç kahkaha attığını hata onu geç gülümsediğini bile görmemiştim. Şimdi ise bir ejderha sayesinde kahkaha atıyordu.
"Bunun devamı da var."
"Ne," diye bağıran bizimkilere göz devirdim. Anneleri bile böyle tepki vermemişken onlar ne diye böyle tepki veriyordu ki? Gerçekten onlar daha aptaldı sanırım.
Ahırın karanlık alanına doğru ilerlerken tüm gözler üzerimdeydi. Bu beni geriyor olsa da bunu yapmaktan vazgeçmeyecektim. Sonuçta bu şans elime bir kez geçerdi.
Elimi uzatıp etrafı yokladım. Kendi ejderhamı değilde baygın yatan gencin ejderhasını aradım önce. Görünmez olabilen ejderhaya çarpmayı tekrar istemiyordum sonuçta.
Geriye doğru ilerledim elimin üzerine kafasını koyup koyu yeşil gözlerini bana diken ejderhamdan sonra. Diğer ejderhanın nerede olduğunu bilmiyordum ama tahminim kendi ejderhamı çıkarttığım da onun çıkması yönündeydi. Öyle de olmuştu zaten.
Changbin'in annesi kahkaha atmayı bırakıp kalın, o sesin ondan çıktığına emin değilim hala, sesle bağırıp belindeki kılıcı eline aldı. Sanki hep bu anı bekliyormuş gibi öyle hızlıydı ki, Changbin ne ara gidip annesini durdurmaya çalışmıştı?
"Onlar dostumuz," diye homurdandı Changbin. Annesinin elindeki kılıcı alıp ahırın herhangi bir köşesine fırlattı ve annesinin bileğini tutup önümüzdeki ejderhaların ortasına kaldırdı.
"Başka sakladığınız ne var," diye neredeyse hırlarcasına konuşan anneme karşılık dudağımı ısırdım. Hyunjin tekrar eski neşesini kazanıp ayağa kalkarken olacakları biliyormuş gibi konuşmaya hazırlandı. Chan ile göz göze geldiğimizde bakışlarından bunu söylememiz gerektiğini anladım fakat sanırım her şey için geç kalmıştık.
Beyaz renkli ejderha Changbin'in annesini es geçip yatağa doğru ilerledi ve sahibinin üstünü örttüğümüz beyaz çarşafı açtı.
"Evet birde Chan'ın vurduğu ölü gibi yatan birisi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Дракон/ MinSung
Roman pour AdolescentsJisung, arkadaşının yanlışlıkla vurduğu ejderhanın peşinden giderken hiç beklemediği bir şeyle karşılaşmıştı.