Natsu ayın altındaki köye bakarak elindeki şişeyi zafer almışçasına bir dikişte içti. Natsu kahkaha ile yıldızları izledi. 1 haftadan beri bunu yapıyordu. Lucy'i uzaktan izliyordu. Kendi kendine ne gurursuz bir ejderha oldugunu söylüyordu .Kalbi ise Lucy diye yalvarıyordu. Defalarca kendini Lucy'nin yanına gitmemek için durdurmak zorunda kalmıştı.
Şimdi ise gerçegi öğrenmesi Natsu'yu mutlu etmeye yetmiyordu. Bir an önce Lucy'i içine çekmek istiyordu. Natsu ne utangaç veya gururlu bir ejderha degildi. Bu düşündüklerinin hepsini şu anda yapabilirdi. Ama nedense biraz daha beklemek istiyordu. Biliyordu Lucy'nin artık söyliycek yalanı yoktu.
Kafasını silkeledi sanırım sarhoş olmuştu. Şimdiyse duyguları kontrol etmek dahada zordu. Derin uykuya dalarken planlarını sonra yapabilcegini söylemeye başladı ne hantal yaratıktı. Uyku için aşk bile bekleyebilirdi. Zaten şimdi bu halde Lucy'i görmeye gitse emindi Lucy onu parçalayıp derisini de kürk yapardı.
İşte tamda bu yüzden istiyordu Lucy'i. Natsu'nun yarım kalan duygularını tamamlıyordu. Natsu alev ejderhası olsada kalbi buz duvarları ile çevriliydi katı ve ürkünç bir mizagı vardı. Ejderhalar arasında bile en korkunçlar listesine girebilirdi. Ama ne her ne olduysa Natsu o gün dinlenmek için o mağrada durmasaydı.
-ŞU AN ÖLMÜYOR OLMASAYDIM SENİN KÜRKÜNÜ GİYİYOR OLURDUM'
Natsu kahkaha attı. Hiçbir ejderha ona böyle bir söz söylemeye cürret edememişti. Natsu o anda anladı. Kalbindeki o derin duvarlar erimeye başlamıştı. İlk Lucy'i sadece öldürmek istedigini sandı ama bu duygu farklıydı. Natsu o gün o magrada kalbinin tüm buz dağlarını eritmiş ve yeni bir alev ejderhası olarak doğmuştu adeta.
Natsu hıçkırdı.
-Lanet Lucy bana büyü yaptı.
Natsu güneşi doğuşu ile acıktığını anladı. Biryerlerden yiycek bulmalıydı. Belki sonra Lucy'i Görmek için köye havalı bir giriş yapardı. Natsu Kanatlarını açtı ve gökyüzünde uçmaya başladı. Bir an gözü bir çayırda kran krana mücadeleye gözü takıldı. Burda biraz taze et bulabilirdi. Natsu kemiklerini çıtlattı. Gerçekten gaza gelmişti. 2 küçük grup kran krana savaşıyordu. Natsu biraz alıştirma yapabilirdi. Natsu hemen insan formunu büründü ve savaşın ortasına daldı ve elinde kılıç bile yoktu. Natsu böyle şeyleri severdi. Yanındaki adama seslendi.
-KİMİN İÇİN SAVAŞİYORSUN
-KRALIM İÇİN
-HMM NÇK BEGENMEDİM
-PEKİ SİZ KİM İÇİN SAVAŞIYORSUNUZ?
-LEYDİMİZ İÇİN
-O KİM Kİ?
-KARA OVALARIN PRENSESİ LUCY BİRAZ SONRA BİZİ KURTARMAYA GELİR
-NE BİÇİM ADAMLARSINIZ KENDİ İŞİNİZİ KENDİNİZ YAPAMAZMISINIZ
-AMA LEYDİM ÇOK GÜÇLÜDÜR
-YALAN SÖYLEMİŞ OLMALI BAKSANA KENDİ HALA ORTADA YOK
-KİMSİN SEN LEYDİMİZİ PEK TANIMIYORSUN HERALDE
-LEYDİN KİM BİLMEM AMA MERAK ETTİM SIRF ONUNLA ÇARPIŞMAK İÇİN KAZANMANIZA İZİN VEREBİLİRİM'dedi. (yalancı Natsu)
Natsu hemen önündeki bir tabur askerin daha cigerlerini patlattı. Birkaçını dağa fırlattı askerleri parçalayarak ilerliyordu. Uzun zamandır bunu yapmamıştı. Savaş her zaman eğlenceliydi tabi kazanırsan. Askerler şok geçirmişcesine geri çekilmeye başladığı sırada.Leydinin askerlerinden biri
-HEY SEN KİMİN YANINDASIN ORDAKİ ADAMLAR BİZİM
Natsu-HAA BAŞTAN SÖYLESENE BEN MÜNECCİMMİYİM NERDEN BİLEYİM?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nalu-ejder ve prenses
RandomKarşısında gördüğü manzara onu hem şok etmiş hemde hayrete düşürmüştü. Çoğunlukla onu gören insanlar çığlık çığlığa kaçarlardı. Ama bu kez öyle olmadı.