10. Bölüm - Sapık mısın sen?

220 33 59
                                    

**Kaç bölüm oldu bu fice ilk kez medyaya şarkı koyuyorum dfmbdfk dinleyebilirsiniz, güzel gidiyor. İyi okumalar

****

Sehun hala saçımla oynayıp tebessümle yüzüme bakarken ben sessiz kalmaya devam ediyordum. Öylece bakıyor, bakıyor ve bakıyordum. İçeride, kalbim göğsümde yer bulamayıp taşacak gibi hızlanırken dışarıdan sakin bir izlenim yaratıyordum. Ama zihnim de göğsümün içi gibi karmakarışıktı. Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Ciddi mi değil mi diye sorgulamaya ise artık bir son vermiştim çünkü yüzüne bakınca ciddiyetini anlamamak artık imkansızdı. Sadece ben bu karmaşama nasıl son verebileceğimden emin değildim.

Ona karşı bir şey hissetmiyordum. Evet, ara sıra beni heyecanlandırdığı oluyordu ama onlar yapatıkları karşısında herkesin başına gelebilecek şeylerdi. Bu, ondan hoşlanıyorum demek değildi. Fakat onun suratına bakıp seninle aynı şeyleri asla hissetmem de diyemezdim. Gelecek belirsizdi ve kesin konuşmak ancak sonrasını zora sokardı. Bu demek değildi tabii ki Sehun'a karşılık vereceğim... Ama her zaman düşük de olsa ihtimaller bulunurdu. Ben işimi sağlama almayı sevenlerdendim.

"B-Bence..." kalbimin gürültüsünden zihnimi zoraki duyduğum bir anda konuşmaya başlamıştım. "Bence senin saçmalama saatin gelmiş." Dedikten sonra bir anda geri çekildim. "Yat uyu." Ayağa kalkıp bir anda yürümeye başlarken Sehun'u göz ucuyla süzdüm. Keyifliydi, sırıtıyor ve mutlu görünüyordu.

"Pekalaaaa..." Sehun ben giderken başını koltuğun arkasından koridora doğru uzattı. "Şimdi kaçabilirsin." Ben de tam olarak bunu yapacaktım. Bu söylediklerini yok sayacaktım. Bundan sonra tekrar söylerse yine ciddiye almayacak, yine görmezden gelecektim. Net bir cevap ya da tepki göstermektense kaçmak en kolay olan yoldu. "Ama buna bir an önce alışsan iyi olur. Çünkü senden hoşlanıyorum ve senin de benden hoşlanman için bulduğum tüm fırsatları kullanmaktan çekinmeyeceğim." Sehun bağıra bağıra yine ve yeniden benden hoşlandığını söylerken seslice yutkunup yoluma devam ettim. Durmadım, duraksamadım. Sadece odama girip kapıyı kapattıktan sonra elimle kalbime sertçe bastırdım. Niye her bu cümleyi söylediğinde böyle çarpıyordu anlamıyordum.

****

Ayaklarımı odadan sürüyerek çıkarken tek yaptığım bedenimi kendisine eşlik etmesi için teşvik etmekti. Dün geceden beri Sehun'u görmemiş hatta ondan biraz daha uzak kalabilmek adına saat 10'a kadar uyumuştum. Tabii buna uyumak denirse çünkü rüyamda bile Sehun beni rahat bırakmıyor, her fırsatta benden hoşlandığını söyleyip duruyordu. Tanrım! Bu duruma alışmak hiç de düşündüğüm gibi olmayacaktı. Sancılı ve zorlu geçecekti.

Nihayetinde adımlarım mutfağı bulduğunda oradan sesler ve kokular algılamıştım. Ne olduğunu görebilmek adına içeriye girdiğimdeyse Sehun sanki hissetmiş gibi anında bana döndü. Yüzüne bir tebessüm ekleyerek bakarken dudağımı ısırıp bıraktım.

"Günaydın." demiştim bir şeyleri normal kılmaya çalışırken.

"Gün tam olarak şimdi aydı benim için." Yüzüme bakarak söylemesi üzerine kısa bir an dondum kaldım yine. Ardından kendime yok saymalısın diyerek saçlarımı kaşıdım ve yaptığı şeye baktım.

"Ne yapıyorsun?" tavada bir şeyler pişirirken kaşlarımı çatmıştım.

"Dün sen yaparken görmüştüm, ben de senin için hazırlayayım dedim." Açıklama yaptığında gözlerim masayı buldu. Bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı. Ayrıca omlet pişiriyordu. "Umarım seninki kadar güzel olmuştur." Nedense aksine dair inancım yoktu bu yüzden de keyifli bir ifade takınıp sandalyeyi çektim. Ben yerleşirken Sehun da omleti pişirmiş tavayla beraber masaya yaklaşmıştı. Omleti tabaklara koyarken masanın üzerindeki portakal suyunu bardaklara doldurdum.

RICORRENZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin