°°°°

78 14 0
                                    

"Anlattım işte Taeil. Başka bir şey olmadı."

Temizlediği kadehi bırakarak iç çekti ve sinirle bana baktı.

"Alınma ama sen yalancı bir kızsın Mikyung. Bak seni seviyorum. Sen benim arkadaşımsın ve endişe duyuyorum. Dün o bulaştığın adam çok güçlü. Seni bitirir anladın mı?"

Kafamı sallayarak önümdeki ucuz biradan bir yudum aldım.

"Anladım ama ne istiyorsun?"

"Bana düzgünce anlatmanı istiyorum ya. Sadece bu."

Cidden neden bu kadar korkuyorlardı ki? Her şeyi önce Jimin'e ardından da Taeil'e olduğu gibi anlatmıştım. Mesajlaştığımızı bile söylemiştim. Jimin'i mesajları göstererek ikna etmiştim ama Taeil bir türlü ikna olmuyordu.

'Nerden bileceğim bir sahte hesap açıp kendinle yazışmadığını' demişti resmen. Acaba ben bunlara fazla mı yalan söylemiştim?

"Ya ister inan ister inanma Taeil. O adam tehlikeli falan değil. Hatta baya şapşal bir tipe benziyordu."

Bardağın dibinde kalan içkimi de yudumlayıp ayağa kalktım.

"Ben işime dönüyorum yakışıklı. Endişelenme. İhtiyacım asla olmadığı halde beni koruyorsunuz zaten."

Göz kırpıp işime döndüğümde kafasını sağa sola sallamış ve 'sen akıllanmazsın' diye mırıldanıp içki doldurmaya devam etmişti.

Jimin bu adamdan kendi de korkuyordu evet. Ama Taeil'in kendisi için korktuğunu asla düşünmüyordum. Sadece benim için endişe duyuyordu fakat bu çok gereksizdi.

Ben yıllarca kendimi çok iyi korumuştum. Yine korurdum. Üstelik tehlikeli bir durum olduğu falan da yoktu.

Elimdeki tepsiyle ordan oraya yürürken birinin kolumu tutması ile durdum. Kafamı çevirip baktığımda Namjoon olduğunu gördüm. Ben 'umarım karşılaşmayız' dememiş miydim? Gerçi ne bekliyorsam? Sanki umduğum her şey oluyormuş gibi...

"Merhaba Mikyung."

Cevap vermek yerine kısaca kafa sallayıp ilerlemeye devam ettim ama peşimden geliyordu.

"Nasılsın?"

Bıkkınlıkla nefes verip arkamı dönme gereği duymadan cevapladım.

"İyi."

Karşılığında küçük bir kıkırdama duymuştum.

"Bugün yine çok kibarsın."

Benimle neden uğraşıyordu ki? Jimin'in söylediğine göre fazlasıyla zengin bir iş adamının oğluydu. Öyle zengin ve soylu birinin benim gibi bir garsonla ancak tek bir işi olurdu. Onu da ancak rüyasında görürdü.

Ona tekrar cevap vermedim ve ilerlemeye devam ettim ancak peşimden gelmeyi asla bırakmıyordu. Benim sabrımın da bir sınırı vardı ve o sınıra ulaşmıştım.

Sinirle arkamı döndüm ve bağırmasam bile sinirli olduğum anlaşılacak şekilde konuştum.

"Beni takip etmeyi ve kafamda vızıldamayı derhal kesmezsen, daha önce de dediğim gibi seni içki yapacak ve insanlara içireceğim. Anladın mı beni?"

Yüzünden bir şaşkınlık geçtiğini görmüştüm ancak bu çok kısa sürmüştü. Kaşlarını havaya kaldırdı ve kollarını önünde birleştirerek bana bakmaya devam etti.

Masochist • Kim Namjoon ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin