°

143 16 2
                                    

Aklıma birden geldiği için yazdığım mini kuguma hoşgeldiniz kuzularııım!! Öyle pek bir şey beklemeyin, sadece bir haftada yazdım ಥ‿ಥ

Başlama tarihinizz :*

•••••

Yağmur misali akan gözyaşlarımı silecek halim bile yoktu. Canım çok yanıyordu. Tarif edilemez bir acıydı ve katlanamıyordum.

Öylesine sızlıyordu ki yüreğim, elimle tutup sıkmak ve acısını dindirmek istiyordum. Ama bunun imkansız olduğunu bilmek beni daha çok yıkıyordu.

Ben süslü hayalleri olmayan bir kızdım. Tek hayalim diğerlerinin ki gibi bir anneydi. Beni seven, koruyan, hatalarımda aşağılamak yerine doğrusunu öğreten bir anne.

Hataları olan bir kızdım ben. Henüz 19 yaşında ama hataları yaşını çokça geçmiş bir kız.

Kimse öğretmedi ki bana... Hataya yöneldiğimde 'bak bu yanlış, yapma' demedi kimse. Ben yaptım, 'niye yaptın' dediler.

Öğretilmemiş, bilmeyen biri olmadım hiç insanların gözünde. Ben onlar için hep kötü kız oldum.

Sigarayla başladı, içkiyle devam etti. Uyuşturucu batağına düşmeme ramak kala bir adam çıktı. Beni o bataktan kurtardı. Ama o da hayat kadını bataklığına sürükledi beni.

Yapmadım. Kimseyle birlikte olup para almadım. Çünkü ben sanıldığı gibi biri değildim.

Kendi hayatımı düzene sokmaya çalıştım. Cinsel ilişkileri bıraktım. Sigarayı da bıraktım. İçkiyi bırakamadım. Zaten bırakmakta istemedim.

Bir barda garson olarak çalışırken içkiyi bırakmış olmam da pek mümkün olmazdı zaten.

Her şey düzene girdi diye düşündüm. Anne sıfatını haketmeyen o kadın benimle uğraşmıyordu artık. Evden çıkma ve eve girme saatlerim hep aynı olduğundan anlamış olsa gerek bir işte çalıştığımı. Bir de eve giren paradan. Yoksa çenesi böyle kapanmazdı.

Düzenli bir maaşım vardı. Ondan hiç para istemedim ama eve de bir katkım olmadığından benden iyice nefret etmeye başlamıştı. Maaş almaya başladığımda evin bir takım ihtiyaçlarına katkıda bulunduğumdan bana bir şey söylemiyordu. İkimizde diğerimiz yokumuş gibi davranıyorduk.

Bugüne kadar öyleydi...

Gece saat üçe gelirken eve girdim ve girdiğim an saçıma yapışan elleri hissettim.

Hakaretleri hiç susmuyordu. Evin kirasını da ödememi istiyordu. Ev sahibi zam yapmış. Elektiriği ödüyordum. Doğalgazı da. Erzak alışverişini de ben yapıyordum.

O sadece su ve kira parası veriyorken şimdi kirayı da bana yaslamaya çalışmıştı. Ödemezsem de beni evden atacağını söylemişti.

Kendi parasını sevgilileriyle harcamaktan zevk alıyordu. Evet, sevgilileri. Birden fazla.

Saçımı çekmesi, bana vurması, fiziksel olarak uyguladığı hiçbir şiddet canımı yakmazken sözlü hakaretleri kalbimi her seferinde birkaç parçaya daha ayırıyordu.

Ona değer verdiğimden değil. Sorguluyordum yalnızca.

'Neden' diyordum. 'Neden benim de normal bir annem yok.'

En son tamam dediğimde evin kapısını çarpıp çıkmış, muhtemelen sevgililerinden birine gitmişti. Bense olduğum yere çökmüş ve hayatımı sorguluyordum, gözyaşlarımla birlikte.

Hiçbir şeye gücüm yoktu. Artık hıçkırmaya bile gücüm yoktu. Öylesine akan gözyaşlarımdan başka hiçbir hareket yoktu vücudumda.

Sonra her zaman olan şey oldu. Yaşlar gitmedi ama ona tezat kahkaham yankılandı küçük evde.

Deli gibi kahkaha atıyor ve uzun, bordo ojeli tırnaklarımı kollarımın her yanına batırıp kanamasını sağlıyordum. Kanlar aktıkça ojemle bir uyum sağlıyordu ve bu acayip hoşuma gidiyordu.

Hayır, deli değildim. Bir miktar mazoşist olabilirim ama asla deli değildim.

Tırnaklarım tatmin etmemeye başlıyordu. Daha fazlasını istiyordum. Ama yapamazdım. Bir süre kendime hakim olup o kadını bitirene kadar dinç ve sağlıklı kalmalıydım.

An itibarıyla aldığım karar kendime tek kişilik, uygun bütçeli ve mümkünse eşyalı bir ev bulup bu evden çıkıp gitmekti.

Bunun içinde önceden pek önemsemediğim o barda çalışmaya devam etmek zorundaydım.

Taktir edersiniz ki barda çalışıyorsan bedenine dikkat etmek zorundasın. Kimseyle birlikte olmasan da gözler hep üzerindedir ve...anlarsınız işte. Güzel olmak zorundasın.

Kafamı sağa sola salladım ve hala devam eden kahkahalarımla ayağa kalkarak banyoya girdim. Kıyafetlerimi çıkarma gereği duymadan suyun altına attığım bedenimden su yerine kırmızı sıvı akması sanki bütün hüznümü alıp götürüyordu.

Kıyafetlerimden zamanla kurtulup banyomu tamamladığımda bornoz ya da havlu kullanmadan kendimi tüm ıslaklığımla yatağa attım ve su damlalarının çarşafıma işlemesine izin verdim.

Üşüyordum evet ama bu beni rahatsız etmiyordu. Aksine iyi hissettiriyordu.

İyice uykunun bastırdığını hissettiğimde üzerimi giyinip ıslak yatağın içine girdim ve kendimi uzun sürecek uykunun kollarına bıraktım.

Yarın hergün olduğu gibi akşam dokuzda bara gidecektim ve gece üçte eve dönecektim.

Diliyordum ki bu, bu evde geçireceğim son haftam olsun.

Ben Mikyung, ruhumu ve bedenimi sonsuza dek özgür bırakacaktım...

*
*
*
*
*
Sevgilerimle <3

Masochist • Kim Namjoon ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin