🧷from y

64 13 3
                                    

Biliyor musun?

İki güzel lafına hala aptal gibi gülerken yakalıyorum bazen kendimi. Ben bu değildim Soobin. Canımı yakan şeye gülemezdim ben.

Nasıl bu hale getirdin beni, getirdiniz?

Seni ablamla tanıştırdığım günü unutuyor musun hiç? Ya da ben öyle sanmıştım. Sen zaten beni de ablam sayesinde tanımıştın değil mi?

Hala o eski aptallığım üzerimde. Bana beni ikna edecek tek kelime söyle, tek cümle kur. Yeniden yanına gelecek kadar aptal ayaklarım.

Yada senin deyiminle aşık.

Annem öldüğü zaman on dört yaşımdaydım. On dört yaşımdan önce senin tanıdığın yeonjun değildim işte. Çok arkadaşım vardı. Eğlenmeyi bilirdim. Gülümsemek hiç zor gelmezdi dudaklarıma. Ama en önemlisi soobin, sevilirdim.

Sevilirdim, birilerinin kendini kanıtlaması için oynadığı oyunlara meze olmadan.

Severlerdi beni.

Annem gidince, bu durum da ellerimden kayıp gitti. Sevilemeyecek insana dönüştüm.

Ta ki sana kadar.

Sen sevmiştin beni. En azından bunu gerçekten hissetirmiştin. Sen nasıl bu kadar iyi oynadın?

Bir çocuğun elindeki uçurtmasını parçalarlarsa, başka biri de onu küçük görmek için poşete ip bağlayıp eline verirse o çocuk gözlerdeki aşağılamayı göremez değil mi yeni uçurtmasının heyecanından.

Bu durumdu işte soobin yaşattığın.

Ama ben hep uçurtması parçalanan çocuk sanırdım kendimi.

Halbuki ben senin verdiğin ip takılı poşetmişim. Birinin mutluluğu için aşağılanan şey, benmişim.

Soobin, Ablama gerçekten aşık oldun mu?


LETTER OF GONEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin