🧷From S'

48 11 2
                                    

Özür dilerim Yeonjun!

Sana yaklaşma sebebim için o kadar pişmanım ki, pişmanlığın bu derece iğrenç hissettirdiğini yeni öğrendim.

Elimde olsa o güne gider arabanın önünden çekmen için gözlerinin içine bakmazdım. O arabanın altına koşardım. Nasıl bu kadar alçak olabildim bilmiyorum. Nasıl seni her anlamda görmezden gelebildim bilmiyorum.

Eğer sana bu kadar kötü geleceğimi bilseydim ablanı tanımak dahi istemezdim.

Her konuda sana yalan söyledim biliyorum ama senin onun sayesinde tanımadım yeonjun. Çok daha öncesinde sen zaten vardın benim için. Adını bilmesem dahi seni biliyordum ben. Lütfen, lütfen buna inan olur mu?

Yeonjun,

Her yerde o vardı. Derse girerken, dersten çıkarken, evime giderken, ağlarken, kantin sırasında, arkadaşımla konuşurken, gülerken, en sevdiğim şarkıyı dinlerken dahi o vardı. Ablan her yerdeydi. Zaman geçtikten sonra gözlerim onu arar oldu. Ablan benim için her yeri temsil eder olmuştu. Ben onu nasıl merkezime koydum yemin ederim bilmiyorum.

Aşk değildi eminim.

Nasıl eminsin diye sorma, bilme bunu. Ben bunu hak etmiyorum.

Ama onu sevdim. Tıpkı bağımlı birinin sigarayı sevmesi gibi. Hatta belki daha beteri uyuşturucu gibi. Ona giden yolları hiç umırsamadım. Yolda yok saydıklarımı görmedim. Onun istediği şeyleri sorgulamadan yaptım.

Ablan seni yok etmemi istedi. Ve ben bir an bile düşünmedim.

Ablan neden senin için böyle bir şey istedi sorgulamadım bile. Sadece onun istediği şeyleri yapmalı ve onu mutlı etmeliydim. O senin aksine kolayca mutlu olmazdı bilirsin.

Sahi neden istedi bunu Yeonjun?

Sonra seni ezmek için yanına geldim. Görmedin yeonjun.

Bana hep baktın ama asla görmedin. O araba olmasaydı görmemeye devam edecektin. Eğer sen olmasaydın ben ölecektim. Eğer sen gelmeseydin ben ordan çekilmeyecektim.

Çünkü ablan, o bizi izliyordu yeonjun. Ve ben onu mutlu edebilecek bir fırsatı geri çeviremezdim.

Aptalmışım değil mi?

Asıl aptallığım senin hiçbir şeyi anlamadığını sanmamdı. Halbuki daha beni o önüne atladığım arabanın önünden çekerken dahi amacımı biliyordun.

Seni öldürecek kişiyi ölümden kurtardın. Gerçekten tek aptal ben miyim yeonjun?

Yoksa ablan gerçekten haklı mıydı?

26 Ekim

"Saçmalıyorsun artık Soobin. Kim için kime zarar vereceksin. O kız seni kullanıyor farkında değil misin?"

Soobin havaya bir nefes daha salarak arkadaşını dinledi. Anlamıyordu kimse onu. O kız diye bahsettikleri kadın bir anda her şeyi olmuştu. Ne olursa olsun onu kazanmalıydı. Bunu anlamak da en az anlatmak kadar zor olmalıydı ki arkadaşları bu kadar zorlanıyordu.

"Onun için değer."

"Ne demek değer Soobin. Sınıyor musun sen beni. Yeonjun onun kardeşi. Venessa sana kardeşimi tavla dedi resmen. Beni istiyorsan kardeşimle sevgili ol dedi. Bunu neden asla sorgulamıyorsun. Soobin senin gözün kör olmuş. Sen bunun farkında bile değilsin."

Soobin gözlerini bahçede gezdirirken. Okuldan çıkan Yeonjun'u gördü. Üzerine giydiği krem gömleği, açık kot mavisi pantolonu, kahverengi botları ve boynuna astığı çantasıyla ben sanat bölümünün gözdesiyim diye bağırıyordu.

Soobin onun gideceği yolları ezbere biliyordu. Onunla konuşmak için o kadar çırpınmıştı ki. Yeonjun ise bu çırpınışlara o kadar güzel kayıtsız kalmıştı ki. İlerdeki banklarda oturan sevdiği kadınla göz göze geldi. Bakışlarıyla meydan okuyordu resmen.

Soobin hızla yeonjuna doğru yürüdü. Onun gözlerinin içine baka baka yolun ortasında durdu. Yeonjun başta anlamsızca baktıktan sonra gözlerini devirip yoluna devam etti. Arkasından gelen araba sesiyle soobin arkasına baktı. Siyah bir araba üstüne doğru korna çalarak geliyordu. Soobin Venessaya baktı. Gözlerindeki aşağılayan ifadeye dayanamadı ve gözlerini kapattı. Oradan hareket edemezdi.

Ederse venessa ellerinden kayacaktı.

Arabanın sesi gittikçe kulak acıtan hal alıyordu. Yere süratle sürünen lastikler Soobinin atamadığı çığlıkları atıyordu.

Soobin bekledi. Venessanın bağırmasını, oradan çekil demesini bekledi.

Omzundan çekilmesiyle geriye sendeledi ve yere düştü soobin. Neredeyse canını alacak olan araba tam yanından dalga geçer gibi geçti ve gitti.

"Aptal mısın sen? Arabanın önüne atlamakta neyin nesi?"

Sırtında hissetiği ve arkadan saran kollarını gördüğü bedene dönme ihtiyacı duymadı. Çünkü biliyordu.

Choi yeonjun, defalarca tekrar edeceği kurtarma eyleminin ilkini o gün gerçekleştirmişti.


LETTER OF GONEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin