Bardak

47 2 12
                                    

Bir hastam vefat etmiş. Elbet geç öğreniyorum. Aşağıda ne yaşandı, ne oldu hiç bir fikrim yok. Yorgunum, bir o kadar da uykulu. Ancak elden ne gelir? Yukarı çıkıyorum. Hastama bakmam gerek. Odanın girişine yaklaştığımda, o klasik ağlayışı duyuyorum. Keşke muhattap olmak zorunda kalmasam. Keşke başka biri onlarla konuşsa.

İçe giriyor, cesede bakıyorum. Ölüm saatini, diğer detayları öğreniyorum. Herkes, teker teker gidiyor. Ruhu bedenini terk etmiş cesedin başında kalıyorum. Sağ elimi, kalbimin üzerine koyuyorum. Başımı göğe dikeltiyor, ölü için öteki alemde güzel bir hayat diliyorum. Gözlerimi, içeri giren adamın omzuma dokunuşu ile açıyorum.
Elinde bir zarf var. Özür mektubuna benziyor. Bir hastaya yollanmış.

Erwin Smith'e.

Mektubu açıyorum, içerisini okuduktan sonra odayı terk ediyorum. Kalbim sıkışıyor. Ruhum bomboş. Hatta eminim ki, birazdan kusacağım.

Erwin

Süt, kahve, çay ve gevrek kokuyor oda. Dava dosyası dizlerinde, avuçlarında kızının saçları. Erwin doğruldu. Kızı üzerinde uyuya kalmıştı. Sessizce onu yatırdı, kendisi yataktan kalkarak hazırlanmaya başladı. Nedensizce gülümseyerek radyosuna baktı. Dışarıdaki yağmuru izledi bir müddet. Toparlandı, kapı açılıncaya dek elbet.
Levi birkaç cümleden sonra mektubu ona ulaştırdı.

"An itibari ile tecavüz, sözlü-fiziksel taciz, dolandırıcılıktan ve diğer bir dolu suç sebebi ile mahkeme karşısına çıkmak üzere olan Erwin Smith'in vefatı dolayısı ile mal ve mülkünün tamamı Diana Smith'e devredilmiştir."

"Çok komik bir şakaymış, haydi kim yaptıysa ortaya çıksın."

Sarışın göz devirdi.

"Erwin. Şaka değil. Kayıtlara göre ölü olduğun ve kızınında yetim olduğu göz önüne alınırsa durum bu. Kalk ve toparlan. Adamların kapıda. Adliye için. Kayıtlar çoktan düzeltilmeye başlandı. Şu anda yaşadığını ispatlamaya çalışıyorlar. Yerinde olsaydım daha çok yatmazdım. Ufaklığı da bana bırak. Eve gidecektim zaten."

...

"Mahkeme sona ermiştir. Davacı Erwin Smith'in yaşayışı aynı zamanda suçları ispatlayacak derecede kanıta sahip olduğu göz önüne alınarak karar verilmiştir. Mal ve mülkleri geri iade edilmiş, velayet ise babaya verilmiştir."

Duymayı çok uzun zamandır beklediği cümleleri duyduğunda, Erwin'in gözleri doldu. Saygısını belirtmek adına başını eğerek selam verdi. Sıra ile salonu terk ettikten sonra telefonunu çıkardı. Levi'ı son çağrıları arasından bulup arama tuşuna bastı. Telefon iki çalıştan sonra açıldı.

"Neredesin?"

"Evdeyim. Ne oldu?"

"Hazırlan."

"Neden, ne oldu söylesene?!"

"Boşandık."

Karşı taraf bir süre sessiz kaldı. Birkaç hızlı adım ve çarşaf sesinden sonra adresi tarif etti.

•Levi•

Levi sessiz ancak bir o kadar çılgın bir hışımla ayağa kalktı. Mutluydu ancak bu her şey bitti demek değildi. Ortada kalmış bir çocuk söz konusuydu. Ayrılma sebeplerini bile söylemediği için suçluluk duygusuyla dolup taşıyordu. Küçük kızı uyandırmış, yanağına ufak bir buse kondurmuştu.

"Güzellik baban geliyor, hazırlanalım mı? Güzel bir yemeğe çıkarız."

•Erwin•

Avuçlarımda küller yanıyor delirmişçesine gezinen okyanusun ortasında. Göğsüm yanıyor. Alev alev param parçayım. Çılgınca kayaları döven dalgalar kırbaçlıyor bedenimi amansızca. Ah sevgilim neden böyle bomboş topraktan yapılma bir in ile bırakıyorsun beni ve fani bedenimi? Hiç mi sevilmedin? Vücudumu enfekte eden aşkın yayılıyor bedenime parça parça.
Konuşmak daha çok acı veriyor bilmiyor musun?

Erwin saçlarını düzelterek saatine baktı. Levi hala geri dönmemişti. Tanrı aşkına tuvalette ne yapılabilirdi on beş dakika boyunca? Zaten sinirden köpürmüştü. Kızını çocuklar için oynama alanına bıraktığı için kafası rahattı. Elbette onu kontrol etmeyi ihmal etmiyordu. Ancak sabrı da bir yere kadardı.

Ayağa kalktı. Tuvaletin olduğu koridora doğru yol aldı. Bir süre sonra sola dönerek erkekler tuvaletine girdi.

"Levi?"

Hiç bir yerden ses gelmedi. Tek kaşını kaldırdı. Kabinlerin kapılarını sırayla itmeye başladı. Son kabin hariç hepsi doluydu. Kapıyı tıklatarak tekrar seslendi.

"Levi, orada mısın?"

Birkaç homurdanma sesi duyuldu.

"Kapa çeneni Erwin."

Saniyeler sonra siyah saçlı adam kabinden çıktı. Kravatı gevşek, bir iki düğmesi açık hafiftende dağılmış duruyordu. Sarışının karşısında dikilmesini beklemediğinden hızla çıkmak için hareket ettiğinde adama çarptı.

"Le-" Erwin'in cümlesi şaşkınlığı ile yarıda kesildi. Tek kaşını kaldırdı. Sırıtarak adama baktı.

"Beyinsiz. Düşündüğün gibi değil. Kabız oldum. Ve tuvaletler sıcak."

Levi'ın cümlesi bittiği anda adam kahkaha atmaya başladı.

Birkaç dakika sonra masalarına dönmüş yemeklerini yerken mahkeme sürecini konuşmaya başlamışlardı. Giselle yanlarında sessizce oturuyor, olanları dinliyordu. Psikiyatristi ile olan randevuları günden güne iyi sonuçlar veriyordu. Her şey hemen hemen normale dönmüştü. Babası da iyiydi. İşi konusunda da terfi almıştı. Kendi savunmasını kendisi yapan bir avukat pek sık görülemiyordu şu dönemde.

"Her şey, bitti mi?"

Siyah saçlı adam aklındaki soruyu dolandırmadan sordu.

"Evet, bitti."

Cevap karşısında şaşırmamıştı. Ayağa kalktı. Cüzdanını açtı.

"Levi? Ne yapıyorsun sen?"

Adam tek kaşını kaldırdı. "Her şey bitti dedik, yanlış mıyım?"

Sarışın adam kızına baktı. Bir an sonra tuvaleti işaret etti. Levi umursamayınca elinin içerisi ile masaya vurdu.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen Erwin? Yine saçmalamaya başladın. Şöyle havalı havalı atarlanmaya başlamalar?"

Gözünü devirdi. Giselle olayı anladığı için tek kelime daha etmeden oyun alanına ilerledi.

"Asıl sen ne yapıyorsun? Ne o öyle cüzdanını çıkarıp ödemeye çalışmalar?"

"Ne ne yapıyorum be? Her şey bitti daha fazla konuşmamıza gerek yok demedin mi sen bana?"

Erwin sandalyeye çöktü. Birkaç saniye Levi'a baktı.

"Dava ile ilgili herşey bitti ancak sen istiyorsan diğer şeylerde biter. Hiç sorun değil. Birkaç aya görüşeceğiz zaten."

Kollarını bağdaştırdı. Siyah saçlı adama bakarken duygusuzdu.

"Anlaşıldı."

Adam yerine oturdu. Birkaç dakika camdan dışarı baktıktan sonra ayağa kalktı. Ceketini sandalyeye astı ve tuvalete doğru yol aldı.

•Levi•

Siyah saçlı adam kol düğmelerini açtı. Gömleğin kollarını yukarı doğru katlarken derin bir nefes aldı. Kendine gelmesine gerektiğini biliyordu. Yüzünü yıkadı. Adım seslerini duyduğunda makineden peçete alıyordu. Arkasını döndüğünde gördüğü ilk şey burnunun dibinde olan sarışındı. Elleri ile göğsünü itmeye çalıştı. Adam ellerini tuttuğu gibi boynuna doladı. Kolunu beline sardı. Dudakları kavuştuğunda sonsuz kederi bedenlerinde ağırlamaya başlamışlardı.

İlk geri çekilen Levi idi. Arkasını dönüp hiç bir şey olmamış gibi ellerini kurulamak için makinenin yanına gittiğinde titriyordu.

"Tekrar söylüyorum. Sen bitti demeden bitmeyecek."

Arkasını tekrar döndüğünde sarışın, hayalet gibi kayboluvermişti.

Heyeyeyeyeyeyyeyeyeyeeyyeey <33333
Geri geldiim!

Let's Try It Again. (𝐸𝑟𝑢𝑟𝑖)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin