Monitör

138 12 58
                                    

"Erwin!"

Levi koşarak sarışının yanına geldi.
"Levi!! Seni çok özledim."
Sarışın adam onu kucağına alıp döndürdü.

Aynı bölümdelerdi, bu onu mutlu eden tek şeydi sanırım. Erwin kıkırdayıp sevgilisinin dudaklarına bir öpücük bıraktı. Henüz gençlerdi. Meslek kısmına yeni giriş yapmışlardı. Erwin Levi'a kıyasla daha serbest bir adamdı. Çift anadal yapmasına rağmen eşine vakit ayırabiliyordu. Tıp okuyordu, ülkenin en iyi immünologlarındam biri olmak istiyordu. Olabilirdide. Üniversitede üçüncü yılıydı. Erwin gerçekten çok zeki bir çocuktu. Çoğu hocası onun kavrama hızına şaşırıyor, hafızasına hayretlerle bakıyordu. Bir kez söylediği bir ismi bile unutmuyordu. Levi'ında ondan geri kalır hiç bir şeyi yoktu. Sadece sinirliydi, soğuktu, katıydı. Ancak elleri o kadar güçlüydü ki, o büyülü parmaklarıyla dikiş atışını izlemek çok eğlenceliydi. İkisi bir araya gelse neler neler olurdu kim bilir. Öğretmenler Levi'a yaz boyu özel eğitim verip sınıf atlatma kararı vermişlerdi.
Daha doğrusu bir tanesi vermişti. Levi hetçekten iyi bir cerrah olacaktı.

Erwin ağzındaki şeker kağıdını cebinden  bir mendil çıkarıp içine tükürdü, mendilide çöpe attı.
"Yine mi şeker kağıdı?"
Levi adeta dağılmış görünüyordu, neden bilmiyordu. Çok yoruluyor olmalıydı. Erwin sevgilisi ile gurur duyuyordu.
"Öpüşürken ağzım güzel koksun diye Allah Allah."
Erwin sırıtınca Levi parmak ucuna kalkıp kollarını sarışının boynuna bağladı. Onu aşağı çekip dudaklarına sert bir öpücük kondurdu. Öpücük kısa sürede alevlendi, Erwin Levi'ın dudaklarını aralayıp dillerini buluşturduğunda Levi'ı kucağına alıp yanlarındaki masasaya oturtup öpüşmeyi devam ettirdi. Levi'ın sertleşen erkekliği Erwin'in bacağına sürtünüyordu. Erwin Levi'ın dudaklarının içine inlediğinde kapı açıldı.

"Vay vay vay, Erwin Smith üniversite sınıfında birilerini beceriyor. Diana sana yetmedi mi?"

Erwin öfkeyle Nile'e döndü. Levi'ın bedeninden beklenen üzere uzaklaşmadan onunla beraber döndü.

"Becereceğimi söylediğimi hatırlamıyorum. Diana da onu becerdiğim hakkındaki uydurma hikayeleri anlatmaya devam edebilir. Çok umurumda değil."

Erwin Levi'ı masadan indirip elini tuttu, parmaklarını parmaklarına kenetleyip odadan çıkacakken Nile onun kolunu tutunca Erwin durdu. Soğuk bir sırıtışla ona baktı. Nile olayı güç gösterisi haline getirmişti bile.

Levi'ın dudaklarını öperek elleriyle siyah saçlının bedenini okşamaya başladı. Elini erkekliğinden boynuna götürdüğünde Levi onu öldürmek için en kısa yoldan planları düşünmeye başlamıştı bile.

Tekrar kapı açıldı, bu sefer içeri Diana girdi. Erwin'i kendine çekip öpmeyi denedi. Erwin direndi. Levi Nile'in kasıklarına tekme atıp arkasındaki masanın üstüne sıçradığında Diana'nın tokat sesi duyuldu.

"BENİM GİBİ BİR HANIMEFENDİ BİLE SANA KENDİNİ AÇIYOR VE REDDEDİYORSUN? ALÇAK PİÇ."

Erwin sırıtarak Levi'a elini uzattı. Siyah saçlı adam onun kucağına çıktı. Sessizdi.
Erwin Diana'nın gözlerinin içine baka baka Levi'ın dudaklarını öptü.

"Sana onlarca kez senden hoşlanmadığımı belirttim. Şimdi izninle, gidiyorum."

Erwin kucağındaki adam ile beraber sınıftan çıktı.

Levi•

"ERWIN!"

Levi koşarak kalp masajına başlamak üzere Erwin'in hayati verilerini kontrol ederken hemşireleri çağırdı. Ona defibrilatörü getirmeleri gerekiyordu. Erwin ölürse ne yapacaktı?
Levi ellerini Erwin'in göğsüne uzattı, bir tuhaflık vardı. Ölüm dışında. Levi monitörün bağlı olması gereken kablolara baktı. Erwin'in göğsüne bağlanmış olması gereken kablolar yerdeydi. EKG cihazıyla uyumlu olanlarda. Bu neydi şimdi?
Levi kabloları tekrar bağlayıp monitörü sıfırladı. Erwin'in kalp atışı stabil, tansiyonu/kan basıncı da gayet normaldi.
Levi kenara çöküp gözyaşlarını serbest bıraktı. Onu az daha öldürecekti.
Hange içeri girdiğinde ağlayan Levi'ı gördüğünde herkesi kovdu.

"Sus, soru sorma bana. Sadece kamera kayıtlarına bak. Erwin'in göğsündeki kablolar geldiğimde çıkmıştı. Biri tarafından çıkarıldı. Kalp masajı yapacaktın. ERWIN'I ÖLDÜRECEKTİM!!!! KALBİ ATAN BİRİNE KALP MASAJI YAPIP ONU ÖLDÜRECEKTİM!!!!!!!!"

Levi başını dizlerine gömüp ağlamaya devam etti. Hange ona soru sormadı, adama kucak açtı, sarıldı. Bu kadardı o an, sadece bir kucaklamaya izin verecek kadar. Levi Hange'den önce odadan çıkıp güvenliğe yürüdü. Son bir saatin kayıtlarına bakarken gördü olanı. Diana Erwin'in göğsündeki kabloları sökmüş, bir yerlere atmıştı. Adam öfkeyle polisi aradı, ne yapacağını bilmiyordu. Bu düpe düz katillikti. Bilinçli yaptığıda belliydi, hiç kimse bunu yapıp yaptığı kişiye el sallamazdı ya da bilerek hemşireleri çağırıp odadan ayrılmazdı. Levi odaya geri dönüp sakin bir şekilde Erwin'i kontrol etti. Erwin'in bilinci açılmıştı.

"Merhaba, hatırlıyor musun bilemem ama ben Levi Ackerman. Bir kaza geçirdin, kızın gayet sağlıklı ve iyi morlukların toparlanınca onu görmene izin vereceğiz. Görünümün onu korkutmasın. Bu arada ne kadar sürede normale döner bilemem ama bir dakika, konuşamıyorsun değil mi?"

Erwin maviliklerini aralayıp ona baktı. Konuşuyordu, sesi güçsüz bir fısıltıdan ibaret olsada.

"Levi? Gerçekten..." Erwin derin bir nefes aldı. "Sen misin? Sensin değil mi? Sevgilim?"

Levi onun elini tuttu.

"Ja ich bin es."

Erwin güçsüzce ondan uzaklaştı. Levi sevdiği adamı böyle, ondan kaçarken görünce şoka uğrasada Erwin haklıydı. Levi onu terk etmişti. Erwin ondan olabildiğince uzaklaşıp öylece yatmaya devam etti.

"Tamam, ben gideyim o halde? Sende dinlen, yarın kızını görürsün."

"Tamam. Diana geldi mi?"
Erwin korkuyla Levi'a baktı.
"Evet, burada."
Erwin derin bir nefes aldı.
"Yalvarırım, uzak tut onu kızımdan. Sana yalvarıyorum Levi."
Levi'ın aklına Diana'nın kızıyla olduğu gelince koşarak kızı almaya çıktı.

•Erwin•

Levi'ı öpmek istiyordu, karşısında elini tutan sıcak bedenin yanında uyumak istiyordu. Boynu acıyordu. Hemde çok. Daha büyük sorunlarıda vardı elbet. Diana gibi. Erwin gözlerini kapattı. Dinlenmek istiyordu. Levi'ın ağlayışı onun canını yakıyordu. Güçsüzce adını fısıldasada, genç adam onu duymadı. Elini uzattı, başına elleyemedi. Eli yetişmedi. Erwin sinirden ağlamak üzereydi. Ona dokunamıyordu, tanrı aşkına!
Bir süre gözlerini kapattı, açtığında Levi karşısındaydı.
Ona sıcak davranamazdı, biliyordu. Yeniden terk edilirse yıkılırdı ki terkde edilecekti. Beş kuruş parası yoktu. Kızının ayağındaki ayakkabıyı bir ay boyu inşaatlarda amelelik yaparak almıştı. Sırf üşüyor diye. Erwin kızıyla gurur duyuyordu. Örnek bir öğrenciydi.
Erwin Levi'ı gerçekten öpmek istediğini fark etti. Dudaklarına yapışıp ruhu iyileşene kadar onların üzerinde hak sağlamayı arzuluyordu. Tanrım Erwin ne de şanssızdı. Bir o kadarda aptaldı. Ne halt yemeye aşık oldu? Erwin Levi odadan koşarak çıkarken yatağa gömüldü. Ayağa kalkamadı, aşağıya baktığında gördü. Bacağı alçıdaydı.
Erwin sessizce küfredip eline eşyalarının arasında bulunan telefonuna uzattı. Şarjı yoktu. Erwin öfkeyle telefonu bıraktı. Acaba kaç gündür bu haldeydi?
Hemşireyi çağırmak için butona uzandı. Birilerini beklerken uzandı, başını geri yasladı.

•Levi•
Mike'ın odasına, kızı bıraktığı yere koştu.
Kız kanlar içinde ayakta, karşısında Diana varken dikiliyordu. Elindeki silahı kullanmayı bilmediği belliydi. Gözlerinde sadece dehşet vardı. Levi içeri yürüdü. Yere çömelip eğildi. Kız silahı Levi'ın alnına dayadı.

"Babam nerede?"
Levi ona gülümsedi.
"Baban uyandı, hadi onu görmeye gidelim ama önce bana silahı ver ufaklığım."
Kız yavaşça başını salladı. Birkaç saniye sonra bir silah sesi duyuldu.

"Hadi, babamı görmeye gidelim."
Kız odadan tek başına çıktı. Üstündeki kan ile beraber babasının olduğu odayı aramaya başladı. Silah hala elindeydi.
Hemşireler silah sesine yöneldiler. Yerdeki kan havuzunda yüzen bedene bakıp öylece kala kaldılar...

O, vuruldu...

ŞSPCĞGŞRŞFĞWŞŞCEĞDEĞE HİKAYEYİ HEP BÖYLE BİTİRMEK ÇOK ZEVKLİYMİŞ YAW. KENDİMİ ÇOK ŞEREFSİZMİŞ GİBİ HİSSEDİYORUM. FŞVŞGŞBÇFÇŞŞFŞFŞ.

Let's Try It Again. (𝐸𝑟𝑢𝑟𝑖)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin