- Sadece değerli eşyalar dedim!
- Onun manevi değeri var!
- Hadi ama koltuğun ne kadar manevi değeri olabilir?Ezio ve Sophia arabaya koyulacak eşyalar hakkında kavga ediyorlardı. Ben ise çevreyi gezinip davetsiz misafir var mı diye kolaçan ediyordum.
Çatıların üzerlerinden Atlıyarak gelen bir adam gördüm. Hemen saklanıp kılıcıma elimi götürdüm. Adam yaklaştı... yaklaştı... tam üstüne atlayacaktım ki adamın da bir suikastçi olduğunu farkettim.
- Hey yolcu nereye gidiyorsun?
- Ezioyla konuşmalıyım.
- Bana söylersen iletirim.
- Sen kimsin?
- Edward Kenway şuan onun en yakınıyım.
- Sen şu Edwardsın
- Hangi Edward, ses tonunu taklit ederek.
- Babası tapınakçı olan
- Babamı ben seçmedim...
- Neyse geçmeme izin ver
- Bana söyle şu anda konuşabilecek durumda değil.
- Peki diyip elime bir not uzattı. Sonra bileğimden ve sırtımdan tutup sarıldı. Arapça bir şey söyledi, sanırım sonra görüşürüz türünden bir şey.Geri döndüğümde her şey hazırdı gitmeye, (kaçmaya) hazırdık. Ezio herkezi ayrı at arabasına yerleştirdi. Notu verdim bir açıklama bekliyordum ama hiçbir şey söylemedi. Yola koyulduk herkes sessiz, durgundu. Uykusuzluktan çok kaçmak onları bu hale getirmişti. Konvoyu korumaya yönelik düzene girmiştik. Ezio en önde bende en arkadaydım. İlerden bir ses geldi.
- Yolculuk İstanbul'aUzun bir yoldan sonra İstanbul'a vardık, İki ayrı ev tuttuk, Türkçe öğrendik, İş bulduk, Evlendik...
SON...
Arkadaşlar hikayeyi okuyan, beğenen, yorum yapan ve destekleyen herkese teşekkürler sizin sayenizde o kadar şey kazandım ki hepinizi öpüyorum Sağlıcakla kalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[TR] Assasins Creed Unity
Adventure2 kafadarın ( Ezio-Edward) birlikte nasıl tapınakçıları çökertiğini yolda karşılaştığı 2 güzel bayanla anılarını içeren tatlı yazarımız tarafından yazılar aksyon macera romantizmle karmanlanmış roman