- Bu çalılar kaşındırıyor, diye sesli isyan ettim yanımda kimse varmışcasına.
Burada tüccarlar toplanır, yemek yer, uyur..... Yani her zaman burda bulabilirsin demişti yol tarifi sorduğum yaşlı dede. Usulca çalıdan çıktım ve sürünerek tezgahın arkasına geçtim. Kalın bir ses :
- Şşşşş delikanlı senin mi bu tezgah
- Eeeeevet efendim, diye pazar Ağzına büründüm.
- 1 kap üzüm ver
Ne üzüm mü lan kalbime inme iniyordu yakalanacam diye.
- Buyrun yine bekleriz dedim, ve yana doğru Yavaşça kaçtım.
Adamın arkamdan 'eeee parası' dediğini duyabiliyordum. Tüccarların bazıları bir Ateş'in etrafında oturmuş sohbet ediyordu usülce yaklaşıp Yanlarına oturdum. Biraz sohbetten sonra asıl konuya geçtim ve bizim adamın isminin Cortez olduğunu öğrendim. Bunu söyleyen adam dikkatimi çekmişti kısa boyluydu ama kaslı bir Yapıya sahipti. Adamın kaldığı çadırı Öğrendikten sonra kalkıp diğer tarafa doğru yürümeye başladım görünürden kaybolduktan sonra diğer taraftan çadıra ulaşıp içeri girdim.
Gerçekten korkutucu iç mimara sahipti. Dışarıdan sesler duyunca hemen masadan bir örtü alıp bir köşeye sindim örtüyüde üstüme kapattım. İçeri girdiklerinde, girdiklerinde diyorum çünkü ayak seslerinden Anladığım gibi 2 kişilerdi. Örtünün ucundan azıcık açtım. Az önce Konuştuğum kısa boylu adam oradaydı masanın üstünden hançeri aldı ve o anda şok oldum adamın parmağında Yüzük vardı hani şu tapınakçıların kullandığından. Cortez diye bağırdı İtalyan aksanıyla. Başka bir adam yaklaştı bu Cortez olmalıydı. Tam çıkmak için doğru anı beklerden. Kısa boylu adam hançeri çıkartıp Corteze sapladı.
O gittikten sonra hemen ordan çıkıp yola koyuldum. Kafam çok karışmıştı Aklımda çok seneryo vardı.
Bu Dünya'dan bir pisliği temizleyemediğime mi üzülsem yoksa Kötüde olsa bir insanı öldürmediğime mi sevinsem...
>>>>>>>>>>>><><<<<<<<<<<<<<
Ezio diye bağırdım eve gelir gelmez. Odalar girdim ama evde hiç kimse yoktu. Yoksa onlara bir şey mı yapmışlar? Tam Kafayı yemek üzereydim ki. Kapının sesini duydum. Elime vazoyu alıp kapıdan sert bir hamleyle çıktım ve eve giren adamı boynundan tutum.
- Ezio!! sensin
- Başka birini mi bekliyordun?
- Sana anlatacak çok şeyim var, diyip dışarı çıktık. Olayları tek tek anlattım. Ezio' nun surat ifadesi nasıl değişti görmeniz lazım ama tersine gülümsüyordu. Anlatacaklarım bittiğinde. Ezio:
- Aferim lan farketmeden asıl adamımızı bulmuşsun.
- Nasıl yani
- Senin görevin tüccarı öldürmekti ve bunu başardın. Şimdi ki Görevimiz diğeri adam'ı öldürmeden almak.
- Biz derken İkimiz birlikte mi yapacaz?
- Hayır göreceksin. Diyip yine şu Kartal'ının ayağına birşey bağladı. Yeniden yola çıktık.
<<<<<<<<<<<<<><>>>>>>>>>>>>
Sanki aksiyon müziği çalıyordu. Birlikte Kapıdan girdik. Ezio elinin altından ateş edip korumalardan birini indirdi. Bende hemen diğeri koştum. Adamın kılıcını elime alıp sırtına bıçağımı sapladım. Artık benimde kılıcım vardı ama bu yetmezdi. Hemen ortalarına atlayıp kendimi Saçma sapan bir pozisyonda bıraktım. Biri Sağdan biri soldan vuruyordu. Birinin kılıcını havada yakaladım ve adama tekme attım. Artık 2 tane kılıcım vardı. Ama fark etmediğim anda gelen Kılıç darbesi
sanki yavaşlamıştı zaman Üstüme doğru yavaş yavaş geliyordu. Tam Öldüm derken başka bir kılıç adamı engelledi. Adamın suratını göremedim ama Suikastçi kıyafeti giyiyordu. Bu adamda kimdi? Ortaya sıkışmıştık. Ezio Güldü kılıcını kılına soktu. Benım adım Ezio Auditore da Frienze diye bağırdı
Sağ elini havaya kaldırdı Yumruğunu sıktı.
Fotoğrafta ortadayız :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[TR] Assasins Creed Unity
Adventure2 kafadarın ( Ezio-Edward) birlikte nasıl tapınakçıları çökertiğini yolda karşılaştığı 2 güzel bayanla anılarını içeren tatlı yazarımız tarafından yazılar aksyon macera romantizmle karmanlanmış roman