Evet artık treni gezmeye çıkabilirdim. Trenin arkasında küçük bir Cafe vardı. Oturdum ve bir kahve istedim. Kahvemi yudumlarken çevreye bakıyorum. Sırtımda hissettiğim elle irkildim ve arkamı döndüm.
Bu olabilir miydi? Cidden o muydu? Benim çocukluk arkadaşım, can yoldaşım Ezio muydu bu?
- Ez...
Ben Ezio diyemeden sarılmıştı az kalsın boğuluyordum. Az kalsın ağlayacaktım diyecektim ki zaten ağlamıştım. İki tane koca adam trenin ortasında ağlıyor, ne gülünç değil mi?
Hikayemizi anlatıyım da meraklanmayın. Ezioyu kendimi bildim bileli tanırım küçüktük ama ne işler yapmıştık. Çatılarım üstünde oradan oraya zıplayıp, mahallede ki manavlardan meyveler çalardık. Sonra büyüdük bana babamın intikamı dedi ve gitti... Hemde haber bile vermeden evlerine geldiğimde ev bomboştu. Annesi Ezio doğarken ölmüş, babasıyla yaşıyordu. Kendimi toplayıp en kızgın yüzümle,
- Ama sen gitmiştin, diyebildim sadece
- Gittim ama başaramadım o alçaklar hala dışarıda hala ellerini kollarını sallaya sallaya geziyorlar ve bu beni çıldırtıyor.
- Peki kim bu adamlar?
- Tapınakçılar
- Kim bu Tapınakçılar?
- Bak Edward ben artık bir süikastçiyim. Bizim amacımız tapınakçıları durdurmak, onların amacı ise dünyayı ele geçirip insanların beyinleri yıkamak ve onların cehenneme gitmesini sağlamak.
Duyduklarım üst üste geliyordu ve beni ciddi anlamda yoruyordu. Bana kahve getiren ve hiç garsona benzemeyen adam (kıyafetleri) bize doğru yaklaştı. Boş kahve fincanını alırken adamın yüzüğünden yansıyan güneş ışığı gözümü kör edecekti resmen, yüzükte boynuzlu tek gözlü bir yaratık vardı. Ezio'da benim baktığım yere baktı ve yüzüğü görür görmez. Masadaki bezi adamın suratına fırlattı, ve bir saniyelik hareketle önce sandalyeye sonra masaya basarak adamın üstüne zıpladı. Yere yığılan adam can havliyle bağırdı. Ama Ezio nereden çıktığını anlamadığım bir bıçağı adamın boynuna sapladı.
Adamı kaldırıp boş dolabın birine tıkadıktan sonra bir cevap bekledim Ezio'dan,
- Neydi bu olaylar bu adam kimdi Ezio?
- Tapınakçılar bulmuşlar beni Allah Kahretsin! diğerek yerdeki teneke kutuya tekme attı. Ve ağzından şu kelimeler döküldü,
- Artık seni de öldürecekler!
- Hayır Hayır böyle birşey olmayacak polise gidelim hemen
- Ha ha Haha polis mi onların heryerden tanıdıkları var, Yönetim onlarda! Ama bana katılırsan davamıza ortak olursan bunu birlikte bozabiliriz.
Birden sallandık ve tren frenin o acı sesi geldi. Ezio:
- Çabuk gidelim bu trenden.
- Kafamla onayladım ve harekete geçtik
Fransız dostumuz Archer'ı gördük. Onu takip edip bir trene bindik. Artık bende bir süikastçi olmuştum. Artık bende o pislik heriflere günlerini gösterecektim.
Hoşunuza gittiyse beğenmeyi unutmayın. Hatalarımı yorum olarak söylerseniz sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[TR] Assasins Creed Unity
Adventure2 kafadarın ( Ezio-Edward) birlikte nasıl tapınakçıları çökertiğini yolda karşılaştığı 2 güzel bayanla anılarını içeren tatlı yazarımız tarafından yazılar aksyon macera romantizmle karmanlanmış roman