17

186 20 0
                                    

"Şuna baksana." Gülerek tepkimi izledi elindeki dergiyi uzatırken. İlgisini çeken şeyleri ilk önce bana, bazen sadece bana göstermesine bayılıyordum.

"Alayım sana bir tane," dediğimde kıkırdamasına güldüm. İçinde yatan canavara bizzat şahit olmasaydım bu kadar çocuksu görünmesine gözüm kapalı inanırdım.

"Komik olma, Jungkook. Ben bunu giyer miyim?" Dergiyi tekrar kucağına çekip sayfalarını çevirmeye devam etti.

Geniş yatağının üzerinde zayıflığından olacak minicik görünüyordu. Giydiği kıyafetlerin onun üzerinde akıp gidecek kadar büyük durmasından da kaynaklı olabilirdi. Öyle ya da böyle onu koruyacak birisi olmazsa sürüden ayrılan ceylan misali kapılacak gibi duruyordu. Her şeyimi ortaya koyup gücümün yettiği kadarıyla, ne pahasına olursa olsun onu koruyacağımı biliyordum. Ama aynı zamanda korunmaya ihtiyacı olmadığını hatta onun beni koruyacağını da biliyordum. Güzel bir ikilemde kalıyordum.

Bana dönmüş bedeninin karşısına aynı şekilde bağdaş kurarak oturdum. "Taehyung," dedim kafamı eğip yüzüne bakarak, ilgisini çekmek için.

Kaşlarıyla birlikte kafasını da kaldırdı. "Efendim?"

Omzundan aşağı kaymaya devam eden geniş yakalı beyaz kazağını hafifçe yukarıya çekiştirdim. "Anneni hiç merak ettin mi?"

Bakışlarını yeniden dergiye indirirken omuz silkti. "Hayır."

"Hiç mi?"

"Etsem ne fark eder?" dedi bıkmış şekilde kafasını kaldırıp bayıkça bakarken.

Dudağımı büktüm omuzlarımı kaldırarak. "Araştırabiliriz?"

Gözleri kısıldı. "Neden?"

"Ne yapıyor, hayatı nasıl gidiyor, öğrenmek istemez miydin?"

Ensesini kaşıdı sıkıntıyla iç çekerken. Etrafta gezinen bakışları bende durdu bir süre sonra. Omuzlarını düşürdü, kucağında birleştirdiği ellerine baktı. "Jungkook, ben umutlanmak istemiyorum."

Başımı salladım titreyen mavilerine anlayışla bakarken. "Haklısın, haklısın. Sadece bu kadar arkan varken, çevren çokken neden bunu kullanmadığını merak etmiştim."

"Yapmayı istedim, bir ara denedim de. Ama yapamadım. Neden beni sudan sebeplerle terk eden bir kadının arkasından ülkeyi gezeyim ki?"

Elimi koluna attım, hızlı hızlı yaptığı konuşmayı durdurması için. "Taehyung, anlıyorum. Haklısın da. Senin vereceğin bir karar elbette." Aldığı derin nefeslerle göğsü kalkıp iniyordu. Çenesini sıktı kafasını sallarken. Kolunu bırakmayıp kendime çektim bedenini. Minyon vücudunu bu kadar kolay ve güzel sarabilmeyi seviyordum. Çenemi yasladığım saçlarına kısacık bir öpücük bıraktım. "Özür dilerim. Konuyu açmamalıydım."

Omzumdaki alnının hareketini hissettim. "Uzun süre bahsi geçmeyen şeylerden konuşunca değişik oluyorum sadece."

Ayrılıp omuzlarından tuttum bana bakması için. "Bir daha olmaz, söz." Yeniden kafa salladı. "Ben şimdi işe gidiyorum." Gülümseyip ayaklandım ve askıdaki ceketime uzandım.

"Akşam işin yoksa buraya gelsene."

Hiç düşünmeden onayladım. "Gelirim." Düşen moralini düzeltmek istiyordum.

Yatağa eğilip dudaklarından öptüm bu sefer. "Kolay gelsin," dedi ayrılınca, gülümsememe karşılık vererek.

"Teşekkür ettim," deyip çıktım daireden.

𝓢𝓞𝓝 𝓔𝓛 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin