bu fic beni çok yaralayacakmış gibi hissediyorum
❄️
10 yıl sonra
21 Eylül 2021 (21 Eylül doğum günüm bu arada :)"Park Jihyun, kendine ait olan evinde ölü bulundu. Her hangi bir görgü tanığı bulunmayan kurbanın çeşitli aletlerle işkence çektirilerek öldürüldüğü otopsi sonuçlarında ortaya çıktı. Bununla ilgili daha fazla bilgi için sitemizden bizlere ulaşabilirsiniz." genç adam bilgisayarından başını kaldırarak böyle bir vahşiliği kim yapabilir diye düşündü.
Park Jihyun ismi hafızasına oldukça tanıdıktı. Sitenin ana sayfasında biraz daha gezindi dikkatini çekecek şeyler bulamayınca bilgisayarı sehpaya bırakarak ılık olan kahvesini de alıp verandaya adımladı.
Hava sonbahar mevsiminden dolayı ılık ve nemliydi. Daha iki gün önce yağmur yağmasına rağmen bulut yerinden hareket etme zahmetinde bile bulunmamıştı. Güney Kore'de son bahar aylarında rastlayacağınız en belirgin havaydı bu.
Güneş desen zaten bir kaç haftadır gözlerden uzaktı. Genç adamın güneş enerjisine ihtiyacı vardı bu aralar. Kendisini yarımmış gibi sanki hayatındaki en önemli varlığını kaybetmiş yapayalnız kalmış gibi hissettiriyordu bu hava ona. Ve zaten hayatının en önemli varlığını tam 10 yıl öncesinde kaybetmişti. Tam kaybetmek sayılmazdı aslında. Kendi istemişti bunun olmasını. Pişmanlık vardı içinde hâlâ.
Soğumuş olmasına rağmen tek dikişte içtiği kahvenin bardağını kulpundan serçe parmağı ile tutarak aldı ve içeri girdi. Telefonun çalmasıyla telaşa kapılıp elindeki bardağı yere düşürdü. Sanki bardak her an kırılmayı bekliyormuş gibi tuzla buz olmuştu. Lanetler okumaya başlamıştı çoktan kırılan bardağa. Telefonu almak için camların üzerinden atladı.
Arayan eski oturduğu mahalledeki onu öz kardeşi gibi gören seven genç adamı koruyup kollayan Namjoon'du. İlk tanışmaları pekte dillere destan güzellikte olmasa da idare ederdi.
"Efendim hyung" dedi yumuşak sesiyle. Karşıdan kargaşa ile bağrışma sesleri geliyordu. "Jungkook hiç anlatamam hemen karakola gelmen gerek" dedi ve aniden telefonu sarı saçlı adamın yüzüne kapattı.
Genç adam heyecanlanıp birden ayağa kalktığında başının dönmesiyle köpeği Bam'ın yatağına düştü. İyi ki Bam yatağında değildi. Çünkü onun veterinerleriyle uğraşmak istemiyordu. Daha 2 gün önce Bam'ın veterinerleriyle tartışmıştı orada, henüz sinirini alamadan arkadaşları onu zorlukla durdurmuştu.
Komşularının ve arkadaşlarının dediğine göre öfke problemi vardı, en ufak şeyi büyütüp kavga çıkarmaya meyilli olduğunu söyleyip duruyorlardı. Hepsi yalan diye geçirdi içinden Jungkook lakin bir yandan da onların haklı olduğunu kabulleniyordu. Küçüklüğünden beri vardı bu öfkesi, gün geçtikçe kontrol edilemez bir hâl almaya başlamıştı. Neyse ki terapiler sayesinde hafifletmeye çalışıyordu.
Çok vakit kaybetmeden üzerine siyah kot pantolon ve açık mavi gömlek giydi. Telefonunu ve cüzdanını alıp dört aylık biriktirdiği maaşıyla aldığı lüks olmayan arabasına bindi.
...
Karakola geldiğinde ortalık baya karışmıştı. Bugün yoğun bir gün olacağa benziyordu Jungkook için. Birbirine girmeye çalışan adamların arasından sıvışarak Namjoon'un yanına gitti.
Odaya girdiğinde bir kişi daha vardı ellerinde kelepçeyle boynu bükük şekilde oturuyordu. Oturan kişinin sırtı kendisine dönük olduğu için suratını göremiyordu. Sırtından gördüğü kadarıyla onu incelemeye başladı Jungkook.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ters Kelepçe ٭ Jikook
FanficHer şey yüreği taşlaşmış Jungkook'un kendinden yaşça küçük Jimin'in kalbini defalarca kırması ile başlamıştı. Jimin intikamı için geçen 10 yılın ardından Jungkook'un karşısına tekrardan çıkmıştı fakat hesaba katmadığı bir şey vardı, Jungkook onu hat...