"Eğer içini rahatlatacaksa annen burada."
"Bunu nasıl bilebilirsin ki? Ayrıca Jun annem onun hep gök yüzündeki tanrıların yanına gittiğini söyler. İyilik tanrıçası olduğuna inanıyor."
"Hayaletleri görebiliyorum ve annen bir saniye olsun yanından ayrılmıyor."
Seungmin kaşları çatılı halde kafasını Hyunjin'in göğsünden kaldırdı. "Bu nasıl mümkün olabilir?"
"Bunun bi önemi yok. İstersen seni onunla konuşturabilirim."
Seungmin hala anlamlandıramıyordu. Bayan Kim ise Hyunjin'in yeteneğini anladığında yanına gelmiş oğluyla konuşabilmek için her türlü yolu deniyordu. Hyunjin ile sürekli konuşuyor oğluyla konuşmak istediğini söylüyordu.
"Annen seninle konuşmak istiyor."
"Beni kandırma lütfen bu hassas bir konu."
"Bak gerçekten hayaletleri görüp onlarla konuşabiliyorum istersen sende annenle konuşabilirsin ki annen bunu çok istiyor."
Seungmin usulca kafasını salladı. İnanmak istiyordu ama hayaletlerin olmadığı yönünde büyütülmüştü. Hayaletlere inanmıyordu.
Hyunjin Seungmin'in elini tuttuktan sonra gözlerini kapattı. 1 2 dakika sonra Seungmin duyduğu sesle şok olmuştu. Ağlamaya devam ederken konuşmaya başladı.
"Anne seni çok özledim."
"Bende seni çok özledim bebeğim. Seninle gurur duyuyorum."
Seungmin sürekli etrafına bakınırken etrafta kimseyi göremiyordu.
"Her zaman yanında olacağım. Her zaman güvendesin."
Seungmin tek kelime edemiyordu. Aklı bu olanları algılamakta zorlanıyordu. Gerçekten annesinin sesini duyabiliyordu. Onunla gurur duyduğunu söylemişti. Gözyaşları akmaya devam ederken gülümsedi.
Yaklaşık yarım saat kadar konuştular. Hyunjin artık başındaki ağrı yüzünden dayanamayacak hale geldiğinde Seungmin'in elini bıraktı. Dolayısıyla Seungmin ve annesinin konuşmasında bitmişti.
"Özür dilerim ama daha fazla dayanamadım."
Hyunjin bir anda boynuna atlayan bedenle afalladı. Daha önce hiç böyle bir tepkiyle karşılaşmamıştı. Kollarını gencin sırtıma çıkarttı. Saçlarını okşayıp sırtını sıvazlarken sakinleşmesini bekliyordu.
"Teşekkür ederim."
Hyunjin gülümsedi. Uzun zamandır sarıldığı ilk kişiydi. Seungmin gözlerini silip Hyunjin'den ayrıldı. Kahvesini tekrar eline aldığında gözlerini odada gezdirmeye başladı.
"Ben onu duyamasam da o beni duyabilir mi?"
"Evet duyabilir ama cevap alamazsın."
Seungmin sevimlice gülümsemeye devam etti. Gözlerini tavanda gezdiriyordu. Gözleri daha doluydu. Ağladığı tek nokta buydu. Sert yapısına rağmen konu annesi olduğunda küçük bebeklere dönüyordu.
"Bana bir şarkı daha söyler misin?"
"Tabii ki söylerim. Hangisini istersin?"
"Pim stones the life we could have had"
Hyunjin şarkıyı telefonundan açıp ona eşlik etti. Seungmin ise şarkının ritmiyle sallanırken hala etrafa bakıyordu.
__________________________________________________
Evet gecenin bu saati bölüm atıyorum👍🏻
Pim stones şarkılarını hemen koşun dinleyin hemen hemen eğer hiç dinlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız.🏃♀️🏃♀️🏃♀️
Fic boyunca sevdiğim şarkıları aralara ekleyeceğim hatta sizde bana sevdiğiniz şarkıları önerin ✊
Bu arada cümle sonuna emoji koymaya çok alıştım yanlışlıkla, dalga geçerken bana yapıştı resmen 😔✋🏻
Neyse 4. Bölüm bum✊✊

ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Love With Magic | Hyunmin✅
Fanficseme seung galiba? Cadı annesinin hırsları sebebiyle diğer dünyaya açılan gözleri yüzünden her gün yaşadığı acıyı bastırabilecek biri mi? Hayal olmalı, Hyunjin tam olarak bunu diledi. Gerçek olmasını umarak Mpreg Tamamlandı Bu fic tamamen hayal ü...