2

3K 175 172
                                        

bolumleri nerede kesip nerede baslatmam gerektigini bilemiyorum😬 acemiligime verin lutfen🥺💗 ve normalde ingilizce klavye kullandigim icin yazarken bazi hatalarim olabilir. ne kadar kontrol etsem de gozumden kacabiliyolar. hatam varsa lutfen yorumlarda belirtin🥰

taehyung kapıyı açtığı gibi üzerime atlamıştı. kucağıma çıkmış, ellerini boynuma bacaklarını ise belime sımsıkı dolamıştı. birkaç hafta çoğu kişi için uzun görünmese de bizim için yıllar gibiydi. çocukluğumuzdan beri dipdibeydik. şimdi sadece iki gün ayrı kalsam hemen özlüyordum onu. kardeşimden bile öteydi benim için.

vakit kaybetmeden kollarımı beline dolayıp başımı boynuna gömdüm. kokusunu bile özlemiştim bebeğimin.

"taehyung-ah ben de seni çok özledim ama birazdan göbeğim düşecek sanırım. zaten ufak tefek bir şeyim. nasıl taşıyayım ben seni?" diye yakındım ağırlığına.

taehyung sözlerime kıkırdayıp "özür dilerim bitanem. ne kadar minik olduğunu unutmuşum." dedi ve kucağımdan indi.

"hadi gir içeri. burda vakit kaybetmeyelim." dedi taehyung kapıda bana iyice yer açıp.

ayakkabılarımı çıkarıp içeri geçtim. taehyung hemen bir kolunu omzuma atıp beni salona yönlendirdi.

koltuğa oturduğumda gerçekten yorulduğumu hissetmiştim. halbuki hiçbir şey yapmamıştım tüm gün. ağzımdan bir rahatlama sesi çıktı ve "ne kadar yorulmuşum tüm gün ya." diye mızmızlandım.

"abartma koca bebek. alt tarafı yarım saat araba kullandın. gören de taş taşıdın sanıcak." dedi ve tek eliyle saçlarımı karıştırdı.

"birer süt içer miyiz?" diye sordu adımları mutfağa yönelirken.

"ısıtırsan içebiliriz belki." dedim en tatlı sesimle. o da buna kıkırdayıp amerikan tarzı mutfağına girdi. onu salondan görebiliyordum. çekmeceden cezveyi çıkarıp az önce dolapta bulduğu sütü cezveye döktü. biraz bal ve tarçın da eklemişti. tarçınlı ballı süte bayılırdım ama uzun zamandır içmiyordum. eskiden -tae ile birlikte yaşadığımız zamanlarda- taehyung her gece bana süt ısıtırdı. şimdi geçmişe dönüp baktığımda o günlere ne kadar özlem duyduğumu fark ediyordum.

eski ile şimdiyi kıyaslamak benim için zordu. o zamanlar huzurlu ama mutsuzdum, şimdiyse mutlu ama huzursuzdum. ikisinden de biraz biraz olsa olmaz mıydı? ne çok mutlu olmak ne de çok huzurlu olmak istememiştim hiçbir zaman. fakat normal insanlar gibi yaşamak şu an en çok istediğim şeydi. jungkook beni dünyanın en mutlu insanı yapmak istiyordu ve belki başarmıştı da. ama ben hiçbir zaman "en" olmak istememiştim ki.

bir süre düşüncelerime ve taehyung'u izlemeye dalmıştım. taehyung cezvedeki sütün taşmaması için yanında beklerken bana dönüp göz kırpmıştı. bunu çocukluğundan beri beceremiyordu ve bu beni her seferinde gülümsetiyordu. hala yapamıyor olmasına gülüp "taehyung tek gözünü kırpmanın nesi bu kadar zor ya?" dediğimde o da güldü ve tekrar yapmayı denedi. yine başarısız olduğunda bu sefer kahkaha atmıştım. o da muhtemelen sırf ben güldüğüm için gülüp kaynayan sütü ocaktan aldı. iki kupaya boşaltıp yanıma geldi ve orta sehpaya koydu. 

hemen oturduğum koltuğa yatıp başını dizlerime dayadı. "anlat bebeğim. neler oluyor? kaç haftadır görüşmedik ne kadar özledim biliyor musun?"

in the morning | kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin