6

1.5K 100 33
                                    

trigger warning// ed, yeme bozukluğu

gece, dijital saatin ekranından gördüğüm kadarıyla saat 2'de, akıl almaz derecede yoğun bir mide bulantısıyla uyanmıştım. kafamı kaldırdığım an uyanan jungkook her zamanki gibi benimle birlikte uyanmış endişeli gözlerle bana bakıyordu.

anında ayağa kalkıp odadaki ebeveyn banyosuna koşmuştum. jungkook giremesin diye kapıyı kapatsam da kilitleyecek vaktim olmadan klozete çökmüş ve dün çok şey yiyememiş olmama rağmen hepsini boşaltmaya başlamıştım. jungkook da bu sırada yanıma gelmiş uyku sersemliğiyle ne olduğuna anlam vermeye çalışıyordu.

kusmalarımın arasında ona gitmesini söylesem de sadece "şşş" sesi çıkararak beni susturmuş ve elini  belime koymuş nazikçe okşuyordu. diğer eliyle de terden alnıma yapışmış saçlarımı kaldırarak bana destek oluyordu. sonunda midemde boşaltabileceğim mide asidimden başka bir şey kalmadığında ağzımı kazağımın koluna silerek arkamdaki fayansa yaslandım. ne zaman kussam ağlardım ve şimdi yine her zamanki gibi gözümden yaşlar dökülüyordu.

jungkook yanıma çömdü ve elini karnıma koyup okşadı. "daha iyi hissediyor musun bebeğim?" diye sordu endişeli bir sesle. gecenin bu saati onu gerçekten endişelendirmiş olmalıydım. ne yapacağını bilemiyor gibi bir hali vardı.

"endişelenme aşkım. midem bulandı sadece. üşütmüşümdür."

jungkook beni başıyla onaylayıp "seni taşımami ister misin?" diye sordu. sadece başımla onaylayıp kollarımı boynuna doladım. gerçekten çok bitkin hissediyordum. anında beni yeni gelin usulü kucağına alıp banyodan çıktı ve yatağımıza bıraktı. komodinin üzerindeki sürahiden yatak odasında her zaman yanımda bulundurduğum bardağa su doldurup içmeme yardım etti. beni yatakta hafif dikleştirip önüme oturdu.

"sevgilim, bir şey soracağım." dediğinde tahmin edip korktuğum yere gelmiştik. yorgun olduğumdan sadece başımla onaylayıp sormasını bekledim.

"bu, yine yeme bozukluğunla mı alakalı?"

"hayır hayır bebeğim hayır. yanlış anladın. yemin ederim öyle değil-"

sözümü bölen onun sakin sesiydi. "sakinleş bitanem. ne desen inanacağım zaten biliyorsun. yalan söylemeyeceğini biliyorum."

"kook gerçekten öyle değil. üşütmüş olmalıyım yoksa biliyorsun artık kilomu kafama takmıyorum bile. tek umursadığım tek şey sensin. bir daha öyle bir şeyi aklımdan bile geçirmeyeceğimi biliyorsun. sağlıklı bir kilodayım ve kendimi seviyorum. tamam mı? bunu düşündürttüğüm için özür dilerim."

jungkook sadece dinleyip bitirdiğimde beni kendine çekip sarıldı. boynuma düşen ıslaklıkla ağladığını anlamıştım. benden ayrılıp karşıma geçti.

"bak, daha önce sana uygulanan baskı yüzünden kendini beğenmediğini bu yüzden yeme bozukluğun olduğunu biliyorum. ama aşırı da zayıflasan, aşırı da kilolu olsan seni her zaman sevip beğeneceğim. vücudunun her zerresine daha da aşık olacağım. öyle güzelsin ki... sağlıklı bir kiloda olmanı tabii ki tercih ederim ama yemin ederim nasıl göründüğün umrumda bile değil. kendine zarar verecek bir şeyi asla yapma n'olur."

şimdi ikimiz de neredeyse hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk.

onunla tanıştığımızda daha önce normal bir kiloda olmama rağmen insanlar kilolu olduğumu söyler bana zorbalık yaparlardı. ne kadar umursamıyorum desem de her gün diyet yapmayı deniyor lanet boğazımı tutamıyordum. en sonunda bir gün çok yakın arkadaşım bile benimle dalga geçtiğinde canıma tak edip kendimi kusturmuştum. ne kadar yemek yesem de kilo almıyor, aksine kilo kaybediyordum. bu durum oldukça hoşuma gitmişti. bu nedenle aylarca  buna devam etmiştim. sadece birkaç ay içinde 15 kiloya yakın kilo vermiştim. fiziğim gün geçtikçe güzelleşse de göz altlarım tamamen çökmüştü. uyanamıyor, ayağa kalktığım an bayılacak gibi hissediyordum. halsizlik, hissizlik gibi durumları saymıyorum bile. öncekinden daha beter haldeydi psikolojim. eskiden kendi isteğimle kusarken artık benim isteğim olmaktan çıkmıştı. bir lokma yemek yedikten sonra midem kabul edemiyor her şeyi çıkartmak istiyordu.

in the morning | kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin