4

1.7K 97 46
                                        

arkadaslar ozurdilerim asla smut yazmicam😨 ama sevisiorlar yani yazmiom diye sanmayin ki sevismiolar. baya catir cutur😨

biraz daha orada durup konuştuktan sonra gün batımında arabada sevişmiştik. sonra toparlanıp yolumuza devam etmiştik. toparlandık desem de o her an sırıtırken ben o sırıtışını her gördüğümde utanıyordum. napayım ama? o gülüşün içinde benim çıplak halimin yattığına emindim.

jungkook'un playlistlerinden rastgele şarkı seçerken Arctic Monkeys - Why'd You Only Call Me When You're High denk gelince durmuştum. jungkook arctic monkeys'in şarkılarını çok severdi. benim pek müzik tarzıma hitap etmese de onun eşlik ettiği şarkıları dinlemek her zaman favorimdi. playlistlerinin içine her zaman benim de seveceğim şarkılar koyardı. 30 şarkılık listlerde onun seveceği sadece birkaç şarkı varken diğerleri hep benim içindi.

jungkook sanatçı ruhlu bir adamdı. müzik dinlemeyi, galeri gezmeyi, tiyatro/sinema izlemeyi ve bunları bizzat kendi yapmayı çok severdi. bunların hepsinde çok yetenekliydi. evimizdeki çoğu tabloyu, seramikleri, heykelleri o yapmış, diğerleriniyse gezdiğimiz yerlerden satın almıştı. sesi bana huzur verirdi. sadece bana değil eminim ki eğer diğer insanlar da dinleme şansı bulsa huzur bulurlardı.

"kook-ah?" gözlerini yoldan birkaç saniye ayırıp bana bakmış hemen yola dönmüştü.

"efendim jimin-ah" hitap şeklimi taklit etmesiyle gülmüştüm.

"sen neden sanata yönelmedin? yani bu kadar yeteneğin varken neden böyle bir yolu tercih ettin ki?"

"çünkü annem sevmezdi bebeğim."

annesi jungkook'un çocukluğunda babasının silahıyla intihar etmişti. jungkook okuldan eve geldiğinde yerde kanlar içinde elinde silahla yatan annesi ve başında ağlayan babasıyla karşılaşmıştı. babasının ellerinde annesinin kanı vardı. küçücük çocuk tabii, kanın sadece salça olduğunu sandığı yaşlarda bile anlamıştı annesinin onu terk ettiğini. yıllarca bunun etkisini üzerinden atamamıştı. ne pir pedagogdan yardım alabilmiş ne de babasını yanında hissetmişti. belki babası tarafından bir destek görse biraz daha kolay atlatırdı küçük jungkook. fakat annesinin intiharının üzerine babasının "senin yüzünden! sen ona layık olmadığın için terk etti bizi! sen böylesine narin olduğun için nefret ediyor senden. o sadece güçlü çocukları sever. senin gibi çocuklardan nefret eder! bari öldükten sonra onu gururlandır ve istediği gibi bir adam ol." mobbingi onu daha da kötü hale getirmiş çok uzun yıllar ve hatta belki de üzerinden atamamasını sağlamıştı.

oysaki jungkook sadece resim çizmek, şarkı söylemek ve gitar çalmak istemişti. küçük çocuk nerden bilsindi ki annesinin onu bu yüzden terk edeceğini? bilse aklından bile geçirmezdi. bırakın fırçayı eline almayı, tuval bile görmek istemezdi.

"o gitti ama belki hala daha istemiyordur sanatla ilgilenmemi. belki döner diye çocukluğumdan beri hep onun olmamı istediği adam oldum ben de. babam sadece adam öldürdüğümde işte şimdi annene layık oldun derdi. ben de hep adam öldürdüm. artık dönmeyeceğini anlasam da yapamıyorum işte. ölenleri yeteri kadar hak edersek geri döndürebileceğimizi sanan o küçük çocuk olmasam da yeteri kadar hak edersem beni sevebileceğini düşünüyorum. biliyorum çok saçma."

dedi buruk bir gülümsemeyle.

"hayır sevgilim saçma değil, öyle düşünme. peki öyleyse neden bana senin için bu işleri bile bırakırım diyorsun?"

"çünkü onu kaybettim. ama seni kaybedemem. şu an senin yokluğun mu yoksa anneni tekrar yerde o şekilde görmek mi diye sorsalar tekrar annemi yerde kanlar içinde görmek derdim. onsuz oluyor bir şekilde, ama bundan sonra sensiz olmaz bebeğim."

in the morning | kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin